Mehmet Ali Güller

Obama’nın çıkışının anlamı

06 Kasım 2023 Pazartesi

Eski İsrail Başbakanı Bennett, “Dünya kamuoyu artık bizimle değil” diyerek yalnızlaştıklarına işaret etti.

Tabii İsrail’den ziyade asıl önemlisi, hamisi ABD’nin yalnızlaşmasıdır. BM Genel Kurulu’ndaki oylamada 120 evet, 14 hayır, 45 çekimser oy çıkması ve ABD ile İsrail’e sadece 12 ülkenin tam destek verebilmesi, en önemli ölçüdür.

Elbette bu tabloya öncelikle İsrail’in soykırım, etnik temizlik ve insanlığa karşı suç oluşturan saldırıları neden oluyor. Hastane, okul, ibadethane bombalayan İsrail’in, Filistinlileri Mısır çölüne sürmeyi bile tasarlamış olmasının ortaya çıkması, bu “terör devletini”, ABD’nin pek çok müttefiki için bile savunulamaz hale getirmiş durumda.

WSJ: ‘ABD VE İSRAİL GAZZE’DE AYRIŞIYOR’

İlk günden itibaren İsrail’e açık destek veren Biden yönetimi ise hem uluslararası ölçekte yalnızlaşmanın hem de iç politikada artan kamuoyu tepkisinin baskısı altında.

ABD basını, Biden’ın “kendi partisinden yükselen eleştirel seslerin” ardından “politika değiştirdiğini” yazdı. Wall Street Journall’a (WSJ) göre Biden yönetimi, İsrail’i “sivil kaybı en aza indirecek ve Hamas liderlerini hedef alacak türden bir saldırıya zorladığını” belirtti. WSJ açıkça, “ABD ile İsrail’in Gazze konusunda uzun vadede ayrıştığına” işaret etti.

Tek başına bu tablo bile, propagandası yapılan “silip süpürecek kara harekâtına” neden başlanılamadığını ortaya koymaya yetiyor. Oysa ABD uçak gemilerinin Doğu Akdeniz’e gelişi de dayanarak yapılarak ABD-İsrail’in Filistin’i yok edeceği, İran’a saldıracağı ve Ortadoğu haritasını yeniden çizerek BOP’u tamamlayacağı iddia ediliyordu. (Bunun neden olası olmadığını küresel güç mücadelesi ve çok kutupluluk bağlamında birkaç yazıda ayrıntılı incelemiştik.)  

‘KİRLİ EL’ MESAJI

Tersine, ABD yönetimi “mola” ihtiyacına işaret eden açıklamalarıyla kontrolü kaybetmemeye çalışıyor. Önce Beyaz Saray “insani bir duraklamayı” desteklediğini açıklamıştı, ardından 2 Kasım’da Biden “Sanırım biraz ara vermek gerekiyor” demişti; son olarak ABD Dışişleri Bakanı Blinken, 5 Kasım’da Ürdün’de “insani duraklama” çağrısı yaptı.

İşlerin ABD açısından iyi gitmediğini resmeden bir başka gösterge ise eski ABD Başkanı Obama’nın çıkışıydı. Obama, “İsrail-Filistin çatışmasında hiç kimsenin eli temiz değil. Hepimiz bir dereceye kadar suç ortağıyız” dedi.

Obama’nın çıkışı, hele de şu aşamada, elbette Demokrat Parti’ye ve Biden yönetimine “balans ayarı” olarak değerlendirilebilir.

KARA HAREKÂTINI ENGELLEMENİN YOLLARI

Sonuç olarak birincisi çok kutuplu yeni dünyanın ABD’nin elini bir ölçüde bağlayabilmesi, ikincisi Güney Amerika ülkelerinin İsrail büyükelçilerini kovan tutumu başta olmak üzere dünyanın değişik ölçülerde gösterdiği tepkiler, üçüncüsü savaşın bölgeselleşebilme maliyetinin İran faktörü nedeniyle ABD’ye ağır gelmesi, dördüncüsü İsrail’in açık terörünün ABD içinde bile tepki görmesi başta olmak üzere pek çok neden, İsrail yönetiminin ilan ettiği türden bir kara harekâtına başlayamamasına neden oldu.

Elbette İsrail en azından “sınırlı bir kara harekâtı” yapabilmek için zorlayacaktır; ABD içinden bulduğu yine de önemli bir destek var sonuçta...

İşte bu aşamada, yukarıda sıraladığımız “engel faktörlerine” artık “yaptırım” kartlarını eklemek gerekiyor. Çünkü İsrail de ABD de son tahlilde lafla değil zor yoluyla durdurulur. O zor, öncelikle İsrail’e yakıt ambargosudur.

AKP’nin kuru propagandayı bırakması ve Ankara’nın birincisi Ceyhan’dan İsrail’e yakıt gönderilmesini kesmesi, ikincisi Kürecik Radarı’na kilit vurması ve üçüncüsü İncirlik’i uçuşlara kapatması gerekir; kara harekâtı asıl bu türden yaptırımlarla engellenir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları