Jale Özgentürk

Modelin sonucu ağır olacak

26 Eylül 2022 Pazartesi

Eski Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Burhan Karaçam, yüksek enflasyon düşük negatif faiz nedeniyle kimsenin Türk Lirası’nda kalmak istemeyeceğini söyledi. Karaçam’a göre kâr patlaması yaşayan bankacılık sektörünün ise durumu parlak değil.  

Türkiye’de bankacılık sektörünün değişim ve dönüşümünde rol oynamış isimlerden biri Burhan Karaçam. 1980 sonrası girdiği sektörde çok farklı krizlere tanıklık etti. Farklı modeller gördü. Bugün ekonomide uygulanan modelin sürdürülmesi halinde sonuçların ağırlaşacağını söylüyor. Karaçam, yüksek enflasyona karşı yüksek negatif reel faizle kimsenin Türk Lirası’nda kalmak istemeyeceğini vurgulayarak, “Küçük bir azınlık dışında insanların büyük bölümünün yaşam maliyetleri artarken gelirleri ise eriyor. Esas sorun budur” diyor.

Burhan Karaçam

- Türkiye ekonomisinde çeşitli kriz dönemleri yaşadınız. Yıllardır Türkiye’nin cari açık sorunu olduğunu ve para satarak dövizin tutulamayacağını söylüyorsunuz. Ekonomideki sorunların kaynağı nedir?

Esasında bugün yaşanan sorunun kaynağı 2003-2008 döneminde izlenen politikalardır. O dönemde, ülkeye giren yüksek miktardaki yabancı kaynakların, döviz kurunu hızla aşağı çekmesine izin verilmesinin ve ucuzlaşan ithalat karşısında, iç piyasaya üretim yapan yerli sanayinin rekabet gücünü kaybederek yok edilmesinin sıkıntılarını bugün görüyoruz. “Finanse edildiği sürece cari açık sorun değildir” diye bilinen o günlerin moda sözcüğünün acısını şimdi çekmeye başladık. Ve ne yazık ki sanayicilerimizin önemli bir bölümü üretimden çekilip rantiyeci oldular. 

- Türkiye’nin 2001 krizinden çıkış programı yanlış mıydı?

Kemal Derviş’in programında ekonomik büyüme ihracata dayalı sanayi, tarım ve turizm olarak öngörülmüştü. Sonrasında ise tam tersine tercih, ithalat ve inşaat sektöründen yana olmuştur. Bugün yaşadığımız sorunların kısa vadede çözümlenmesi mümkün değildir.   

- Türkiye bir süredir yeni bir model uyguluyor. Türk modeli adı verilen faiz neden enflasyon sonuç tezine dayalı bir program uygulanıyor. Bu modelin sonu ne olur?

Bu modelin sonuçlarını yaşıyoruz zaten... Sürdürülmesi halinde sonuçlar daha da ağırlaşacak, tıkanma noktasına gelene kadar... 

BANKALAR FARKINDA DEĞİL

- Bir yıldır uygulanan model sonucunda bugün yüzde 100’e yaklaşan yüksek bir enflasyon var. Merkez Bankası politika fazinini yüzde 12’ye düşürdü. Duayen bir bankacı olarak yüksek enflasyona rağmen düşük faizin faturası ağır mı olacak?

Olmaz mı, olacak tabii... Yüksek enflasyon karşısında, yüksek negatif reel faizle kimse Türk Lirası’nda kalmak istemez, insanlar kendini enflasyona karşı korumaya alır ve Türk Lirası değer kaybeder. Varlıklarını enflasyona karşı koruma imkânına sahip olmayan kurum ve kişiler zarar görürler. Küçük bir azınlık dışında, insanların büyük bölümünün yaşam maliyetleri artarken, gelirleri ise eriyor. Esas sorun budur.

- Bu süreçte bankacılık sektörü yüzde 300’lerin üzerinde kâr ediyor. Sizce Türkiye’de bankacılık sektörü ne durumda?

Parlak bir durumda değil... Yüksek enflasyondan onlar da çok olumsuz etkileniyorlar ama bunun tam farkında değiller. Yüksek enflasyon yıllarında, geleneksel muhasebe uygulayamazsınız, raporlamayı bu prensiplere bağlayamazsınız. 90’lı yıllarda yaşanan yüksek enflasyonun bankaları ne şekilde vurduğu 2000’li yıllara girerken görüldü. 

- Ne yapılması lazım?

