Jale Özgentürk

Dünyada yaratıcı Türkiye’de kaba yıkım!

05 Ekim 2022 Çarşamba

Uluslararası Para Fonu (IMF), Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Birleşmiş Milletler (BM) Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD)...

Dünyanın bu önemli örgütleri küresel ekonomi konusunda birbiri ardına açıklamalar yapıyor son zamanlarda.

Korku büyük! Kapitalizmde büyük tıkanma var. Küreselleşme yüzünden çok bilinen kurallar artık işlemiyor. Pandeminin ardından Rusya-Ukrayna savaşı da küresel sorunları derinleştiriyor.

Enerji kriziyle birlikte yaşanmaya başlanan küresel resesyon ise sadece gelişmiş ülkelerde değil hatta daha fazla gelişmekte olan ülkelerde ciddi sonuçlar doğuracak.

BM raporunda “Gelişmekte olan ülkelerde geniş kapsamlı borç krizi görülmesi olasılığı oldukça yüksek” ifadesi yer alıyor.

Ülkelerin korkusu sosyal patlamalar...

Yani bu sonbaharın dünya için hayli zor geçeceği artık sır değil!

TEZ ÇÖKÜYOR

Türkiye de ekonomide zorlu bir süreç yaşıyor. AKP yöneticilerinin adına “kriz” demekten kaçtığı bu sorunların temelinde ise geçen yıl eylülde başlayan “Türk Modeli” var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’ye göre dünyaya örnek olan bu modelin çıktılarını hayatımızın tam içinde yaşıyoruz.

Model “faiz neden enflasyon sonuç” diye başlamış, bu modelle enflasyonun düşeceği, cari açığın biteceği, TL’nin değerleneceği, ihracatın dolayısıyla istihdamın da artacağı açıklanmıştı.

Maalesef bir yıldır her ay modelin yanlış olduğu ortaya çıkıyor. Bir haftadır Bakan Nureddin Nebati, esprilere konu olan sunumunda yeni ekonomik modelin ortaya çıkmasını “toplumları ileriye götüren itici gücün, iktisatçı Schumpeter’in de ‘yaratıcı yıkım’ şeklinde ifade ettiği farklı dönemlerde, farklı iktisadi düşüncelerin hâkim olması döngüsü” olduğunu vurgulamıştı.

Ancak ne yazık ki bu modelle Türkiye’de “yaratıcı bir yıkımdan” çok kaba saba bir “yıkım” yaşanıyor.

Örneğin enflasyonda eylül ayı verileri şöyle: TÜİK yüzde 83.45, bağımsız kuruluş ENAG yüzde 186.27, İstanbul Ticaret Odası yüzde 107. Modelin başında bu veri yüzde 19.58’di.

Dün açıklanan dış ticaret verileri ise modelin neredeyse temelini çökertti: TL’yi değersizleştirip, ucuz işgücüne dayanıp yapılan ihracat yıllık sadece yüzde 9 artmış. Döviz ihtiyacına dayanan ithalattaki artış ise yüzde 41.5’le rekorlar kırmış. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 68.

İSTİHDAM DA DÜŞÜYOR

Yine modelin en büyük başarısı olarak sunulan istihdam, önceki gün açıklanan öncü göstergelerden İSO PMI yani imalatta satın alma yöneticileri endeksine göre azalmaya başlamış durumda.

Tek umudu ihracat olan Türkiye’nin iç piyasasında yoksullaşan halk, yaşadığı şoku hâlâ atlatabilmiş değil. Açlık ve yoksulluk sınırının altında ücretlerle karnını doyurma ve barınma kriziyle boğuşuyor.

İç piyasada durgunluk yaşanırken şimdi de küresel resesyon artık kapıya dayandı. Turizm de yavaşlayacağına göre, modelin başarı hanesine yazılacak cari fazla hayalden öteye gidemeyecek. İlk sekiz aydaki açık 73.4 milyar dolar.

Rusya’dan yedi aylık öteleme istense de enerji faturası, tansiyonu hep yüksek olan dövizin etkisiyle artmaya devam edecek. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta övünerek anlattığı liradan atılan sıfırlar yüksek enflasyon sayesinde birer birer dönüyor.

Türkiye’nin önemli bürokratlarından Mahfi Eğilmez’in blogunda yazdığı şu sözler ülkenin hal-i pürmelalini açıkça ortaya koyuyor:

“Bir ülkede kurlar, fiyatlar, vergiler sürekli yükseliyorsa, o ülkede ekonomi politikası yanlış demektir. Kur yükselmesin diye döviz rezervlerini kullanıp kura müdahale ederseniz rezervler düşer. Rezervler düşünce riskler artar, riskler artınca kur yükselir ve tekrar aynı noktaya gelirsiniz. Buna kısır döngü diyoruz.”  

Model doğru mu, yanlış mı tartışması da boşa. Tek gerçek var. Vatandaşın hali: Yıkım!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Harç bitti yapı paydos 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları