Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Karabağ'ın adı bile geçmedi'
Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’a yakınlığıyla da tanınıyor. Geçenlerde İstanbul’daydı. Onunla AKP hükümetinin Ermenistan açılımını ve imzalanan protokolü konuştuk. Konuşmamızın başında sözlerinin tamamıyla kişisel olduğunu, geçmişte ve bugün çalıştığı kuruluşların hiçbirinin görüşlerini yansıtmadığını vurguluyor. Mkrtçyan “Protokolün müzakere sürecinde her iki taraftan da hiçbir önkoşul masaya getirilmedi. Hele Karabağ telaffuz bile edilmedi” diyor. Ardından da ekliyor: “Hiçbir Ermeni lider Karabağ’ı geri vermeye teşebbüs dahi edemez. Ederse gider. Türkler de bunu biliyor.”
- Türkiye’nin bir Ermenistan açılımı başladı. Ancak geçtiğimiz ay hem Türkiye’nin hem de Ermenistan’ın çok ciddi kırmızı çizgileri olduğu ortaya çıktı. Bu durumda Türkiye’yle Ermenistan arasındaki sorunlar nasıl çözülebilir ve açılım hedefi yakalanabilir?
TİGRAN MKRTÇYAN - Aslında Zürih’te imzalanan tarihi bir anlaşma.
- İyi de gördüğümüz fotoğraf bunu yansıtmıyor. İki Dışişleri Bakanı’nın arkasında MİNSK Grubu neredeyse protokolün imzalanmasını dikte eder gibi duruyorlar...
- Ben dikte kavramına katılmıyorum. Destek diyebilirsiniz. Ayrıca sadece MİNSK Grubu da değildi. Orada Solana, İsviçre ve Slovenya Dışişleri bakanları vardı. Dolayısıyla orada bir Avrupa-Amerikan ve Rus platformu vardı. Türk Dışişleri Bakanı törende konuşma yapıp Karabağ ismini telaffuz etseydi Ermenistan tarafı protokolü imzalamamaya hazırdı. Kırmızı çizgilere gelince... Ermenistan tarafından baktığımız zaman protokol her iki tarafa da bir uzlaşma için pek çok imkân tanıyor. Bildiğim kadarıyla hiçbir önkoşul yok. Ayrıca protokolün imzalanmasından önce yürütülen müzakerelerde görüşülmeyen hiçbir konunun protokole alınmadığını biliyorum. İki taraf da epeyce bir uzlaşmaya girmiş görünüyor. Örneğin bugünkü sınırların tanınması, iki tarafın tarihçilerinden oluşan bir alt komisyon kurulması, karşılıklı olarak uluslararası ilkelerin kabul edilmesi gibi... Ayrıca ben bu alt komisyonun Ermeni soykırımının gerçekliğini araştıracağını da düşünmüyorum. Konu bu biçimde ortaya çıkarsa hiçbir Ermeninin bu alt komisyonda yer almak istemeyeceğini düşünüyorum.
Akademik tarafsızlığın tanımını yapmak hükümetlerin kurduğu bir alt komisyona kalmamıştır.
Tabii ki arşiv malzemeleri incelenip bunların gerçekliğinin saptanması, bütün Osmanlı arşivlerinin de açılması dahil dönemin bütün nüansları mercek altına alınabilir. Ama bunu başlatmak bile Türklük’e hakaret kabul edilebilir. O nedenle Türkiye önce TCK’yi 301. maddeyi değiştirmeli ve AB İlerleme Raporu’nda yer alan öbür yasal düzenlemeleri yapmalıdır. Bunlara ek olarak Ermenistan, Ermeni soykırımının uluslararası alanda tanınması ve kınanmasını destekleyecektir.
