Leyla Tavşanoğlu

'AKP'nin tavrı rahatsız edici'

22 Temmuz 2010 Perşembe

Washingtonda insanlar,Türkiye nereye gidiyor? İkinci bir İran mı oluyordiye soruyorlar.Bu sözler merkezi Washingtonda olan Amerika Atatürk Derneğinin kurucu ve onursal başkanı Hüdai Yavalara ait. Yavaların, AKPnin 2002de iktidar olmasından beri ülkesiyle ilgili gittikçe artan kaygıları var. Gülen cemaatini topa tutuyor. Para kaynağının hesabını soruyor. Bakın neler anlatıyor...

- Washingtondan baktığınızda Türkiyenin bugünkü siyasi çizgisini nasıl görüyorsunuz?

H.Y. - Bizi en çok üzen mesele, Türkiyenin gidişatı. Bir türlü Türkiyeden kopamıyoruz. Kopamamamızın sebebi de dünyanın takdir ettiği Atatürkün bize bağışladığı, küçük yaşta korumaya ant içtiğimiz ülkemizi çok seviyoruz. Hep söylediğimiz söz, Acaba memleketimize nasıl yardım edebiliriz?Çünkü hayatta en güzel şey vermektir. Biz de Atatürkün yolundan gittiğimiz için devamlı surette vermeye çalışıyoruz. Türkiyeden kopamadığımız sürece de son zamanlarda Türkiyede olan hadiseler bizi derinden üzmektedir. Bilhassa da AKPnin tutumu bizi çok rahatsız ediyor.

- Neden?

H.Y. - Eskiden, Türkdenilince Amerikalılar Atatürke olan hayranlıklarının yanında Türk askerinin ne kadar dürüst, çalışkan ve parlak olduğunu söylerlerdi. Ama bugün artık bunu göremiyoruz. Kafalarında bir soru işareti var. Türkiye nereye gidiyor? İkinci bir İran mı oluyordiye soruyorlar.

Biz Amerika Atatürk Derneği olarak devamlı surette Kongre üyeleri, Pentagon, Dışişleri Bakanlığı ile temastayız. Biz ayrıca Türkiyeye çok bağlı, Atatürk hayranı olan insanlara Amerikalı ve Türk olmak üzere sürekli ödül veriyoruz.

Bunların içinde Prof. Dr. Türkan Saylan gibi büyük bir kişi vardı. Ayrıca ABD Genelkurmay Başkanı Oramiral Mike Mullen, senatörler, temsilciler, yazarlar, bilim insanları bizden ödül alanlar arasındadır.

Benim anlayamadığım nokta şu: Atatürk gibi dünyanın hayranlık ve saygı duyduğu bir lider nasıl oluyor da Türkiyedeki kimi kesimler tarafından kabul edilmek istenmiyor?

- Peki, bu kesimler kimler?

H.Y. -\tBugünkü hükümet olsun, Özal hükümeti olsun aynı şeyleri yaptılar. Biliyorsunuz Özal daha Kuveyt Savaşı başlamadan Baba Bushla çok yakın ilişki içindeydi. Özal, Bir koyup üç alacağız diyordu. Ama ne oldu? Kendisi ölünce ne Baba Bush ne de başka eski bir ABD cumhurbaşkanı bunun cenazesine gitti. Ama Ürdün Kralı Hüseyinin cenaze töreninde dört ABD başkanı vardı.

Şimdi de Abdullah Gül ve El Tayyip denilen Türkiyenin başındaki bu grup devamlı surette buraya geliyor ve toplantılar yapıyor. Burada da büyük bir kullanılma var. Çünkü Ortadoğuda ABDnin önemli sorunları var. Bu sorunlar da hep enerjiden kaynaklanıyor. Her şeyin üzerinde de İran sorunu var.

Bunlar ABD yönetiminin kafasını çok karıştırıyor. O nedenle de Türkiyedeki hükümetle iyi geçinmeye mecbur. Ama burada Türkiyenin değeri hiç kalmadı.

- Duyduğuma göre buradaki şeriatçı gruplardan ve Gülen hareketine bağlı kişilerden küfür dolu e-postalar alıyormuşsunuz. Bunları anlatır mısınız?

H.Y.- Bu insanlar bir kere Atatürk, yani medeniyet düşmanı insanlar. Bunlar Türk halkının ödediği paralarla burada okudu, cemiyetler, dernekler kurdu. Bugün de Türkiye Cumhuriyetine karşılar. İslam birliğine inanmışlar. Fethullah Güleni hepimiz biliyoruz. Amerikalılar da biliyor. Gülen yeşil kart almak için başvurduğunda yargıç ,Biz kendisine yeşil kart veremeyiz. Ülkesine geri dönmesi lazımdiye karar verdi. Ama aradan bir hafta geçti geçmedi yargıç fikrini değiştirdi. Çünkü binlerce mektup aldı.

