Mümtaz Soysal

Vatandaş-İnsan

19 Ekim 2008 Pazar

YAŞLI BAŞLI, kadınlı erkekli bir araya gelmişler, bir televizyon kanalında, kendi deyimleriyle Kürt sorununu ya da Kürt sorunlu Güneydoğuyu tartışıyorlar. Durumu irdeleyip çareleri de söyleyerek. Ülkenin her yerinde şu sıra sık sık yapıldığı gibi.

O bakımdan, kanalın, konuşanların ya da aidiyetlerin adı önemli değil.

Biri, sorunun ve çözümün siyasal olduğunu savunmakta.

Siyasal sıfatının ne anlama geldiğini pek bilmeden, derinliğine düşünmeden ya da bilse ve düşünse bile, açıkça söylemeden.

Belki köklü bir anayasa değişikliği istiyor olabilir; ama o zaman hukuk düzeninde değişiklikten söz etmesi gerekmez mi?

Her neyse, şöyle ya da böyle, federatif bir sistem mi istemektedir? Öyleyse, merkezi Diyarbakır olan bir Güneydoğu federe devleti ile bütün öbür illeri içeren ve merkezi Ankara olan ikinci bir federe devlet arasında mı? Yoksa, yine onların deyimiyle, ortak vatandaşlık kimliği altındaki etnik kimliklerin az çok yoğunlaştığı Doğu Karadeniz, Marmaranın doğusu ya da Orta Anadolu bölgelerinin federe devletleri ile Kürt kimliği üzerine kurulmuş Güneydoğu devletini içeren çok yanlı bir federasyon mu? O zaman, aynı kimlikleri taşıdıklarını söylemekle birlikte başka yerlerde bölgelerde yaşayanlar ne olacak?

Yoksa, az çok bağımsız bir Kürt devleti ile Ankara cumhuriyetinin kendi rızalarıyla devrettiği bazı siyasal yetkileri kullanacak bir konfederasyon mu? Bu çözümlerin kaynak kullanımı ve paylaşımına getireceği güçlükleri biliyorlar mı?

Günaha girmeyelim, belki de hukuk açısından anadil, yerel kültür gibi etnik özgürlüklerin genişletilmesini istiyorlardır. Bunların mutlaka ortak etnik hak olarak yerine getirilmesini değil, değişik etnik kökenli bireylerin özgürlüğü olarak tanınıp saygı görmesini ve güvence altına alınmasını istiyorlardır.

Ama o konuda insan hakları hukuku açısından saygının ve güvencenin bu özgürlükleri laf olarak sıralamakla değil, vatandaşlar arasında mutlak eşitliğin sağlanmasıyla ve bunun tersi olan ayrımcılık konusundaki en ufak belirtinin bile kesinlikle yasaklanıp ağır biçimde cezalandırılmasıyla gerçekleşebileceğini kerli ferli insanlar olarak bilmeleri gerekmez mi?

Öyle anlaşılıyor ki, Kemalist Cumhuriyetin 85. yıldönümünde bile, bazı vatandaşlarımız cumhuriyetçi felsefeyi anlamış ve özümsemiş değiller. Oysa, bilmeleri gerekir ki, ulus devletbireylerine sadece insan-vatandaşolarak bakmak zorundadır. Vatandaşın etnik kökenini olumlu ya da olumsuz olarak gözönünde tutmak, onu ayırımcılığa iter ve insanı unutturarak yanıltabilir.

mumtazsoysal@gmail.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çelişki Korkusu 19 Mart 2014
Acı 14 Mart 2014

Günün Köşe Yazıları