Yüksek enflasyon ortamlarında, kurumlarla ilgili raporlamanın Uluslararası Muhasebe Standartları 29’a göre yapılması lazım. Bu prensipler uygulandığında, bugün için çok yüksek görülen banka kârlarının düşeceği ve kredi, bono, tahvil gibi finansal varlıkları yüksek olan bankaların özkaynaklarının eridiği ve sermaye yeterlilik sorunlarıyla karşı karşıya kalacakları kolaylıkla görülecektir. Bu, sadece bankaların karşı karşıya olduğu risklerden bir tanesidir. Buna ilave olarak tahsili gecikmiş alacak ve aktif kalitesinin bozulması gibi daha birçok sorunları da var. Göstergeler uluslararası piyasalarda eski günlerimizi aratır durumda... 

DÜNYA DÜZENİ DEĞİŞİYOR

- Dünya ekonomisinde büyük bir değişim süreci yaşanıyor. Covid’le başladı ancak savaşla birlikte başka bir yöne evrildi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyada yakın zamanın en önemli değişimlerinden biri Sovyetler Birliği’nin dağılması oldu. Ancak şimdi tek kutuplu sisteminin de çalışmayacağı açık bir şekilde görüldü. Şimdi dünya yeni dengeler peşinde. Pandemi süreci ve Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte tek kutuplu ortamdan birden fazla kutuplu ortama geçiş hızlanacak, güçler dengesi daha da belirginleşecek. 2022-2023 yılı kışının yaratacağı zorluklar önemli kırılmalara neden olacak. Sonuçta yeni bir dünya düzeninin ortaya çıkmasını bekliyorum. 

‘ORTA SINIF YOK EDILDI’

- Kapitalizm derin bir bunalım yaşıyor. Liberalizm yerine kamuya ağırlık veren bir ekonomik sistem kendisini dayatıyor. Değişim nasıl olacak?

Tek kutuplu sistem büyük zararlar verdi. Gelişmiş ülkelerle az gelişmiş ülkeler arasındaki uçurumlar açıldı. Toplumların varlıklı sınıfı ile orta/dar gelirli sınıf arasındaki mesafe açıldı ve orta gelir grubu hemen hemen yok oldu. Bizim gibi kamu desteğinin sağlanmadığı ülkelerde ise aradaki fark derinleşti ve telafisi zorlaştı. Ben kamuya ağırlık veren bir ekonomik sistemin başarılı olacağını göremiyorum. Fırsat eşitliği olmadığı ve herkes ürettiği ölçüde pay alamadığı için, ben sosyal demokrasiyi benimserim. 

GORBAÇOV REFORMU TAMAMLAYAMADI 

1990’lar dünya için çok büyük değişimlerin yaşandığı yıllardı. Değişimin kilit ismi ise Mihail Gorbaçov olmuştu. Burhan Karaçam, Gorbaçov’u Türkiye’ye getiren isimdi. Gorbaçov ağustos ayı sonunda yaşamını yitirdi. Karaçamla o yılları da konuştuk:

- Gorbaçov‘la bağınız sürdü mü? Kebap götürdüğünüz anlatılırdı...

Moskova’ya aylık banka toplantılarına gittiğimizde eğer Gorbaçov Moskova’daysa mutlaka bir öğlen veya akşam yemeğini birlikte yerdik. Gorbaçov, Kafkas kökenlidir. Hatta soyadının Kırbaçoğlu’dan geldiği bile söylenirdi. Ülkemizi ve yemeklerimizi çok sevdi. En çok da Beyti’nin ve Yapı Kredi Yeniköy Korusu’nda yediği Köşebaşı’nın et yemeklerine bayılmıştı.

- Sovyetler Birliği‘nin yıkılması ne getirdi ne götürdü gibi konularda hiç konuştunuz mu?

Gorbaçov, Sovyetler Birliği rejiminin mevcut koşullarda sürdürülmesinin mümkün olmadığını görmüş ve yeni bir düzenin kurulmasının ilk adımlarını atmıştır. En büyük hayal kırıklığı, öngördüğü/hedeflediği değişimi/dönüşümü tamamlayamamış olmasıydı. Ona göre Sovyetler Birliği’nin en büyük zafiyeti, topluma karşı yönetimin şeffaf olmamasıydı. 

- Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

Ben Gorbaçov’un, dünyanın siyasal, sosyal ve ekonomik geleceği ile ilgili olarak farklı bir vizyona sahip olduğunu gördüm. Kapalı rejimler, varlıklarını güç kullanarak zorla sürdürseler bile, insanlara mutlu, huzurlu ve fırsat eşitliğine dayanan bir yaşam sunamazlar. Kendi ifadesiyle kapalı rejimlerde ithalat ve ihracatı kontrol etmenin çok kolay olduğunu ancak ekonomik hareketlerin, sermaye hareketlerinden oluştuğunu söylerdi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bölüşüm krizi 25 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları