Mehmet Ali Güller

ABD’nin savaş kışkırtıcılığının anlamı

14 Şubat 2022 Pazartesi

Son üç aydır sıkça sorulan soruya verdiğim yanıt, bugün de geçerli: Savaş olasılığını hâlâ çok zayıf görüyorum.

Üç aydır sürdürülen “savaş ha çıktı, ha çıkacak” kışkırtıcılığı, ABD-İngiltere ikilisinin gerilimi tırmandırarak Avrupa’yı stratejilerine eklemleme çabasından başka bir şey değil.

KIŞKIRTICILIĞIN GEREĞİNİ YAP(A)MAYAN ABD!

Savaş olasılığının zayıf olmasını sadece Moskova’dan gelen “Bize bağlıysa, savaş çıkmayacak” açıklamalarına dayandırmıyorum elbette. “Rusya saldıracak” kışkırtıcılığı yapan ABD-İngiltere ikilisinin o kışkırtıcılığın gereğini yap(a)mayan şu hamleleri de çok önemli gösterge:

- ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, Ukrayna’da görev yapan Amerikalı 160 askerin ülkeden ayrılarak Avrupa’nın başka bir yerinde görevlendirilmesine karar verdi.

- İngiltere’nin Silahlı Kuvvetler Bakanı James Heappey, Ukrayna’daki tüm İngiliz askerlerinin çekileceğini açıkladı.

- NATO Genel Sekreter Yardımcısı Mircea Geoana, Rusya-Ukrayna krizinde NATO’nun askeri olarak Ukrayna’ya dahil olmayacağını belirtti.

- Beyaz Saray, Biden yönetiminin Ukrayna’ya asker gönderme niyetinin olmadığını açıkladı.

- Biden, ABD ve Rusya askerlerinin karşı karşıya gelmemesi gerektiğini, çünkü bunun “dünya savaşı” olacağını söyledi.

UKRAYNA’NIN DÜŞMEMESİ GEREKEN TUZAK

Sürekli “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek” kışkırtıcılığı yapan ama Rusya’ya karşı Ukrayna’yı “korumanın” gereğini de yapmayan ABD-İngiltere stratejisinden en çok ders çıkarması gereken Ukrayna’dır.

Kiev yönetiminin, yavaş yavaş bu “savaş kışkırtıcılığı” yüklü tablodan rahatsız olduğu anlaşılıyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’nin geçen günlerde “Savaş çıkacakmış gibi gösterilmesi ekonomimize zarar veriyor. Rusya ile daha önce yaşadığımız gerginlikten fazlasını görmüyoruz” demesi, bugün de “Rusya’nın 16 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal edeceğine dair madem yüzde 100 bilgi var, bu ek bilgileri bize de sunun” demesi önemli…

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nun o “istihbaratla” ilgili açıklamasını Kiev yönetimi iyi not etmeli: “ABD, iki aydır her gün Ukrayna’nın, Rusya’nın saldırısına uğramak üzere olduğunu söylüyor. Ukrayna Devlet Başkanı ve bu ülkenin silahlı kuvvetler temsilcileri iki aydır ellerinde böyle bir bilginin olmadığını söylüyorlar, şimdi de kayıtsız olmayanlardan bilgi paylaşmasını istiyorlar. Bloomberg, Der Spiegel ve adı açıklanmayan Amerikan kaynakları dışında kimsede böyle bilgi yok.”

ÇÖZÜM ZEMİNİ: MİNSK II PROTOKOLÜ

Rusya Ukrayna’yı işgal niyetinin olmadığını açıkladı. Ukrayna Rusya’yla savaş istemiyor. Almanya-Fransa eksenindeki Avrupa da savaşa karşı; AB bölünmüş durumda. NATO da bu konuda bölünmüş durumda.

Özetle ABD-İngiltere ikilisinden başka savaş isteyen yok; ABD-İngiltere ikilisinin de AB’siz, NATO’suz savaş isteyebilecek kapasitesi yok!

ABD-İngiltere Ukrayna’yı ateşe atarak en fazla doğusunu kaptırdıkları ülkenin, karşılığında batısına yerleşmeyi umuyordur ki bu da hem Ukrayna açısından en kötü sonuçtur hem de “asıl konu” açısından yeni sorundur.

Nedir asıl konu? Hep söyledik: Konu Ukrayna-Rusya sorunu değil, ABD-Rusya sorunudur; ABD’nin NATO’yu Rusya sınırlarına doğru genişleterek bu ülkeyi sıfır hattından kuşatma hedefidir.

Almanya ve Fransa bunu gördüğü için ABD stratejisine fren koymaya çalışıyor; Rusya ve Çin’le, ABD stratejisinden bağımsız ilişki geliştirmeyi sürdürmek istiyor.

Dolayısıyla Avrupa/Avrasya düzleminde kalarak soruna bir çözüm bulabilmek açısından başvurulacak zemin hâlâ Minsk II protokolüdür. ABD’nin o protokolü sulandırmaya çalışması, krizden anlaşma çıkmasını istemediği içindir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Teğmenler meselesi 21 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları