Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Cumhuriyeti Yaşatmak (30.11.2013)
YÜZÜNCÜ yılını kutlamaya pek az süre kalan Türkiye Cumhuriyeti sıradan ve alelade bir devlet değildir. Kurucusuyla, tarihteki yeriyle, uğrunda feda edilmiş canlarla, meydana getirilişindeki olağanüstü siyasal ustalıkla, değerlerinin çağdaşlığı ve yüceliğiyle mükemmel bir yönetim anıtıdır bizim cumhuriyet.
Böyle bir devlete sahip olmak, rasgele her topluma nasip olmayan gurur verici bir şereftir. Böyle bir devlete layık olabilmek de vatandaşlarının yaşamları boyunca asla vazgeçemeyecekleri bir görevdir, titizlikle ödemeleri gereken bir borçtur. Bu devlet mutlaka yaşatılmalıdır.
Cumhurbaşkanı seçiminin yaklaştığı bir dönemde bunları düşünmeden edemiyor insan.
Ne yazık ki şu sırada ulusun bütün kesimlerince yeterli önem verilen ve gerekli sorumlulukla ele alınan bir konu olmadı bu seçim. Sanki sıradan bir göreve ve kim olursa olsun rasgele birinin seçilmesi söz konusuymuş gibi.
Oysa içte ve dışta çalkantılı bir konjonktürden geçmekteyiz. Önemli olan, devletin başına geçecek kişinin bu çalkantıların içinden henüz çıkmış ve o olayların etkisini taşımaya devam eden bir politikacı olmamasıdır. Devlet başkanlığı politikadan farklı, bambaşka bir görev.
Şimdiki anayasa sistemimiz Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu başta olmak üzere yargının önemli dallarına insan seçmede devlet başkanı son derece önemli bir rol vermekte. Cumhurbaşkanı bu seçim yetkisiyle Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkemelerin çalışmalarında doğal olarak etkili olabilmektedir. Tabii, Sezer döneminde olduğu gibi Cumhurbaşkanı’nın hukukçu sıfatıyla bağımsızlık, tarafsızlık, eşitlik gibi değerlere bağlı kalmanın güvencesi olma izlenimi vermesi, olumsuz bir müdahale etkisi yaratmak şöyle dursun, tam tersine, kişiler doğru olunca sistemlerin de doğru işlediğini göstermiştir.
Böyle olduğu içindir ki kimimizin düşündüğü gibi işbaşındaki yargıçları doğrudan doğruya devletin başına geçmeye çağırmak yerine, belki bir ara sözü edildiği gibi devlet başkanlığı seçimine Barolar Birliği Başkanı’nın ilgisini çekebilmek, daha doğru olabilir. Kolay anlaşılır biçimde parti bağlarıyla, siyasal ve ideolojik tutumlarıyla açıkça ayırt edilebilecek siyasal kadrolarımız yok. Şimdi bir de cemaatlerle partiler birbirine karıştı ve karar vermek daha da zorlaştı.
Bu zorluk gerekeni yapmaktan bizi alıkoyamaz.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!