Miyase İlknur

Kişiye özel kanundan kişiye özel hak mahrumiyetine...

12 Ağustos 2023 Cumartesi

Bizim adalet sistemimizde tutuklu ve hükümlülerimiz için çeşitli klasmanlar öteden beri vardı. Ama AKP iktidarı döneminde buna yenileri eklendi.

Eskiden siyasi ve adi suçlular diye başlıca iki klasman vardı. Adi tutuklu ve hükümlüler de kendi içlerinde ikiye ayrılırdı. Mafya babaları, kabadayılar ve uyuşturucu baronları ile sıradan yurttaşlar aynı suçu işleseler de farklı muameleye tabi olurlardı.

Misal, siyasi tutuklular sık sık hücre cezası, gazete ve kitaptan mahrum bırakılma gibi cezalara maruz kalırken mafya babaları, baronlar ve kabadayılar istediği materyalleri içeri sokabiliyor, ev gibi döşedikleri koğuşlarında hizmetlerine bakan adam bile tutabiliyordu.

Bu durum mevcut düzende daha da pekişmiştir. İçeride istediği düzeni kurmaları yetmezmiş gibi her seferinde açık ya da örtülü af kanunları sırf onlar özgürlüğüne kavuşsun diye çıkarılır. Çıkınca da şükranlarını iletmek için soluğu iktidarın küçük ortağı MHP’nin genel merkezinde alırlar. Bahçeli’nin elini öpüp bağlılıklarını bildirdikten sonra üstüne bir de fotoğraf çektirip bir yerlere mesaj verirler. Alaattin Çakıcı, Kürşat Yılmaz’dan sonra aslında Ülkücü olmayan, hatta sosyal demokrat olduğu söylenen Sedat Şahin de bu kervana katıldı.

Bunlar dışında başka özel tutuklu ve hükümlüler daha var. Hizbullahçılar, IŞİD’ciler ve Sivas katliamı sanıkları bu gruba girer. Kimi zaman yaşları ve sağlık durumları, kimi zaman “infaz düzenlemesi” adı altında çıkarılan aflar ve tutuksuz yargılanma kararları ile bir çırpıda mapushane kapıları açılır bunlara.

Cumhurbaşkanımız çok hisli biri olduğundan hasta ve yaşlı hükümlüleri sık sık affeder. Tabii kendisine muhalif Ergenekon, Balyoz, 28 Şubat ya da Kürt siyasiler olmaması koşuluyla.

Şimdi diyeceksiniz ki HDP’li Aysel Tuğluk’u da sağlık nedeniyle affetmişti. Evet tam iki yıl Adli Tıp raporlarına ve kamuoyunun çağrılarına kulak tıkayıp “Eh bu kadar burun sürttürme yeter” diye düşündükten sonra...

28 Şubat sanıklarının hemen hepsinin yaşı 80’in üzerinde ve yaşları gereği pek çok hastalıkla boğuşmalarına rağmen içeride tutuluyorlar. Hem de doktor raporlarına rağmen...

Bu gruptan bir tek Çevik Bir’i serbest bıraktılar. O da artık kendi bakımını yapamayacak duruma gelince tahliye edildi.

Çetin Doğan, mide kanaması geçirdi. Bunun dışında başka hastalıklarla da boğuşuyor. Kendisini muayene eden doktor Doğan için “Hayati riski var ama bu risk içeride de dışarıda da aynıdır” şeklinde rapor verdi iyi mi?

12 Eylül döneminde doktorların verdiği “İşkence izine rastlanamadı” raporlarından pek bir farkı yok.

Çetin Doğan ve yaşı 80’i aşmış 28 Şubat hükümlüleri özel hükümlü olduğu için iktidarın diğer özel hükümlülerinden farklı muameleye tabi tutuluyor.

Bir ayrıcalıklı özel tutuklu ve hükümlüler var bir de dezavantajlı konumda özel tutuklu ve hükümlüler var. Bunlar arasında elbette Gezi Direnişi, Kobani ve düşünce suçlusu gazeteciler de bulunuyor.

Merdan Yanardağ, kaçma şüphesi olmadığı ve deliller zaten kayıtlarda bulunmasına rağmen tutuklu.

Niye?

İşte o da özel tutuklulardan da o yüzden.

Barış Pehlivan’ın durumuna ne demeli?

COVID-19 salgını nedeniyle binlerce mahkûmun cezasının ertelenmesi için çıkarılan kanunda son dakika araya sokuşturulan bir istisnai hükümle Barış Pehlivan ve diğer gazeteciler bu haktan mahrum bırakıldı.

Desene bizim Barış ve diğer meslektaşlarımız bayağı özel kişilermiş. AKP iktidarının kişiye özel kanun çıkardığını çok gördük de kanundan kişiye özel hak mahrumiyeti çıkardığına ilk kez tanık oluyoruz.

Türk yargı tarihinde yeni bir aşamaya geçtik helal olsun.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları