Leyla Tavşanoğlu

İnsan haklarına saygılı olun

09 Şubat 2014 Pazar

Yunanistan’ın eski Dışişleri Bakanı Bakoyannis’ten Ankara’ya önemli çağrı:

Hepimiz Türkiye’nin insan hakları sorununun düzeltilmesi için çalışmalıyız. Çünkü bu konuda çok açık soru işaretleri var.
İnsan hakları konusunun doğru çalışıp çalışmadığı Avrupa Konseyi’nde gündeme alındı. İhlallerle ilgili şikâyetleri hükümet yetkililerine soruyoruz.

LEYLA TAVŞANOĞLU
Yunanistan’ın ilk kadın dışişleri bakanı olan, şimdi sade milletvekili Dora Bakoyannis, Marmara Grubu Vakfı’nın düzenlediği 17. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nde konuşmacıydı. Bakoyannis, Türkiye’de insan haklarıyla ilgili ciddi sorunlar olduğuna vurgu yapıyor. Türkiye’nin AB üyesi olmak istiyorsa birliğin “değerler manzumesi” olan kriterlerine uymasının zorunlu olduğuna dikkat çekiyor. Ekonominin sallantıda olmasıyla ilgili şu görüşlere yer veriyor: “Sanırım iki yıl kadar önceydi. Türkiye’yle ilgili bir uyarı yaptım. Ekonominin fazla ısınması nedeniyle bir krizle karşı karşıya kalınabileceğini söyledim.” Kıbrıs sorununun Türkiye’nin AB üyeliğinin önündeki en önemli engellerden birisi olduğunu belirten Bakoyannis şu ifadeyi kullanıyor: “Ben AB’nin 26 üyesini tanırım ama 27’ncisini tanımam, demek olmaz. AB’ye girmek istiyorsanız bütün üyeleri tanımak zorundasınız.”
- Bir zamanlar düşman kardeşler olarak bilinen Türkiye ve Yunanistan arasında bugün gelinen noktadaki ilişkileri nasıl görüyorsunuz?
D.B.- Yunanistan’la Türkiye arasındaki ilişkilerin sürekli gelişip iyileşmesinin her zaman güçlü bir destekçisi oldum. Ortak bir geleceğimiz, Türkiye’nin AB’de bir yeri olduğuna, Türk insanının tüm Avrupa ülkelerini bağlayan Kopenhag Kriterleri’ne uyacağına ve yine Türk insanının bu kriterlerin Türk demokrasisi için temel teşkil ettiğini kabul edeceğine inanıyorum. Sonuçta ortak geleceğimizin parlak olduğunu görüyorum.
- Kimileri de Türkiye’nin şimdiki hükümetinin fazlasıyla İslamcı söylem kullanması nedeniyle AB kriterlerine uymadığı görüşünde. Siz buna ne diyorsunuz?
D.B.- Bakın, Türk hükümeti Başbakan Erdoğan’ın ağzından Almanya’da resmen açıkladı. Erdoğan Almanya ziyaretinde Türkiye’nin AB kriterlerine uymak istediğini söyledi. Türkiye’nin iç siyasetine karışmak istemem.
Sadece şunu söyleyebilirim: Avrupa Birliği dini temel alan bir kulüp değildir. Avrupa Birliği’nin temeli değerlere dayanır. Burada söz konusu olan, aynı değerlere sahip miyiz, insan haklarına aynı derecede saygılı mıyız, demokratik sürece aynı gözle bakıyor muyuz sorularıdır. Eğer bütün bunlara “evet” diyorsak o zaman din bizi ayıran bir unsur olamaz.
- Evet de, insan hakları kuruluşu Freedom House, son raporunda, Türkiye’de insan hakları sorunu olduğuna vahim bir gönderme yaptı. Buna ne diyorsunuz?
D.B.- Ben Avrupa Konseyi Siyasi İşler Komitesi Başkanı’yım. Bu, Avrupa Konseyi’nin işidir. Türk meslektaşlarım da Avrupa Konseyi’nde. Hepimiz Türkiye’nin insan hakları sorununun düzeltilmesi için çalışmalıyız, çünkü bu konuda son derece açık soru işaretleri var. Biz Avrupa’da değerlerden söz ederken esas olarak da insan haklarından söz ettiğimiz çok iyi bilinmelidir.
- Bizim hükümet, bu eleştirilere rağmen Türkiye’de ileri demokrasiyi yerleştirdiği görüşünde. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?
D.B.- Ben Türkiye’nin dostuyum ama Türk vatandaşı değilim. Dolayısıyla da Türkiye’nin iç siyaseti konusunda fikir sahibi olmam çok zor. Ama şunu söyleyebilirim: Türkiye’de son on yılda ekonomik ve toplumsal olarak önemli bir gelişme oldu. Yani Türkiye on yıl öncesinin Türkiye’si değil.
Ancak Türkiye’de insan hakları konusunun doğru çalışıp çalışmadığı Avrupa Konseyi’nde gündeme alındı. Bir yandan bu konu üzerinde çalışırken öbür yandan da Türk hükümeti yetkililerinden insan hakları ihlalleri şikâyetleriyle ilgili bilgi alıyoruz.

Kriterlere uymadan AB üyeliği olmaz
Türkiye Kopenhag Kriterleri’nin gereğini yaparsa bizim de AB olarak verdiğimiz sözleri tutmamız gerekir. Ama Ankara AB’ye girmek istiyorsa bunun için çaba harcamalıdır.
- Bizim hükümetin beş-altı yıldır AB üyeliğine ilgisini kaybettiği izlenimleri var. Bugünkü koşullarda Türkiye’nin AB’ye tam üye olma şansı sizce nedir?
D.B.- Biz bu konuda çok net davranıyoruz. Ben de AB içindeki meslektaşlarımla konuşurken tavrımı açıkça ortaya koyuyorum. AB, Türkiye’ye bir öneri sundu. Bu öneriye sadık kalmak zorundayız. Türkiye Kopenhag kriterlerine uyduğu sürece bizim de AB olarak verdiğimiz sözü tutmamız lazımdır.
Bu çok önemli bir anlaşmadır. Çünkü hiçbir şekilde bir ülkeye bir öneri sunup ardından da ileride bu konuyu düşünürüz, deme gibi bir lüksünüz olamaz. Biz verdiğimiz sözü tutarken Türkiye’den de kriterlere uymasını beklediğimizi söylemeliyiz. Bu kriterler nedir, diye sorarsanız, bunlar Kopenhag Kriterleri’ni oluşturan insan haklarına saygı, ekonomik sözleşmeler ve daha başkalarıdır. Türkiye bunları karşılarsa bizim de verdiğimiz sözleri tutmamız gerekir.
Ben Türkiye’nin Avrupa’ya ait olduğuna bütün gücümle inanıyorum. Türkiye AB’ye girmek istiyorsa bunun için çaba harcamalıdır. Yineliyorum, biz de verdiğimiz sözleri tutmak zorundayız.
- Kıbrıs Türkiye’nin elinde bir ateş topu olarak duruyor. Kıbrıs’ın çözümsüzlüğü AB üyeliğini sizce nasıl etkiliyor?
D.B.- Kıbrıs sorununu çözmek Türkiye’nin sorumluluğunda. Kıbrıs’ın çözümüyle Türkiye’nin Avrupa perspektifi çok daha güçlenecektir.
Ben AB’nin 26 üyesini tanırım ama 27. üyeyi tanımam gibi bir yaklaşım olamaz. AB 27 üyeden oluşuyor. Kıbrıs da AB’nin bir üyesi. Bu bizim gerçeğimiz. Biz Lefkoşa’yı ikiye ayıran o duvarı yıkmazsak çocuklarımızın bizi affedebileceğini düşünebilir misiniz?
- Bir zamanlar Türk ekonomisinin çok güçlü olduğu gibi bir imaj yaratıldı. Ancak bugün Türk Lirası’nın değeri radikal olarak düşüyor, enflasyon artıyor. Türkiye, bu durumda ülkenizin başına gelene benzer bir ekonomik çöküntü tehlikesiyle karşı karşıya olabilir mi?
D.B.- ABD Merkez Bankası’nın (Fed) yeni politikaları nedeniyle son haftalarda bazı değişiklikler oldu. İki yıl önceydi sanıyorum. Ben Türkiye’ye bir uyarı yaptım. Ekonominin çok fazla ısınması yüzünden bir krizle karşı karşıya kalınabileceğini söyledim.
Türk ekonomisinin pek çok potansiyeli olduğuna inanıyorum. Siz büyük bir ihracat ülkesisiniz. Son bir yıla kıyasla daha zor bir dönemden geçebilirsiniz. Ama içtenlikle dilerim ki bizim Yunanistan’da son beş yıldır yaşadığımız ağır krizi siz yaşamayın.
- Ekonomi yönetiminde Türkiye çok dikkatli davranmak zorunda mı?
D.B.- Bütün dünya gibi Türkiye de çok dikkatli davranmak zorunda. Ekonomik durumlar çok hızlı biçimde değişiyor. Hepimizin yeni bir gerçekliğe uyum sağlamamız gerekiyor. Çünkü yeni bir dünya düzenine giriyoruz. Ama bu yeni dünya düzeni konusunda pek çok soru işareti var. Çünkü pek çok şeyi bilmiyoruz.
Ama bu yeni dünya düzeninde bütün dünya nüfusunun on yıl öncesine kıyasla daha iyi koşullarda yaşayacağı da anlaşılıyor. Küresel Gayri Safi Hasıla büyüyor. Avrasya Ekonomi Zirvesi’nin açılış oturumunda Sağlık Bakanınız (Mehmet Müezzinoğlu) çok güzel bir noktaya temas etti. “Obezlikten ölenlerin sayısı bugün açlıktan ölenlerin sayısından neredeyse fazla” dedi.
Yoksullar ve çok zenginler arasındaki bu farkı kapatmamız gerekiyor. Hepimizin hedefi bu olmalıdır.

Değişmezsek halk bizi değiştirir
- Yunanistan siyasetine gelirsek, bir zamanlar ülkenizde o kadar güçlü olan sosyal demokratlar, özellikle de PASOK partisi birden bütün gücünü kaybetti. Sizce bunun nedeni neydi?
D.B.- Dünya değişirken ideolojiler de değişiyor. Siyaset ve çok uzun süre iktidarda kalan siyasi partiler yeni gerçeklere ayak uydurma iradesini gösteremiyor. Biz şu anda Yunanistan’da bu süreçten geçiyoruz. Bu değişim süreci sadece PASOK’u etkilemeyecek. Değişim çok daha geniş çaplı olacak.
Bunca yıl iktidarda olan siyasi partilerin kendileri de ülkeyi etkileyen bu krizden sorumludur. Hiçbirimizin, “Bu benim hatam değildi” deme şansımız yok. Bu hepimizin hatasıydı.
- İyi de bu bugün için ne anlama geliyor?
D.B.- Üstüne basa basa söylüyorum, hepimizin değişmesi lazım. Bizler bu mesajı almazsak halk bizi anında değiştirir.

Kriz dönemlerinde milliyetçilik yükselir
- Yunanistan’da ilginç bir gelişme oldu. Onlarca yıl faşizmden bu kadar çekmiş olan ülkenizde şimdi aşırı sağcı Altın Şafak (Hrisi Avgi) isimli bir parti belli toplumsal kesimlerde desteğini artırıyor. Sizce bunun nedeni nedir? D.B.- Kriz dönemlerinde ülkelerde milliyetçi, ırkçı, popülist fikirler giderek güçlenir. Grinin tonları yerine siyahı ya da beyazı tercih etmek çok daha kolaydır. Siz de Türkiye’de çok zor zamanlar yaşadınız. Dolayısıyla hepimizin Avrupa için bu milliyetçi, popülist fikirlere karşı savaşmamız gerekir.
Daha çok Avrupa daha çok demokrasi, daha çok demokrasi de insan haklarına daha çok saygı, daha çok insan hakları daha fazla saygı ve hoşgörü demektir. Bunları başarırsak milliyetçi fikirler de ölür. Biz bunu anlamalı ve bunun için savaşmalıyız.

Batı Trakyalı Türkler siyasal İslama uzak
- Sizin Batı Trakya’da Müslüman, bizim ise Batı Trakyalı Türk dediğimiz bir azınlık vatandaş toplumunuz var. Son yıllarda Batı Trakyalı Türk azınlığın giderek daha çok siyasal İslamı desteklediği haberleri geliyor. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?
D.B.- Yunanistan’ın Müslüman azınlığına biz Müslüman diyoruz. Bunun çok basit bir izahı var. Lozan Antlaşması böyle diyor. Siz de bizim azınlık cemaatine Hıristiyan diyorsunuz. Lozan’da dini bir bölünme olduğu için böyle adlandırıldılar.
Trakya’da yaşayan Müslüman azınlığımız çok dinamik. Ülkeye tamamıyla entegre olmuş durumda. Ayrıca hiçbir biçimde toplumda ayrımcılığa tabi değiller. Sık sık Trakya’ya giderim. O halkla ilişkilerim çok iyidir. Üstelik onlardan da çok büyük oy aldım. Sizin söylediğiniz gibi bir ihtimal olduğunu hiç sanmıyorum.

PORTRE
DORA BAKOYANNİS
Atina, 1954 doğumlu. Yunanistan’ın önceki başbakanlarından Konstantin Mitsotakis’in kızı. Yükseköğrenimine Münih Ludwig Maximilian Üniversitesi siyasal bilimler bölümünde başladı. Daha sonra Atina Devlet Üniversitesi kamu hukuku bölümünden mezun oldu. Babasının partisi olan Yeni Demokrasi’den (Nea Demokratia) siyasete atıldı. 1992-93 arası Kültür Bakanı, 2003-2006 arası Atina’nın ilk kadın belediye başkanı, 2006- 2009 arası Yunanistan’ın ilk kadın Dışişleri Bakanı oldu. Yeni Demokrasi Partisi disiplinine aykırı davrandığı gerekçesiyle partisinden ihraç edilince Demokratik İttifak adlı kendi partisini kurdu. Daha sonra Demokratik İttifak’ın Yeni Demokrasi Partisi’yle bütünleşmesi üzerine 2012’de Yeni Demokrasi’ye döndü. Şu anda Yunan parlamentosu milletvekili.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tedavi olsunlar 1 Mart 2015

Günün Köşe Yazıları