Müjdat Gezen

Resim

30 Eylül 2024 Pazartesi

“Başkasında suç arama.” “Terliklerini giydiğin yere evin denir.” Bu gibi sözleri ara sıra yumurtlarım. Bazısını siler atarım, bazısını böyle yazarım. Siz de yapın. Aklınıza gelen ve başkasının söylemediği sözleri not edin. Lazım olabilir. Olmayabilir de. Aman ne fark eder. O size ait bir şeydir. Ne güzel.

Mustafa’ya (Alabora) resim yapsana dedim. “Ben resim yapmayı bilmiyorum, çok çirkin olur” dedi. “Çirkin mirkin, ama tamamen senin olan bir şey. Resim yap.” Yaptı. O yıl karma sergi açtık. Biz üç kişi Yaman, Savaş, ben resim yapıyorduk zaten. Mustafa’nın ilk sergisi. En çok onun resimleri beğenildi.

GİT

Senden rica ediyorum git artık 2024... Sen ne yılmışsın be? Tıpkı başımızdakiler gibi çıktın. Pahalılık, hukuk, eğitim, enflasyon, vs. vs... Koca yıl bir tane mi iyi şey olmaz yahu? Lütfen pılını pırtını topla git. Amma çektirdin hepimize. Bitmedi gitti sıkıntıların. Kasvetli bir yıl oldun sen. Oysa 2023 yılını yollarken senden çok umutluyduk. Sen beter çıktın yahu. Aslında belki direkt olarak kabahatli sayılmazsın ama bu meseleyi nasıl bağlayacağız kardeşim?... 2024. Tek kelimeyle: Kovuldun.

BİR ORMAN GİBİ

Yaş olup gözlerine gireyim. Hadi o zaman da beni görme de göreyim. İşte arada bir, böyle karalamış olduğum mısraları sizinle paylaşıyorum. Şimdi ağabeyimin bisikletine binsem, Fatih’ten Yeşilköy’e gitsem, 16 yaşında olsam. Babam pipo içerdi. O nedenle tatlı bir tütün kokusu alırdım babamı öptüğümde. Ben hiç pipo ve sigara içmedim. Yıllar ne çabuk geçti. Ne bisiklet kaldı ortada ne babam. Biz de ha babam de babam yaşadık bu yaşa geldik. Daha ne kadar yaşarız kim bilir... Hayat denen karamela ne tuhaf bir lezzet. Bir bakıyorsun çok tatlı, bir bakıyorsun bakamıyorsun bile. Zor. Yaşamak zor zanaat. Doğuyoruz, yaşıyoruz, sonra çekip gidiyoruz. Doğmak ve çekip gitmek bizim elimizde olan bir şey değil. İntihar eden biri, “Benim elimde, bak” deyip kendini damdan aşağı atabilir. Ben de bunu anormal karşılarım. Önemli olan doğumla, ölüm arasında geçen o yaşamak denen zamanı iyi yaşamak. “Bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşçesine.”

ATATÜRK DİYOR Kİ:

“MADDİ VE BİLHASSA MANEVİ SUKUT KORKU VE ACZ İLE BAŞLAR.”

ESPRİ

Bir televizyon programına konuk olmuştum yıllar önce. Mehmet Ali Erbil sunuyordu programı. Hemen yanımda bir bey oturuyor. Bütün dişleri altın. Göz göze geldik. Adama, “Dikkat et, ağzına hırsız girmesin” dedim. Adam başladı gülmeye. Mehmet Ali programı kesti gülmekten. Ben bir üzüldüm anlatamam. Adamcağıza, “Bana kızmadın değil mi?” dedim. “Benimle şaka yaptığın için çok memnun oldum” dedi. Dedi ama ben günlerce “Acaba adamcağızı kırdım mı?” diye düşündüm durdum. Eski gazetecilerden Burhan Felek vardı. Aile dostuydu. Derdi ki: “Espri aklına geldi miydi hemen yapacaksın, aksi halde küser gider, bir daha gelmez.”

PENÇE

Savaş zamanında doğmuşuz. Ülke fakir ve dar gelirli. Evimizin tam karşısında bakkal Mehmet amcanın yanındaki dükkânda kundura tamircisi İsmail amcanın dükkânı vardı. Ayakkabı tamirinde usta idi. Bir avuç dolusu çiviyi ağzına atar, pençe yaptığı ayakkabının altına kestiği köseleye, tek tek ağzından çıkartıp çakardı... Benim, hemen yeni alınan ayakkabımın dışındaki bütün ayakkabılarım pençeliydi. Ayakkabı pençesi benim çocukluk çağında, dar gelirli ailelerin olmazsa olmazıydı. Ben yamalı pantolon giymekten ve pençeli ayakkabı kullanmaktan hiç yüksünmedim. Bu nedenle olsa gerek, iki yıllık askerlik yaşamımda hem ceza evlerinde pek sıkıntı çekmedim. Şimdi arkama dönüp baktığımda şu son yirmi yılın dışında mutsuz olduğum pek olmamış.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Resim 30 Eylül 2024
Siz yaptınız 23 Eylül 2024
Fiyaskom 16 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları