Leyla Tavşanoğlu

'Nutuk' başkanın başını yedi

24 Haziran 2013 Pazartesi

Genç bir siyasetçi olan Bodrum Yalıkavak’ın CHP’li belediye başkanı Mustafa Saruhan’ın bir düğünde geline hediye ettiği Nutuk başına dertler açmış

\n

Bodrum Yalıkavak’ın CHP’li belediye başkanı Mustafa Saruhan genç bir siyasetçi. Doğma büyüme Yalıkavaklı. Zabıta memurluğundan yetiştiği için yöreyi avucunun içi gibi biliyor. Partisinin 1999 seçimlerinde 250 olan oyunu 2 bin 500’e çıkarmayı başarmış. Bir zamanlar yörede siyaseten esamisi okunmayan CHP’yi, “Burada en güçlü benim” dedirtecek bir duruma taşımış. Bir düğünde geline hediye ettiği Nutuk başına dertler açmış. Başka davalar bahane gösterilip görevden alınmış. Çevre korumaya da fena halde kafayı takmış olan Saruhan’la yeşillikler içinde yine siyaset konuşuyoruz.

\n

- Siyasete özellikle de CHP’den giriş macerası nasıl oldu?

\n

M.S. - 1999 seçimleri öncesinde ben malum zabıta görevim nedeniyle devlet memuruydum. CHP’den bana adaylık teklif edildi. Ama zaman çok dardı. Dört gün içinde karar verecek, ya görevimden istifa edip aday olacak ya da adaylığı kabul etmeyecektim.
Düşündüm, sonunda aday olmamaya karar verdim. Ama kendi kendime de
“Günün birinde aday olursam siyasete mutlaka CHP’den gireceğim” dedim. 2004’te bu gerçekleşti. Yalıkavak için beş aday adayı vardı. O zaman belediye başkanı DYP’dendi. Belediye meclisinde ANAP da vardı. Ama CHP bu bölgede siyaseten aktif değildi. 1999 seçimlerinde aldığı oy 250 dolayındaydı.
2004 seçimleri oldu. O zaman yüzde 42 oyla seçimi kazandım. Ancak 2004’ten sonra CHP’li belediye başkanı olmak zorlaşmaya başladı.

\n

- Neden?

\n

- Genel siyasi gelişmeler CHP’li olanları ciddi biçimde zorlayan bir sisteme doğru gidiyordu. Ağustos 2008’de sürpriz bir şekilde İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındım. Gerekçe de hakkımızda açılan davalar, soruşturmalardı.
Mart 2009 seçimlerine kadar görevden ayrı kaldım. Allah’tan görevden alınınca seçime girme yasağı konulmuyor. Şunu da belirtmek isterim: Türkiye’de hakkında soruşturma olmayan belediye başkanı yoktur.
- Özellikle AKP hükümeti döneminde bu muhalif belediye başkanlarına uygulanmıyor mu?
- Biz bunu öyle yorumluyoruz. Yoksa benim bugüne kadar hakkımda çok ciddi bir dava, bir soruşturma olmadı.

\n

- Zaten Maliye, İçişleri müfettişleri CHP’li belediye başkanlarını o kadar çok seviyorlar ki kapılarından ayrılmıyorlar. Öyle değil mi?

\n

- Öyle galiba. O süreden sonra 2009’da yeniden seçime girdim. Artık burada yaptığımız hizmetler de gözle görülür bir duruma gelmişti. Vatandaşın da ciddi desteği var. Bu sefer yüzde 63 oyla tekrar seçildim. O seçimde 6 bin 100 oydan 3 bin 500’ünü biz aldık.

\n

- Sizin bir düğünde geline Atatürk’ün “Nutuk”unu hediye etmeniz öykünüz var. Onu anlatır mısınız?

\n

- Evet. Bir düğünde geline “Nutuk” hediye ettim. Akabinde tekrar görevden alındım.

\n

- Nutuk hediye ettikten kaç gün sonra görevden alındınız?

\n

- On beş gün sonra. O düğünde AKP’den Abdülkadir Aksoy, Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek ve başka milletvekilleri vardı. Tabii, gösterilen gerekçe Nutuk hediye etmem değil, hakkımda süren davalardı.
Ben o arada İçişleri Bakanlığı’na iki dava açtım. Kısacası bu mücadele 21 ay sürdü. Yirmi birinci ayın sonunda Muğla İkinci İdare Mahkemesi davaların birçoğunun beraatla bitmesi nedeniyle beni göreve iade etti.

\n

‘İnsanların ayrıştırılması son derece vahim’

\n

- 2014’te yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı olmak üzere üç tane seçim var görünüyor. Bu seçimler sürecinde yerelde ve genelde CHP’nin şansını nasıl görüyorsunuz?
- 20 günden fazladır Gezi Parkı eylemlerinin ülke geneline yayılması, bu süreçte insanların benden ve benden olmayanlar diye ayrıştırılması son derece vahim. Kritik bir süreçten geçiyoruz. Şu an önümüzdeki seçimlere dair yorum yapmak biraz zor görünüyor.
Çünkü bu gelişmelerin, bu protestoların, öbür yandan
hükümetin düzenlediği mitinglerin sonuçlarını görmek, suların durulmasını beklemek lazım. Anketlere bakıyoruz. AKP’nin oylarının yüzde 10, 15 oranında gerilediğini, CHP oylarının arttığını, kararsızların oranının bayağı yüksek olduğunu görüyoruz. Ama bu ne kadar sandığa yansıyacaktır?
Bu süreci CHP olarak biz nasıl kendi lehimize yönlendirebiliriz? Buna bakmalıyız, diye düşünüyorum. Herhalde bunun için de zamana ihtiyaç var.
‘Bu ayrışma çok tehlikeli’
- Ama zaman da kalmadı sanki...
- Evet. Ama şu an
ki ortamda gençlik hareketi söz konusu. Tepkiler yoğun bir biçimde sürüyor. Öbür yanda hükümetin düzenlediği mitingler var. Herkes kendi tarafında toplanmış.
Bu ayrışma çok tehlikeli. Ama buradan CHP doğru saptamalar, söylemlerle hükümete tepki koyan insanla
rı kucaklayabilir, bunların çoğunluğunu kendi yanına çekebilirse çok ciddi olarak artıya geçebilir. Bunun sağlanması lazımdır, diye düşünüyorum.
- Peki, gençliğin bu kadar tepkili olmasıyla AKP hâlâ eski oy oranını koruyabilir mi?
- Bu gençlerin bu kadar tepkisi nedeniyle artık AKP’nin öyle yüzde 50 ya da yüzde 40’lar dolayında oy alabilmesini mümkün olamayacağını düşünüyorum.
- Siz AKP hükümetinin Gezi Parkı eylemlerini yönetme biçimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Amaç Gezi Parkı’nın yok edilmesi protestoları idiyse oradaki grupları ikna edici girişimlerde bulunulabilirdi. Ama oradaki insanların aklında sadece Gezi Parkı olsaydı bu yapılabilirdi. Görünen o ki olay sadece Gezi Parkı’ndan kaynaklanmıyor. Bu eylemlerin ağırlıklı nedeninin insanların yatak odalarına, kaç çocuk yapacaklarına, giydikleri giysilere, yiyip içtiklerine karışılması, sosyal yaşamlarına müdahaleler olduğu anlaşılıyor.
- Peki, siz buradan bakınca Türkiye’ye nasıl görüyorsunuz?
- Burada mozaik diyebileceğimiz bir yaşam var. Dolayısıyla da insanlar burada meselelere biraz daha objektif bakabiliyor. Bizler başarılı olan yönetimlere, insanlara karşı olmayız. Daha iyi olması için de çaba sarf ederiz. Ama hükümetin özel yaşama müdahaleleri buradaki insanlar tarafından doğal olarak tepkiyle karşılanıyor. Buradaki yaşam daha sosyal.
Anadolu’daki bir kasabaya gitseniz orada fazla bir sosyal yaşam yok. Akşam belli bir saatten sonra insanlar evlerine kapanıyor, bir daha da dışarı çıkmıyor. Onların evlerinin içinde ne yaptıklarını da kimse bilmez.
Burada fark yaşamın dışarıda olması. İnsanlar ya bir kafede ya bir lokantada ya da bir meydanda bir araya geliyorlar. Onun için bizler hemen hemen her yaptığımızla açığız. Yediğimiz, içtiğimiz, yaptığımız ortada. Doğal olan da budur diye düşünüyorum. O nedenle de bu yöre insanı, Gezi Parkı eylemcilerine destekler nitelikte bakıyor.
Bir de şu var: Mutluluk olmayan bir ülkede biz yönetici olacaksak da bunun hiçbir anlamı olmaz. Öncelikle ülkedeki bu huzursuzluğun bitmesi lazım. Ama ortam gittikçe geriliyor. Bu huzursuzluk ortamında yapılacak seçimlerden çok sağlıklı sonuçlar alınmayabilir.
- Sizce hükümet bu eylemlerden gereken dersi aldı mı?
- Düzenlenen mitinglere ve kullanılan söylemlere baktığımız zaman ders alındığı izlenimini edinmiyoruz. Sadece Cumhurbaşkanı
Gül’ün, “Gezi Parkı inşaatı ertelendi. Artık tepkiler de durulsun” diye bir açıklaması var. Ama iptal edildi demiyor. Başbakan da, inşaatın devam edeceğini söylüyor.
O zaman ortam daha da gerilecek. Ancak, bir kez daha söylüyorum. Bu eylemler sadece Gezi’yle ilgili değil. Özel yaşama müdahale nedeniyle de bu gençler meydanlara indi diye düşünüyoruz.

\n

PORTRE/ MUSTAFA SARUHAN

\n

Yalıkavak, 1970 doğumlu. Muğla Endüstri Meslek Lisesi’ni bitirdi. Hayatın içinden gelen bir belediye başkanı. Baba mesleği bakkallık ve kahvehanecilik yaptı. Tekne turizmi işine girdi. Daha sonra 10 yıllık zabıta memurluğu yaşamı oldu. O süre içinde belediyeciliği öğrendi. 2004 ve 2009 yerel seçimlerinde CHP’den Yalıkavak Belediye Başkanlığı’na aday oldu ve kazandı. İki kez İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. İdare mahkemesi kararıyla göreve iade edildi. Şimdi Yalıkavak Belediye Başkanlığı görevini sürdürüyor.

\n\n

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tedavi olsunlar 1 Mart 2015

Günün Köşe Yazıları