- Ne gibi mektuplar?

H.Y. - Gülenin ne kadar önemli bir insan olduğunu anlatan mektuplar. Georgetown Üniversitesi öğretim üyeleri, eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz de dahil olmak üzere pek çok kişiye bu türden mektuplar yazdırıldı sırf Gülen Yeşil Kart alabilsin diye. Bir de aklımda hep şu soru var: Acaba bu Gülen hareketi bu paraları nerelerden buluyor? Bir yerlerden para akıtıldığı çok belli. Ama nereden?

- Peki, ABDde en çok dikkat edilen hususların başında düzenli ve açık biçimde gelir vergisi ödenmesi şarttır. Gelirler mutlaka kayıt altında olmalıdır. Bu grupların gelirlerinin kayıt altında oldukları kesin mi?

H.Y. - Duyduğuma göre ABD hükümeti bu paraların kaynağını araştırıyormuş. Çünkü bu hareketin üyelerinin hemen tamamının az gelirli olduğu biliniyor. Bir de bunların pek çok okulu var ABDde. Okul yaptırdıkları sürece ABDye öğrenci getirtebiliyorlar. Böylece binlerce Türk çocuğu buraya getirilip Gülen okullarına öğrenci olarak alınıyor.

- Amerika Atatürk Derneği olarak yüzlerce ödülün sahibisiniz. Eviniz bir Atatürk müzesi gibi. Özellikle AKP hükümeti döneminde bu ödüllerin size ne yararı oldu?

H.Y. - Bu sadece kendi kendimin tatmini meselesidir. Sadece buna yarıyor. Bizim Türk milletine, Türkiye Cumhuriyetine borcumuz var. Bu borcumuzu seve seve ödüyoruz. İnsan vatanından kopamıyor. Hep vatanının iyiliğini istiyor.

İnsanın kendini aşması lazımdır. Yani dünyayı anlaması demektir. Özellikle İslam ülkelerine gittiğim zaman Atatürkün Türkiye için yaptıklarını daha iyi anlıyorum. Atatürkün nasıl bir deha olduğunu görebiliyorum.

Bakın, İslam ülkelerinde kadınlar hâlâ bir meta olarak görülürken daha 1930lu yıllarda Atatürk kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiştir. Siz birer bireysiniz. Erkekle eşitsinizdemiştir. Bu ne muazzam bir görüştür. Bir de gidin İslam ülkelerine bakın. Kadın hâlâ recme uğruyor. Dayak yiyor.

Ama ne yazık ki ülkemde bazı kadınlar Atatürkün bu büyük devrimlerini görmezden geliyor. Bu da beni çok üzüyor. Aile, mahalle baskısı, diyoruz. Ama bu insanların artık kendilerini aşmaları, gözlerini dünyaya açmaları, kitap okumaları lazım.

Bunun için biz Amerika Atatürk Derneği olarak, Türkiye, AKPnin Türkiyesi değildirdiyoruz. Onun için mücadelemizi veriyoruz.

- Siz burada çok iyi bir hayat sürmenize rağmen aklınız hep Türkiyede. Sık sık Türkiyeye geliyorsunuz. Aynı sıklıkla telefonda konuşabiliyor musunuz?

H.Y. - Evet. Sık sık Türkiyeye gidiyorum. Ama eskisi gibi telefonda rahatlıkla konuşamıyorum. Aman Hüdai, fazla konuşma. Dinleniyoruzdiye beni uyarıyorlar. Korku içindeler.

E-posta gönderiyorlar. Ama başka isimler altında o da. Üstelik hep şifreli yazışmalar. Bu ne biçim baskı kurmaktır insanlar üzerinde?

Bir de sizin aracılığınızla şu mesajı vermek istiyorum. Beş yıl önce burada yeni yapılan büyükelçilik binasının önüne plastikten bir Atatürk heykeli diktiler. Düşünebiliyor musunuz? Atatürke zamanla çatlayan bir plastik elbise giydirdiler. Ayrıca konsolosluk bölümünde de bir plastik Atatürk büstü var. Üstelik ikisi de Atatürke uzaktan yakından benzemiyor. Bu benim çok canımı yakıyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tedavi olsunlar 1 Mart 2015

Günün Köşe Yazıları