Ama anladığım kadarıyla esas konu bunu Türkiye’nin tanımasıdır. Dolayısıyla birileri imzalanan protokolleri Ermeni soykırımının uluslararası çapta tanınmasının altına bomba koymak için kullanmak istiyorsa bu tamamıyla bir algı hatası olacaktır. Bu konunun dünyanın neresinde olursa olsun tanınması bütün Ermeni liderler ve her bir Ermeni tarafından memnunlukla karşılanacaktır.
Ben belgede kırmızı çizgi görmedim. Sadece beyaz kâğıt üzerine yazılmış siyah harfler var. Kırmızı çizgi varsa bile bunlar protokolün dışında kalmış. Tabii ki Ermenistan’da hem içteki kimi çevreler hem de diyasporadaki kimi çevreler ciddi baskılar uyguladı. Ama Ermenistan hükümeti bu protokolü onaylamakla şimdiden kırmızı çizgileri aşmış oldu. Muhalefet hükümetin bunu yapmasını “Ermenistan’ın kapitülasyon”u olarak tanımladı. “Bu şekilde Batı Ermenistan’ı düşlememize izin veren tarihsel hakkımızdan bile ödün verdik” diyorlar.
- Yani Ermenistan’da hatta diyasporada kimilerinin hâlâ Türkiye’nin Doğu Anadolu toprakları üzerinde emelleri mi var?
- Herkesin emelleri vardır. Örneğin Japonya’da kimileri hâlâ İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’ne kaptırdıkları toprakları üzerinde emel beslemiyor mu? Besliyor. Ama bu artık imkânsız. Suriye’nin de Türkiye’nin güney bölgesinde toprak talepleri var. Ama bu, iki ülkenin normal ikili ilişkilerini engellemiyor. Öte yandan Ermenistan devletinin hiçbir zaman Türkiye üzerinde toprak talebi olmamıştır. Bence Ermenistan hükümeti, Türkiye’nin sınırlarını onaylayarak önemli bir adım attı. Böylece önemli bir uzlaşıya da imza atmış oldu. Bu konu Ermenistan içinde ve diyosporada şiddetli tartışmalara yol açtı. Öte yandan protokol öncesi sürdürülen müzakereler sırasında, bütün süreç boyunca hiçbir Türk siyasetçisi ya da diplomatın Karabağ konusunu ağızlarına almadıklarını biliyorum.
- İyi de Başbakan Erdoğan Karabağ sorunu hallolmadan sınırları açmayacaklarını söylediklerini açıklamadı mı? Bu nasıl iş?
- Kamuoyuna hitap ederken Erdoğan hep Karabağ diyor. Ama protokolün müzakeresi sürecinde, tekrar ediyorum, hiçbir diplomat ya da Türk yetkili, Karabağ konusunu ağzına almadı. Karabağ telaffuz edilmiş olsaydı protokol imzalanamazdı. Ermenistan tarafı bu konuda baştan beri çok net bir tutum izledi. “Sadece Karabağ değil, hiçbir önkoşul tarafımızdan kabul edilemez” ifadesi kullanıldı. Karabağ bir koşul olsaydı protokolde yazılmış olacaktı.
- Sizce Türk tarafı neden Karabağ konusunun müzakere kapsamına alındığı izlenimi vermek istedi?
- Türkiye sınırı 1993’te Karabağ sorunu nedeniyle kapatılmıştı. Ermenistan bağımsızlığını ilan ettiğinde, bağımsızlık bildirgesinde Batı Ermenistan sözcüklerinin yer alması, Türkiye’de Ermenistan’ın Kars Ant- laşması’nı tanımayacağı, diyasporanın soykırım konusundaki ısrarları, kaygılar uyandırdı. Yine de temaslar sürüyordu. Ama 1993’te her şey bitti. Sınırı kapattı ve Karabağ Türkiye için gündemin birinci maddesine oturdu. Bağımsızlık bildirgesi hiçbir şekilde değiştirilemez niteliktedir. Ayrıca bunda Batı Ermenistan’da soykırımın yapıldığı ibaresinin yer alması da Ermenistan’ın Türkiye’den toprak talep ettiği anlamına gelmez. Batı Ermenistan ve Büyük Ermenistan deyimleri Türkleri rahatsız etmemeli. Çünkü Ermeniler o topraklarda üç bin yıl yaşadılar.
Bugün Ermenistan’la Türkiye arasında diplomatik ilişki olmamasının tek nedeni Karabağ sorunu değil. Şimdi protokol sınır ve öbür sorunlara çözüm getirmiş görünüyor. Türk yetkililerin Karabağ’ın görüşüldüğünü ihsas etmelerinin nedeni, Karabağ’ın 1993’ten beri sürecin önemli bir parçası oluşudur. Geçmiş hükümetler de aynı şeyi yapmışlardı. Her seferinde Karabağ’dan söz etmek zorunluluğunu hissediyorlar. Ama ben de diyorum ki müzakere süreci boyunca hiç kimse ağzına Karabağ konusunu almamıştır. Karabağ bir kere bile konu edilseydi Ermenistan tarafı süreçten hemen çekilecekti. Bundan adım gibi eminim.
- Yalnız şu ya da bu şekilde günün birinde Karabağ sorunu ele alınacak. O zaman ne olur?
- Günün birinde protokolün TBMM’de onaylanması için Karabağ önkoşul olursa Ermenistan bunu kabul edemez. Ermenistan süreçten anında çekilir. Protokol sürecinde çalışan taraflar hiçbir önkoşul olmadığının altını çizdiler. Hiçbir önkoşul olmaması Karabağ’ın da önkoşul olmadığı anlamına geliyor. Türkler Karabağ sürecinde olumlu bir rol oynamak, önde gelen bir aktör olmak istiyorlarsa Karabağ sorununda taraf tutmak yerine en azından tarafsız bir aktör olmayı denemeliler.
Sizin muhalefet Karabağ hallolmadan bu iş olmaz diyor. Erdoğan da Karabağ’ı çok sık telaffuz etti. Gül daha dikkatli davrandı.
- İyi de her ikisi de Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’i Karabağ hallolmadan protokolün Türkiye’de onaylanmayacağı ve sınırların açılamayacağı konusunda güvence vermediler mi?
- O zaman da ilişkiler normalleşemez. Hiçbir yere varılamaz. Bir kere Karabağ Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki bir sorun. Bir de bu sorunda Karabağlılar taraf. Karabağ bir kendi kaderini tayin etme (self determination) konusudur. Ermenistan’ın Karabağ konusunda bir şeyler yapmasını söylemek, sürecin dibine bomba koymak anlamına gelir.
Azerbaycan işgal altındaki topraklar ve Karabağ geri verilsin, Karabağ’a da yüksek özerklik tanıyalım, diyor. Bu olamaz. Erdoğan, “Karabağ dahil bütün Azeri toprakları geri verilsin. Sınırları açalım” diyor. Bu, konuyu hiç anlamamış olmak demektir. Karabağ’ın güvenliğine karşılık sınırın açılması kabul edilemez. Hiçbir Ermeni lider bunu göze alamaz. Hangi Ermeni lider böyle bir şeye teşebbüs ederse gider. Türkler de bunu biliyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
En Çok Okunan Haberler
- Kazanan isim belli oldu!
- 'Adama lafını yedirirler böyle, ensendeyim'
- 3 ülke daha BRICS'e 'ortak üye' oldu!
- Polis yanlış adresi bastı, ev sahibinin kolunu kırdı
- Teğmenler hakkında yeni gelişme!
- Romanya - Kosova maçı yarıda kaldı!
- 'Tahmin edemedikleri kadar dirençliyiz'
- İlk bulgular neye işaret ediyor?
- MHP'den 5'inci paylaşım da aynı saatte geldi!
- Özel'e soruşturmada 'yetkisizlik' kararı