Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kavala özgürlüğüne kavuşacak!..
Hem vallahi hem billahi..
“Reis’in inadı varken zor kavuşur” diyeceksiniz. Zat-ı şahanelerinin meşhur inadını biliriz elbette.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin, Türkiye’nin Kavala kararını uygulama yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğinin incelenmesi için dosyanın yeniden AİHM’ye havale edilmesi kararı üzerine pek Sayın Reisimizin “Bizim mahkeme kararlarımızı tanımayanı biz de tanımayız” açıklaması orta yerde dururken “Kavala özgürlüğüne kavuşacak” dememiz hayli uçuk gibi durabilir.
Ama değil.
Elbette Erdoğan, “Emriniz olur. Zaten AİHS’yi imzalamış olan Türkiye, elbette AİHM kararına uyacaktır” demeyecekti. Olabildiğince üst perdeden konuşup “Siz bizi tanımıyorsanız biz sizi hiç tanımıyoruz” diyerek geri adım atacak biri olmadığını göstermek isteyecekti. Nitekim öyle yaptı.
İncelemenin tamamlanıp Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’na bildirilmesi sonucu malum karar hakkında yaptırım kararlarının alınması nereden baksan altı aylık bir süreç. Bu süreçte Erdoğan, Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun yaptırım kararlarından önce harekete geçecektir. Ama öyle sanıldığı gibi Kavala ve Demirtaş dosyaları için harekete geçilmiş gibi bir görüntü vermek de istemeyecektir.
Ya?
Epeydir dillendirilen bir af kanunu hazırlanıp Meclis’e sunulur, Demirtaş ve Kavala’ya isnat edilen suçların tarihi de bu kanun kapsamına alınırsa hem Reis tükürdüğünü yalamamış olur hem de Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun olası yaptırımlarından kurtulunmuş olur. Hem de seçim öncesi bu aftan yararlanan tutuklu ve hükümlülerin aileleri de hesaba katıldığında ve binlerce seçmenin oyu düşünüldüğünde seçim öncesi AKP’ye can suyu olmaz mı?
Hele bir de Öcalan da bu aftan yararlanırsa Kürt seçmenin oyunu alma hayali cihana değer.
ARABOZUCU OLMAYALIM DA...
AKP iktidarının sözüm ona “proaktif dış politika” hevesiyle bölgemizde bizi ilgilendirsin ya da ilgilendirmesin her krize müdahil olmak bir gelenek haline geldi. Hemen “Arabulucu olalım” diye ortaya atılıyoruz. Şimdi de Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk rolüne soyunduk. Kader mi, tesadüf mü, biz uluslararası hangi krize arabulucu olmak istediysek o bölge bir daha gün yüzü görmedi.
2011’de Libya’da iç savaş bahanesiyle BM Güvenlik Konseyi’nin, Libya’ya askeri kuvvet kullanımının önünü açan, 17 Mart 2011 tarihli kararı alındığında Erdoğan, Guardian’a konuşmuş ve Libya’nın Irak gibi olmaması için Türkiye’nin arabuluculuk konusunda hazır olduğunu söylemişti. NATO’nun Libya’ya hava harekâtı başlattığı günlerde “NATO’nun Libya’da ne işi var yahu?” diyen Erdoğan, daha sonra hava saldırıları için İzmir’deki NATO karargâhını açmakla kalmayıp ambargonun denizden denetimi için beş savaş gemisi ve bir de denizaltı yollamıştı. Arabuluculuğuna soyunduğumuz Libya’nın hali ortada.
Yine 2011’de Suriye’de isyan başladığında da kendiliğimizden arabuluculuğa kalkışmıştık. Esad ile İhvancıları barıştırma hevesiyle bulaştığımız bu krizde İhvan’ın avukatlığına soyunarak arabulucu gibi değil de arabozucu gibi davrandık. Esad’la kabinede İhvan adına pazarlık bile yaptık. Sonuçta Suriye ile köprüleri atmak zorunda kaldık. Bu kez de Suriye’nin bir an önce parçalanması ve Esad’ın devrilmesine yoğunlaştıkça batağa gömüldük.
HİNDİSTAN BAŞBAKANI DERS VERDİ
Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan’ın katılımıyla üçlü işbirliği süreci başlattık. Sırbistan hükümetten çekilme kararı aldı ve Balkanlar yine ateş çemberine dönmek üzere.
İran’ın nükleer programı için arabuluculuğa talip olduk. Obama döneminde varılan anlaşma Trump gelince çöpe atıldı.
Hamas ile İsrail arasında yine arabulucu olmak istedik. Bu yolla Mısır’ı ekarte etmek istedik. Mısır’ı ekarte edemedik gerçi ama Filistin’le İsrail’in arası düzelmek bir yana kriz daha beter hal aldı.
Bu arada arabulucu olmak isteyip geri çevrildiğimiz krizler de oldu. 2017’de Katar ile Körfez ülkeleri arasında arabulucu olmak için epey kulis yaptık. Ama kardeş ülke Katar bizi değil Kuveyt’i arabulucu olarak seçti iyi mi?
Bir arada Keşmir sorununun çözümü için Hindistan ile Pakistan arasında “Arabulucu olalım” diye tutturduk. 4 Mayıs 2017’de arabuluculuk niyetimizi açıklayan Erdoğan arkasından Hindistan’a uçtu. Hindistan Başbakanı Modi ile görüşmesinde de Erdoğan “arabulucu olma” talebini yineledi. Modi’nin Erdoğan’a yanıtı hayli ilginçti:
“Bu konuda siz gelmeden önce Türkiye’de Keşmir üzerine kaç tane düşünce kuruluşu olduğuna, ne kadar bilimsel araştırma yapıldığına baktırdım. Akademik olarak çok az çalışma olduğunu öğrendim. Ülkenizin bu kadar yabancı olduğu bir konuda nasıl hakemlik ve arabuluculuk yapacaksınız merak ediyorum.”
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Uğur Dündar'ın 'babalık' davasında karar çıktı
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Kadınlara cehennem hazırlayanlar
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Adnan Menderes yıktırmıştı...