Mehmet Ali Güller

Askerden arındırılmış bölge tuzağı

15 Ağustos 2020 Cumartesi

ABD’nin Libya Büyükelçiliği açıkladı: ABD Başkanı Donald Trump ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Libya’nın merkezinde askerden arındırılmış bir bölge oluşturmak için atılacak gerekli adımları telefonda görüştü” (12.8.2020).

Baştan belirtelim: Libya’nın ortasında askerden arındırılmış bir bölge, Libya’nın fiili bölünmüşlüğünü kalıcılaştırır. Libya’nın birliği çabalarının yerini, tarafların salt batıdaki ve doğudaki pozisyonunu tahkim etme çabası alır.

AKP, bu gelişmeyi Sirte-Cufra hattından Hafter güçlerinin çıkarılması kazancı olarak görüp hanesine başarı olarak yazsa da konu, sonuçlarıyla birlikte değerlendirilmesi gereken bir ağırlıktadır. Sonuçlarıyla birlikte ele alındığında da tablo şöyledir: Libya’nın bölünmesi en çok Türkiye’nin aleyhinedir. Çünkü Ankara’nın Trablus’la, yani Batı Libya ile yaptığı “deniz yetki alanını sınırlandırma” anlaşması, coğrafi olarak diğer tarafı, Doğu Libya’yı ilgilendirmektedir.

Almanya önerdi, ABD sahip çıktı

Askerden arındırılmış bölge önerisi, SirteCufra hattının Türkiye ile Mısır’ı askeri olarak da karşı karşıya getirebileceği şartlarda, ilk olarak BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından dile getirildi.

Ardından Berlin Konferansı’nın ev sahibi Almanya’nın Dışişleri Bakanı Heiko Maas, öneriyi BM Güvenlik Konseyi’ndeki Libya oturumunda ele aldı. Libya’nın nihai bölünme tehlikesi altında olduğunu söyleyen Maas, yeniden müzakerelere dönebilmek için “ilk adımın Sirte ve Cufra’nın askerden arındırılması olabileceğini” savundu.

Trablus ile Tobruk arasında askerden arındırılmış bir bölge oluşturmak, tarafların sıcak çatışmasını elbette önleyebilir ama tersine bölünmeyi de kalıcı hale getirir! İşte bu gerçeği gören ABD de bu noktadan konuya dahil oldu…

Libya’da ‘ortak çalışma’

ABD’nin konuya dahli için zaten zemin vardı. Libya’da Rusya’ya karşı konumunu güçlendirmek isteyen AKP hükümeti ABD’yle çağrı yapmıştı.

Erdoğan, 29 Nisan 2020’de Trump’a yazdığı mektupta, Libya’da, hatta Suriye’de de Türkiye ile ABD’nin “yeniden işbirliği” şartlarının oluştuğunu savunmuştu.

Erdoğan, 8 Haziran 2020’de Trump’la yaptığı telefon görüşmesinde de bu konuda “bazı mutabakatlara” vardığını açıklamış; Dışişleri ve Savunma bakanları ile istihbarat başkanları ve ulusal güvenlik danışmanlarının bu mutabakatların gereğini yerine getirebilmek için birlikte çalışacağını belirtmişti.

İşte Libya’da “ortak çalışma” böyle başladı…

ABD’nin Libya planı

ABD’nin Libya Büyükelçisi Richard Norland, bu hafta önce Kahire’de, ardından da Ankara’da temaslarda bulundu.

Norland, ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield ile birlikte Milli Savunma Bakan Yardımcısı Yunus Emre Karaosmanoğlu ile görüştü. Bu görüşmeye dair ABD Büyükelçiliği’nin yaptığı açıklama, kapsamlı bir ABD planına işaret ediyordu: “Libya’nın merkezinde askerden arındırılmış bir çözüm, yabancı güçlerin ve paralı askerlerin tam ve karşılıklı olarak çekilmesi, Ulusal Petrol Şirketi’nin çalışmalarına yeniden başlaması konuları görüşüldü” (14.8.2020).

Böylece ABD Kahire ve Ankara’nın önüne “askerden arındırılmış bölge” tuzağıyla Batı ve Doğu Libya havuçları koymuş oldu!

AKP hükümeti ise bu havuca çoktan gönüllüydü. 6 Ağustos 2020’de Libya’yı ziyaret eden Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Sirte’nin silahsızlandırılması formülüne sıcak bakabileceğine işaret etmişti.

ABD’nin amacı Ankara Moskova işbirliğini bozmak

Israrla belirtiyoruz: Suriye, Doğu Akdeniz ve Libya tek bir cephedir. Türkiye’nin üçüne dair ayrı stratejiler geliştirmesi yerine, tamamı için bütünlüklü bir strateji belirlemesi gerekir.

AKP’nin cephenin bir ucunda ABD’ye karşı Rusya’yla, diğer ucunda Rusya’ya karşı ABD’yle hareket edebilmesi olası değildir. Washington da bunu gördüğü için Ankara’nın Libya’da işbirliği teklifini kabul etmiş ve bunu uygulayarak tersinden Suriye’de Ankara-Moskova ilişkisini bozma hedefine yönelmiştir.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, “Amacımız Rusya için Suriye’de savaşı ‘çıkmaz’ haline getirmek” (14.5.2020) diyerek açık açık ABD’nin hedefinin Suriye’yi Rusya için bataklık yapmak olduğunu ilan etmişti.

Anahtar Şam’la anlaşmak

Türkiye’nin ihtiyacı Doğu Akdeniz’de yeni müttefikler bulmak iken, olan müttefiki de “sahte işbirliği” adına kaybetmek, 18 yıllık sorunlu dış politikanın zirvesi olur!

Ankara için hâlâ ulusal çıkar esaslı dış politikaya dönebilmekte anahtar, Şam’la anlaşmaktır. Şam’la anlaşan Ankara, Kahire’yle işbirliğinin önünü açar, Rusya’yla işbirliğini Suriye’den Doğu Akdeniz’e ve Libya’ya taşır…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları