Leyla Tavşanoğlu

Bekleyip görmek gerekiyor

09 Şubat 2009 Pazartesi

Kübanın Ankara Büyükelçisi Ernesto Gomez Abascal bir Ortadoğu uzmanı. ABDnin Irakı işgali sırasında Kübanın Bağdat Büyükelçisi olarak görev yapıyordu. Abascalla Çankayadaki mütevazı Küba Büyükelçiliğinde bir araya geldik. ABDde Obama Yönetimiyle birlikte özellikle Ortadoğu ve bütün dünyada ABDnin politikalarının nasıl şekillenebileceğini konuştuk. ABDnin Kübayı her zaman işgal etmek istediğini söylüyor. Aradan yarım yüzyılın üzerinde zaman geçmesine rağmen Kübayı bağımsız devlet olarak tanımamakta ısrar etmekle suçluyor. Konu Gazze olaylarına gelince Abascal İsraile sert eleştiriler yöneltiyor. Filistin halkının haklarına saygı göstermemekle suçluyor.

- Siz Küba Hükümeti olarak, Obama Yönetiminin iş başına gelmesiyle ABDden neler bekliyorsunuz?

- Falcılara gidip fal baktırıyorum (Bir kahkaha atıyor). İcraatlarına, neler olduğuna bakacağız. Yaptıklarıyla onları tanıyacağız. Kübada yetkililer de Obamanın iş başına gelmesi üzerine açıklamalar yaptılar. Son olarak Fidel Castronun bir makalesi yayımlandı. Castro o makalesinde Obamanın dürüst, çalışkan bir insana benzediğini söylüyor.

Zaten başlangıçta da Kübayla konuşmaya hazır olduğunu, ABDnin Küba politikasında bazı değişimler olabileceğini söylemişti. ABDde yaşayan Kübalıların Kübaya seyahatlerinin önündeki engellerin kaldırılacağını da belirtti. Bush yönetimi döneminde ABDdeki Kübalıların Kübada yaşayan ailelerine gönderdikleri para miktarında sınırlamalar yapılmıştı. Obama bu sınırlamaların da kaldırılacağını ifade etti.

- Peki, ya ekonomik abluka?

- Ablukayı baskı aracı olarak kullanabileceği söyleniyor. Bakın, seçim kampanyalarında verilen sözlere ne kadar inanılır? O yüzden bizler de neler yaptığına bakıp ona göre karar vereceğiz. Obama Küba Devlet Başkanı Raul Castroyla karşılıklı gelip görüşebileceğini de söyledi. Şu anda durum böyle.

Kennedy çatışmayı sınırlandırdı

- Aklıma bir başka demokrat başkan olan John Kennedy geliyor. O da komşularıyla iyi geçinme, insan haklarına saygı ve demokrasi sözü vererek yönetime seçilmişti. Ancak onun döneminde Kübayla Domuzlar Körfezi krizi patlak vermemiş miydi? Obama döneminde de herhangi bir sıkıntı yaşanabileceğini düşünüyor musunuz?

- Domuzlar Körfezi planı Kennedyye Eisenhower Yönetiminden miras olarak kalmıştı. Aslında Kennedy Kübayla açık bir savaşı önledi. Orada sadece paralı askerler Domuzlar Körfezine bir çıkarma yaptılar. ABD Silahlı Kuvvetleri bu savaşa dahil olabilirdi. Ama Kennedy bunun önünü kesti.

Daha sonra da Kübayla ilişkilerin normalleştirilebilmesi için adımlar atılabileceğini söylemişti. Zaten kendisi bunun yapılmasından yanaydı. Bazı danışmanlarını Kübalı yetkililerle görüşmeleri için gönderdi. Ama ne yazık ki suikasta kurban gitti. Başka bir ABD Başkanı olan Carter döneminde de bayağı ilerleme kaydedilmişti.

- Nasıl ilerleme kaydedilmişti?

- Bazı anlaşmalar imzalanmıştı. Gerçi resmi görüşmeler değildi ama iki ülke arasında bazı görüşmeler de yapılmıştı. Yine aynı dönemde her iki ülkenin başkentinde çıkarlar ofisi kurulması karar altına alınmıştı. Bu çıkarlar ofisi gerçi büyükelçilik düzeyinde değildi ama iki ülke arasında temas sağlayacak iletişim büroları görevi yapacaktı.

Carter ikinci dönem başkanlığı kazanmış olsaydı Kübayla ABD arasındaki ilişkilerde bayağı bir ilerleme kaydedilmiş olacaktı. Kübalılar da Carterın dürüst bir insan olduğunu düşünüyorlardı. Zaten başkanlık görevi sona erdikten sonra Carter Kübayı ziyaret etmişti. Egemenliğimize ve bağımsızlığımıza saygı duyulduğu, her iki taraf da eşit koşullarda olduğu sürece, hiçbir ön şart koşulmaksızın her zaman Küba Hükümetinin ABDyle ilişkileri hep normalleştirmekten yana olduğunu söyledik. Şimdi de karşılıklı görüşmelere her zaman hazırız.

- Peki, siz ABDde bir yönetim değişikliğiyle esas devlet politikasının değişebileceğini düşünüyor musunuz?

- ABDde hangi başkan yönetime gelirse gelsin farklı yöntemlerle Kübanın yönetimini, sistemini değiştirmek, içişlerine müdahale etmek istedi. Bu son başkan (Bush) da her şeyi bitirdi. Bütün dünyaya korkunç zararlar verdi. Yine de ne Kübanın sistemini ne de yapısını değiştirebildi. Bunu çeşitli yollardan denedi. Denemedi desek yalan olur.

Kimi grupları, örgütleri finanse etti. ABDnin Kübaya uyguladığı ekonomik ablukayı daha da sıkılaştırdı. Çeşitli propaganda çalışmalarına girişti. Bütün bunlara rağmen başarılı olamadı. ABDnin artık Kübanın bağımsız bir ülke olduğunu kabul etmesi gerekiyor. İşin başlangıcından beri ABD böyle bir travma yaşıyor.

- ABDnin Kübayı işgal hareketlerinin çok eski bir tarihi yok mu?

- ABD 1898 tarihinde Kübayı işgal etti. Ama ancak dört yıl ülkemizde kalabildi. O güne kadar biz otuz yılı aşkın İspanyol sömürgecilerine karşı bağımsızlık savaşı vermiştik. O dönemde adamızı ele geçiremediler. Ama bu amaçlarından da hiçbir zaman vazgeçmediler. Zaten pek çok ABD Başkanı Kübanın ABDnin bir eyaleti olması gerektiğini söylüyordu. Çünkü Küba coğrafi olarak ABDye çok yakın.

Amerikalıların 1898 Küba işgalinden sonra geri çekilirken birtakım şartlar ileri sürdüler. Bunlardan birisi de anayasaya konulan bir madde oldu. Bu maddeye göre ABD gerekli gördüğü hallerde Kübanın iç işlerine müdahale edebilecekti.

Bir başka şart da Guantanamodaki askeri üssün kurulmasıydı.

Başkan Bush kendi döneminde bu üssü bir işkence merkezine, toplama kampına dönüştürdü. 1933te Kübada bir devrim yapıldı. Anayasa maddelerinin değiştirilmesi ve Guantanamonun Kübaya geri verilmesi ABDden talep edildi. 1898 işgalinden sonra şart koştukları bir başka madde Pino Adasında da bir deniz üssüne sahip olmalarını öngörüyordu. 1933teki değişiklikle o deniz üssünden geri adım attılar. Ama o dönem ülkeyi ekonomik açıdan tamamıyla ele geçirdiler. Kübada Batista Yönetimi gibi kimi diktatörlükler kurdular. Ama sonunda mücadeleyi Kübalılar kazandı. Yine de ABD bugüne kadar Kübanın bağımsız bir ülke olduğunu kabul etmiyor.

Batı ikiyüzlü

- Siz Ortadoğuyu çok iyi bilen bir diplomatsınız. Sizinle Eylül 2007de yaptığımız söyleşide, özellikle Irakın ABD tarafından işgaliyle birlikte Türkiyenin işinin çok zor olacağını söylemiştiniz. Hâlâ bu görüşünüzü koruyor musunuz?

