Mehmet Ali Güller

ABD’nin yapabileceği bir şey yok

22 Ocak 2022 Cumartesi

Washington ve Londra’dan servis edilen “Savaş çıktı, çıkacak” senaryosu haliyle Türk kamuoyunu da tedirgin ediyor. “Ukrayna krizi sıcak çatışmaya döner mi” sorusu en çok sorulan soru bugünlerde... İlk günden itibaren belirttiğim gibi “sıcak çatışma” olasılığını çok zayıf görüyorum. Sıcak çatışma çıkabilmesi sadece ve sadece emperyalist ABD’nin bir çılgınlığa soyunabilmesiyle mümkün. Biden yönetimi ise bir çılgınlığa soyunacağı izlenimi vermiyor, tersine Rusya karşısında kısmi geri adımlar atmaya başladı.

TÜRKİYE VE ALMANYA İÇİN KRİTİK KONU

Sıcak çatışma olasılığının çok zayıf olmasının esas nedeni, ABD’nin Avrupa’yı ikna edememesidir. Berlin-Paris ekseni Washington’ı frenliyor, hatta Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un açıklamalarına göre AB sorunu diplomasi içinde çözme amacında. 

Önemle belirttik: ABD’nin Ukrayna merkezli Rusya karşıtlığından en çok zarar görecek iki ülke Almanya ve Türkiye’dir. Zaten ABD de Ukrayna meselesini NATO aracılığıyla bu iki ülkeyi kendi safında tutabilmenin ve Rusya’yla ilişkilerini sabote edebilmenin aracı olarak kullanıyor. Dolayısıyla Ukrayna krizinin yatışması ve sorunun diplomasi içinde çözülmesi en çok Türkiye ve Almanya’nın işine gelecektir.

ABD’SİZ MASA 

İşte diplomatik kaynaklardan basına servis edilen “Minsk toplantıları İstanbul’a taşınabilir” haberi bu bakımdan kritik önemdedir. 

Belarus-Polonya krizi nedeniyle Ukrayna’nın gitmek istemediği Minsk yerine İstanbul’un adres olması ve Rusya, Ukrayna, Donetsk, Lugansk ile AGİT temsilcilerinin 2014 tarihli Minsk protokolü üzerinden görüşmelere başlamayı yeniden kabul etmesi, birkaç kazanç birden getirecektir:

- Birincisi, sıcak çatışma havası yatışacak; ABD, İngiltere ve Kanada üçlüsünün sahada yapmaya başladığı faaliyetler sınırlanacaktır.

- İkincisi, Türkiye ve Almanya, kendilerini olumsuz etkileyecek bir krizi belli ölçülerde yatıştırmaya katkı sunmuş olacaklar. 

- Üçüncüsü ve en önemlisi de görüşmenin formatı ABD’yi dışarıda tutmuş olacak.

BİDEN’DAN İKİ GERİ ADIM

Gelelim “ABD, Rusya karşısında geri adım atmaya başladı” dediğimiz olgulara... 

ABD Başkanı Biden’ın birinci yıl değerlendirme toplantısında Ukrayna konusunda verdiği iki mesaj, fiilen geri adımdır:

1) Biden ilk kez “küçük bir saldırı” ifadesini kullandı. Öyle ki bu ifade nedeniyle Ukrayna yetkilileri şaşkınlıklarını açıkladı. Biden, gazetecilerin bu ifadeyle neyi kastettiği sorusuna ise şu yanıtı verdi: Rusya’nın siber saldırısı ya da Ukrayna’ya istihbaratçı göndermesi vb. 

2) Biden ayrıca “Kısa vadede Ukrayna’nın şartları yerine getirip NATO’ya katılabileceğini sanmıyorum” dedi.

Böylece hem Rusya’nın “Ukrayna NATO’ya kesinlikle üye olmamalı” şartı konusunda hem de pompalanan “Rusya, Ukrayna’yı işgal edecek” senaryosu konusunda Biden kısmi geri adımlar atmış oldu. 

Kuşkusuz Moskova için bunlar güvenilmez sözler; Kremlin o nedenle “yazılı garanti”de ısrar ediyor. Hatta dünkü Blinken-Lavrov zirvesinden hemen önce, Rusya Dışişleri bir açıklama yaparak NATO’nun Bulgaristan ve Romanya’dan da ayrılmasını istedi!

ABD, MÜTTEFİKLERİNİ İKNA EDEMİYOR

Gelelim ABD’nin neden yapabileceği bir şeyin olmadığına... Biden, onun da yanıtını verdi: “Ne olacağına bağlı olarak ülkelerin ne yapmak istedikleri konusunda NATO’da farklılıklar var.

İşte başından beri meselenin esası dediğimiz tam da bu: ABD, Rusya (ve elbette Çin) karşıtlığına Berlin-Paris eksenindeki Batı Avrupa’yı ikna edemedi. Oysa ABD’nin stratejik planda Çin ve Rusya’ya karşı daha ileri hamleler yapabilmesinin yolu, birincisi AB’nin ikincisi de Hindistan’ın ikna edilebilmesine bağlı. Biden yönetiminin esas hedefi ilk günden beri bu ve bu konuda ileriye gidebilmiş değil. 

ABD yönetiminin işbirliği yaptığı Polonya, Kanada, Avustralya gibi ülkelerle bir çılgınlığa soyunabilmesi olası değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları