Kadri Gürsel

Türkiye’yi görmeyen devekuşu Avrupa’sı

24 Haziran 2016 Cuma

Viyana - Türkiye’nin üç değerli insanı, üç basın özgürlüğü savunucusu, Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Aziz Nesin ve Erol Önderoğlu’nun Erdoğan rejimi tarafından hapse atıldığı pazartesi günü Viyana’da Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın düzenlediği “Temel Haklar Forumu” başlıyordu...
Dün sona eren forumun birinci amacı, temel hak ve özgürlükler ve tabii ki demokrasiyle tarif edilen ortak Avrupa değerlerinin, mülteciler krizi, İslamcı radikallerin terörü ve aşırı sağın tehdidi altında erozyona uğramaktan nasıl kurtarılacağını tartışmak ve bu konuda çözüm önerileri sunmaktı.
2007’de kurulan AB Temel Haklar Ajansı’nın misyonları arasında, Birlik’e aday ya da potansiyel aday ülkelerdeki temel hakların durumunu izlemek, raporlamak ve bu ülkelere uzmanlık düzeyinde yardımcı olmak da vardı... Dolayısıyla Türkiye’deki rejimin hak ve özgürlükleri birbiri ardına ve görülmemiş bir hızla yok etmesi, ajansın doğal ilgi alanına girer diye varsayımda bulunmak gerekiyor.
Hal böyle iken Avrupa’nın dört bir tarafından gelerek “Temel Haklar Forumu”na katılan 700’den fazla siyasetçi, gazeteci, kanaat önderi, hak savunucusu, sivil toplum üyesi, bürokrat ve iş dünyası mensubu arasındaki tek Türk bendim.
Forumdaki mevcudiyetimi de Temel Haklar Ajansı’nın kendi tercihine değil, organizasyonun ortak kuruluşları arasında yer alan Uluslararası Basın Enstitüsü’nün (IPI) üyesi olmama borçluydum.
Temel Haklar Forumu’nda Avrupa’nın temel değerlerinin mülteciler krizi ve radikal İslamcı teröre karşı nasıl savunulacağını Türkiye’yi görmeden ya da sadece bir Türk’ün katılımıyla tartışmak, hangi yetersiz aklın, ne tür bir zaafın ve vizyon kıtlığının sonucu olabilirdi acaba?
Resmi statüsü “AB üyeliğine aday ülke” olsa da Türkiye’nin bu haliyle AB’ye asla giremeyeceğini veya AB’nin tarihsel bir kriz yaşadığı sırada bu Türkiye’yi içine alamayacağını tespit etmiş olmak da organizatörlerin körlüğünü açıklamaya yetmiyor.
Türkiye’nin insanlarını ve AB’yi ortak çözümler üretmek için bir araya gelmeye mahkûm eden şu gerçeği görmeleri gerekliydi: Bugün mülteciler krizi ve radikal İslamcı terörün aşırı sağın güçlenmesine de neden olarak Avrupa’nın temel değerlerini ve demokrasilerini tehdit eder noktaya gelmesinin baş ve güncel nedeni AKP’nin Suriye politikasıdır. Şam’daki rejimi devirmek için Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin yıllardır izleye geldiği politika, uluslararası cihatçılar tehdidini ortaya çıkaran birinci faktördür. Esad’ı devirmek için silahlandırılıp teşkilatlandırılan İslamcı muhaliflerle rejim güçleri arasındaki savaşın uzayıp gitmesi sonucunda yıkım ve sivil ölümleri arttıkça, Suriyeli mültecilerin sayısı da milyonlarla ifade edilir olmuştur.
Bu, Türkiye ve AB’nin ortak krizidir.
Krizin bir ucunda, Şebnem Korur Fincancı, Ahmet Aziz Nesin ve Erol Önderoğlu’nun, Özgür Gündem gazetesinde birer günlük sembolik yayın yönetmenliği yaptılar diye teröre destek suçlamasıyla hapse atılmaları vardır... Diğer ucunda da komşu ülkedeki rejimi çökertmek için cihatçı terörüne ve mülteciler krizine neden olan gayri meşru politikalar. Bu ikisi, bir ve aynı politikanın birbirine uzak gibi görünen tezahürleridir.
IPI’nın tutuklamaları kınamak için yayımladığı bildiride altını çizdiği gibi, başta AB olmak üzere Türkiye’nin Batılı ortaklarının “Türk hükümetinin insan hakları ihlallerini görmezden gelmesi uzun vadede ne barış ne de güvenlik sağlayacaktır”.
Avrupa’nın krizine neden olan önemli zaaf, kıtadaki liderlik açığıdır. Avrupa, Mitterrand’dan bu yana lider çıkaramadı ve büyük liderlerin vücuda getirdiği Avrupa Birliği de uzunca bir süredir bürokratlara ve çapsız siyasetçilere emanet edilmiş durumda.
Viyana’daki “temel haklar forumu”nu düzenleyenler de meselelere, hâkim bürokratik zihniyetin AB’nin resmi sınırlarıyla kısıtlı dar çerçevesinden bakıyorlardı. Bu nedenle Avrupa Birliği’nin mülteciler ve terörizm tehdidini Türkiye’yi dışarıda bırakarak tartışamayacağını kavrayamadılar.
Devekuşu Avrupa’sı Erdoğan’ın günü kurtarmasına şimdilik yardımcı oluyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İdlib’de yüzleşmek 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları