Osmanlı özlemciliği ve hanedanlık seviciliğiyle örülü din-vicdan sömürüsü iliklerine işlemiş bir kadronun örgütlenme yöntemi, öteden beri vakıflar üzerinden olmuştu.

AKP de bir tarikatlar-cemaatler koalisyonunun çatı örgütü olan Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı’nın (TGTV) içinden çıkmıştı.

Çocuk tacizciliği ile gündeme gelmiş Ensar Vakfı’ndan tutun sosyaldemokratlara tıpış tıpış oy kullanmaları için önerilen Ekmeleddin İhsanoğlu’nun geçmişte yöneticiliğini yaptığı İslami İlimler Araştırma Vakfı’na, “suikast” eğitimi verdiğini kamuoyuna duyuran SADAT ile yakın ilişkileri bulunan ASDER’den tutun Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’e değin yüzü aşkın örgüt, TGTV çatısı altında örgütlenmiştir. İşte bu TGTV’nin içinden çıkıp Türkiye’nin başına geçen say say bitmez AKP’liden yalnızca birkaçı şunlardır örneğin:

Recep Tayyip Erdoğan (Birlik Vakfı, Cumhurbaşkanı), Ömer Dinçer (Ensar Vakfı, Başbakanlık Müsteşarı, Çalışma ve Milli Eğitim Bakanı), Hayati Yazıcı (İlim Yayma Vakfı, Gümrük ve Ticaret Bakanı), Zeki Ergezen (Birlik Vakfı, Bayındırlık Bakanı), Ali Coşkun (TGTV kurucusu, Sanayi ve Ticaret Bakanı), Abdülkadir Aksu (TGTV kurucusu, İçişleri Bakanı), Cemil Çiçek (TGTV kurucusu, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi), İsmail Kahraman (TGTV kurucusu, TBMM Bakanı).

TGTV’nin ortak çalışmalar yaptığı AKP’ci örgütlerden biri de son günlerde kamu mallarına ve bürokrasiye çöktüğüne ilişkin sızıntılar nedeniyle kamuoyunda tartışılan Türkiye Gençlik Vakfı’dır (TÜGVA).

TÜGVA’nın yöneticileri arasında yine aileden kimi adlar göze çarpar: Mahdum Bilal Erdoğan, vakfın Yüksek İstişare Kurulu üyesidir. Usame bin Ladin ile adaş olan yeğen Usame Erdoğan da Mütevelli Heyet üyesidir.

TÜGVA’nın “partner”leri maşallah çok bereketlidir ve hemen hepsi de kamu kurumudur: THY, Türk Telekom, Halkbank, Ziraat Katılım, Dışişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma ve Habercilik Bakanlığı, TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı. 

Simgesi “rahle” olan ve AKP iktidarı döneminde Bakanlar Kurulu’nca “vergi muafiyeti” hakkı da verilmiş olan TÜGVA’nın “vizyonu” şöyle belirlenmiştir:

“Medeniyetimizi yeniden ihya ve inşa edecek nesilleri yetiştiren bir vakıf olmak.”

İhya ve inşa edilecek medeniyetten siz Saray düzenini, yani halife sultanlığı anlayın. Yetiştirilecek nesillerin de hep dile getirildiği gibi kuşkusuz kindar olması gerekiyor. 

Neye kindarlık?

Üstatları Necip Fazıl Kısakürek’in nitelemesiyle “İşgâl ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde plânında kurtarıldıktan sonra ruh plânında ebedî helâke mahkûmiyete” neden olan laik-demokratik Cumhuriyete kindarlık...

Şimdi sıkı durun! TÜGVA’nın kendi resmi değerlerinden en önemlisini açıklıyoruz:

“Zorbalaşan sistemlere ve kötülüklere karşı durarak, erdemli bir toplumun oluşumu için sosyal dayanışmaya katkı sunan iyiliklerin peşinde olmak.”

Bilmiyorsanız, öğrenin:

Türkiye’yi ekonomik ve toplumsal cehennemin harlı ateşi ile buluşturanlar, zorbalaşan sistemlere karşı durarak bize iyilik yapıyorlarmış!