- Irakın işgaliyle birlikte Türkiye çok büyük zarar gördü. Irakın ABD tarafından işgali Türkiyeyi olduğu kadar öbür bölge ülkelerini de etkiliyor. Bir de Türkiye PKK sorunuyla baş etmek zorunda. Ayrıca bütün bölge ateş altında. En son Gazzede yaşananları gördük. Türkiye bütün bunlara müdahil olma durumunda kalıyor. Türkiye sorunların çözümüne yönelik arabulucu olmaya çalıştı.

Öte yandan öbür Batılı ülkeler İsrail konusunda çok ikiyüzlü davranabiliyor. Kimlerin suçlu, olayların sonuçlarından kimlerin fena halde zarar gördükleri de biliniyor.

Filistinlilerin topraklarını ellerinden aldılar. Onların haklarını kabul etmek istemiyorlar. Aslında terorizmin kökü orada yatıyor. Olaylara neden olan Hamasın Gazzeden attığı füzeler değil, tam tersi. Türk Hükümetinin sadece çözüm bulunması için değil suçluları da göstermesi açısından oynadığı rol çok ciddidir.

Irak’ta durum zor

- Obama Yönetimi döneminde Iraktaki ABD askerlerinin kademeli olarak çekilmesi ve bir kısmının Afganistana transfer edilmesi söz konusu. ABD Iraktan tümüyle çekildiği zaman Irak ne olur? Irakın bütünlüğü yeniden sağlanabilir mi? Ya da ABD Irakı tümüyle boşaltır mı?

- ABD Iraka çok büyük zarar verdi. Irakın toparlanması çok zor olacak. Irakta mezhepler ve ırklar arası ayrışmayı da ABD çıkardı. Saddam döneminde en azından Irakta bu kadar sekterleşme yoktu. Irakın bir geçiş dönemi yaşayacağı kesindir.

Buna çözüm bulunmasında Iraka komşu ülkelere çok önemli roller düşüyor. Bunlar tamamıyla benim şahsi görüşlerimdir. Hiçbir şekilde Küba Hükümetinin görüşü değildir. Irakta istikrarın sağlanması için Türkiyeye de önemli görevler düşebilir.

Çünkü Türkiyenin bölgede ve Irakta çok önemli bir etkisi var. Bir kere Irakla uzun bir sınırı bulunuyor. Irakın toprak bütünlüğü korunmalı, halkının haklarının tanınması, bağımsızlık temelinde bir çözüm bulunması gerekmektedir. Bunu yaparken de yabancı güçlerin çıkarları gözetilmemelidir.

- Emperyal ABDnin Ortadoğuda çok önemli çıkarları olduğunu biliyoruz. En büyük çıkarı da petrol ve gaz. Bu durumda ABD Ortadoğudan kolay kolay çıkar mı?

- Kolay çıkacağını pek sanmıyorum. Sonuçta ABDnin dış politikasını sadece başkan oluşturmuyor. Bu dış politika sadece bir kişiye de bağlı değil. ABDde siyaseten başkanlar şeklen vardır. Esas konulara onlar karar vermezler. Birçok siyaseti değiştirmek isteyen başkanı da ya temizlerler ya da gönderirler.

Haksız olan İsrail

- Gazzeye ve Filistin sorununa geri dönersekİsrail, iki ayrı Filistin ve İsrail devleti olmasını, bu iki devletin barış içinde yan yana yaşamasını samimiyetle istediğini, ancak Arap ülkeleri ve İranın da İsrailin yaşama hakkını kabul etmeleri gerektiğini beyan ediyor. Sizce İsrailin yaşama hakkı var mı, yok mu?

- İsrail devleti 1948de kuruldu. BM de bunu onayladı. Aynı şekilde BM bir Filistin devleti kurulmasını da onayladı ama bu zamana kadar Filistin devleti kurulamadı. Esas mesele hak sahibi Filistinlilerin devletlerini kuramamış oluşlarıdır. İsrail kendi varlığının tanınması konusunda çok ısrarlı. Ama buna karşılık Filistinlilerden aldığı toprakları da geri vermiyor. Onların haklarını tanımıyor. Hamastan İsrailin varlığını tanıması talep ediliyor. Hamas ise halkının haklarının tanınmadığını, topraklarının geri verilmediğini söylüyor. Yani aslında orada adil bir yaklaşım olmalıdır.

İsrail Filistinlilerin meşru haklarını tanıdığı anda bir anlaşmaya varılması için müzakereler yapılıp iki devlet esası olabilir. Ben bu konuda bir kitap yazdım. İsmi Filistin: Adaletin Çarmıha Gerilişi. Bunda Filistin olayının tarihçesini yazdım. Şimdi son olayları da ekleyerek kitabı güncelliyorum. Bunun güncellenmiş olan üçüncü basımı Venezüellada yayımlanacak.

- Filistinliler de kendi aralarında bölünmüş durumdalar. El Fetih laik. Haması da şeriatçı olarak niteliyor. Hamas ve El Fetih arasında ciddi silahlı mücadele olduğunu biliyoruz. Filistin Yönetiminin Başkanı Mahmut Abbas, El Fetih içinden gelen bir şahsiyet. İsrail ve bütün dünya Mahmut Abbası kendine muhatap kabul ediyor. Bu duruma ne diyorsunuz?

- Öncelikle Filistinlilerin isteklerine saygı duymak gerekiyor. Filistinde 2006da yapılan seçimlerde Hamas seçildi. ABD Büyük Ortadoğu Projesinden (BOP) söz ederken bütün Ortadoğuya demokrasi getireceğini söylüyordu. Hatta Filistinlileri seçim yapmaları için desteklediler. Ama seçimleri Hamas kazandı. Hamas seçimi kazanınca Biz bu seçimlerin sonucunu tanımıyoruzdediler. Kendi çıkarlarına cevap verecek bir sonuç çıksaydı o demokrasiyi tanıyacaklardı. Bunun üzerine Haması abluka altına aldılar. Avrupalılar da çok büyük bir iki yüzlülükle bu ablukaya destek verdiler. Kendilerine yaramayan o demokrasiyi hemen çöpe attılar.

Filistin halkını bölmek ve onu iyice zayıflatmak amacıyla da El Fetih ve Hamas arasında karşı karşıya gelme sürecini yarattılar. Bugün Gazzede olanlar o dönemin sonuçlarıdır. Seçimleri kazanmış olan Haması şimdi tamamıyla ortadan kaldırmak istiyorlar.

Ortadoğu’da yalnızca barış değil, adalet de gereklidir

- İrana gelirsekİranın nükleer programının Bush yönetimini çok rahatsız ettiğini biliyoruz. Hatta İrana karşı kaba kuvvet kullanmayı bile göze alır hale gelmişti. Bugün Obama Yönetiminin İran politikası nasıl olur?

- İnşallah Obama Yönetimi böyle bir şey yapmaz. Böyle bir saldırıya teşebbüs ederlerse dünya gerçekten çok büyük bir felaketle karşı karşıya kalır. Irakta olandan çok daha kötü sonuçlar doğurabilir. İran zaten nükleer programında nükleer silah üretmeyeceğini açıkladı. Ben İrana ABDden daha çok güveniyorum. Aynı bölgede İsrailin 200ü aşkın nükleer silaha sahip olduğu biliniyor.

İran komşularının topraklarını işgal de etmiyor. Oysa İsrail Suriyenin, Lübnanın topraklarını uzun yıllardır işgal altında tutuyor. BM Güvenlik Konseyinde İsrail aleyhinde alınan kararların listesini yaparsak epeyce uzun bir metinle karşılaşırız.

- Sizinle daha önce yaptığımız söyleşide, ABD terörden besleniyor demiştiniz. Obama Yönetimiyle birlikte sizce ABD hâlâ terörden beslenmeye devam edecek mi?

- Bekleyip görmek lazım. Demin de söylediğim gibi ABDde politikaları belirleyen başkan değil. Bunda birçok unsur var. ABDdeki Siyonist lobi çok güçlü. Burada Yahudi lobisinden değil, Siyonist lobiden söz ediyorum. Bunlar ırkçı köktencidir. ABDnin Irakı işgal etmesinin en büyük nedenlerinden birisi de bu lobinin çalışmalarıdır. Bunlar Bush Yönetimi içinde çok etkiliydi. Siyonist lobi ABDde son derece güçlü. Floridada bir de Küba lobisi var. Bu küçük bir lobi ama Kübaya karşı birçok terör eylemi düzenledi. Bu lobinin Cumhuriyetçi Parti ve Bush ailesiyle çok yakın ilişkiler içinde olduğu biliniyor. Dilerim, Obama Yönetimiyle birlikte onlar güçlerinden epeyce kaybederler.

- Obama başkanlığı üstlenirken yaptığı konuşmada, dünya sorunlarının çözümünde önceliği diplomasiye vereceğini söylemişti. Sizce ABD derin devleti bu politikaya izin verir mi?

- ABD kendi çıkarlarını korumak adına zekice davranırsa Ortadoğu için barışçı bir çözüm bulması gerekir. Ama barışın içinde adaletin de olması zorunludur. İslama karşı başlatılan savaşta barışa varılamaz.

Ortadoğuda sorunların çözümü için BM Güvenlik Konseyinde bugüne kadar kabul edilmiş pek çok karar var. İşe oradan başlamak lazım. Eğer ABD sorunları barışçı yollardan çözmemekte ısrar ederse dünyada kendisine karşı çok büyük nefret duyguları oluşacaktır. Nefreti doğuran adaletsizliktir. Nefret beraberinde şiddeti getirecektir. O nedenle adaletin oluşturulması gerekiyor ki, barışa varılsın. Başkalarını sömürerek, egemen ülkelerin topraklarını işgal ederek yaşayan insanlara duyulan nefret iyice körüklenecektir.

Kriz Küba’yı da etkiliyor

- Bir de dünyayı saran küresel finans krizi iyice alevlendi gibi görünüyor. Başta ABD olmak üzere Küba ve dünyanın öbür ülkeleri bundan nasıl etkilenir?

- Bu kriz herkesi etkiliyor. Küreselleşmeyle birlikte dünya ekonomileri birbirine bağımlı hale gelmişti. Bu kriz otomotiv sanayiini derinden etkiliyor. Küba ise bundan birebir etkilenmiyor. Çünkü bizde otomotiv endüstrisi yok. Ama Küba nikel ihracatçısı bir ülke. Otomotiv sektöründeki bu düşüş nikel ihracatımızı etkiledi. Şu anda bizim nikel ihracatı geçen yıla kıyasla beşte bir oranında düştü.

İşsizlik artıyor. ABD ve Avrupa ülkelerinde işsizlik artarsa insanlar gezmeye ve eğlenmeye daha az para harcamaya başlayacaklar. Böylece Kübanın turizm sektörü de etkilenecek.

Kapitalist ülkelerde büyük şirketler insanları sokağa atarak sorunlarını çözme yoluna gidiyorlar.

Ama Kübada böyle bir şey söz konusu olamaz. Çünkü Küba sosyal devlettir.

Portre

ERNESTO GOMEZ ABASCAL

Küba/Havana, 1939 doğumlu. Yükseköğrenimini Havana Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde tamamladı. 1964-75 Küba Halkları Dostluk Enstitüsü Başkan Yardımcılığı ve Latin Amerika Bölümü Başkanlığı, 1975-94 arası Küba Komünist Partisi Merkez Komitesinin Uluslararası İlişkiler Dairesi üyeliği, 1993-98 arası Kübanın Şam ve Amman büyükelçiliği, 2002-2003 arası Kübanın Bağdat Büyükelçiliği görevlerinde bulundu. 2004ten beri Kübanın Ankara Büyükelçisi. Kübadaki çeşitli gazetelere makaleler yazıyor. Ortadoğudaki olaylarla ilgili basılmış üç kitabı var.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tedavi olsunlar 1 Mart 2015

Günün Köşe Yazıları