Kadri Gürsel

OHAL, iktidarın yakalandığı ‘hız tuzağı’

04 Ekim 2016 Salı

1994 tarihli Hollywood yapımı macera gerilim filmi “Speed”, Türkiye’de “Hız Tuzağı” adı altında gösterilmişti...

Filmin macera altyapısında, içi yolcu dolu bir otobüse yerleştirilmiş, hıza duyarlı bir bomba vardır. Düzenek, otobüsün hızı saatte 80 km’yi geçince aktive olmak ve bu hızın altına düşülmesi halinde ise bombayı patlatmak üzere programlanmıştır.
Trafikteki otobüsün hızı tabii ki 80 limitini geçer ve o andan itibaren filmin gerilim çerçevesi de belirginleşir: Hız asla 80’in altına düşmemelidir, yoksa otobüs havaya uçar. Bomba bin bir güçlükle etkisiz hale getirilmeye çalışılırken otobüs de şehirde trafiği birbirine katarak 80’in üzerinde yol almaktadır. Otobüstekiler ölümcül kaza ve havaya uçma tehditleri arasında sıkışıp kalmışlardır... Bu çözümsüz bir ikilemdir.
İktidar, 15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra ilan ettiği OHAL sayesinde gaza bastı ve bunun sonucunda Hız Tuzağı filmindeki otobüsün durumuna düştü.
Gerekçesi “FETÖ”yü temizlemek olabilir; lakin her türlü hukuki, anayasal ve yasal limit aşılmıştır.

İktidar otobüsünün hızla geçtiği yollarda meydana getirdiği hukuk ve demokrasi hasarı büyüktür.

KHK’lerden alınan ezici gücün keyfi-haksız-kuralsız kullanımı nispetinde de bu hasar, kat edilen mesafe uzadıkça artıyor.

Otobüs şoförünün direksiyondaki davranış ve ifadeleri, OHAL’den aldığı sınırsız güç sayesinde hayalindeki siyasi menzile daha çabuk varacağı gibi bir zanna kapıldığını da gösteriyor.

İktidar, iki nedenden ötürü şimdiden olağanüstü hal bağımlısı olmuştur...
Birincisi, sözde normal bir düzene geçildiğinde OHAL’in yarattığı her neviden mağdurlar ordusunun hak ve tazminat talepleriyle yüz yüze kalmak istemez. OHAL günün birinde şeklen kaldırılsa bile bu rejim, olağanlaştırmaya çalıştığı olağanüstü yönetim halini sürdürmek isteyecektir.

İkincisi, baskıcı tek adam rejimi anayasası hedefinden asla vazgeçilmemiştir. Bu menzile varmak için OHAL fevkalade güçlü ve ezici bir yol temizliği aracı olarak kullanılıyor.

Adı OHAL olsun ya da olmasın, bir olağanüstü baskıcı yönetim hali, iktidar otobüsü arzulanan menzile varıncaya kadar sürdürülmek istenecek ve bu arada şoför koltuğundaki, gaza basacak.

“Hız Tuzağı” adlı filmdeki gibi, hız limitinin altına şu anda düşmek iktidar açısından imkânsız olmalı.

Bu kadar hızlı gitmek ise kaza riskini muazzam artırıyor elbette.
Otobüsün şoförü işte bu aralıklarda gidebildiği kadar gidecek...
Olağanüstü hallere ihtiyacı çok.

Düşmanlara da...

Gazeteleri, televizyon kanallarını kapatmaya devam etmeli ki olağanüstü hallerde olduğumuz anlaşılsın.

İktidarın yeni tutuklamalara ihtiyacı hep olacaktır. İnsanlar tutuklanmazsa, toplum OHAL’e artık ihtiyaç kalmadığını sanır ve sonra OHAL kalksın ister. O halde tutuklamalar sürecektir.

“FETÖ” gerçekten tasfiye edilse bile “FETÖ’yle mücadele” OHAL’e devam gerekçesi olarak kullanılacaktır. O yetmezse PKK’yle savaş, PKK yetmezse Suriye’de savaş OHAL’in mazeretidir.

“Lozan’ın hezimet olduğunu” öne sürmek de olağanüstü halin ölçeğini büyütmekle alakalıdır. Otobüs sürücüsünün, OHAL altında varmak istediği siyasi menzilin ilanıdır:

Cumhuriyetin sonu.

İktidar hız tuzağına yakalanmıştır.

Durursa düşeceğini sanıyor.

Bu gerilime kalp dayanmaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İdlib’de yüzleşmek 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları