Hikmet Çetinkaya

Erdemli Bir Yaşam...

19 Haziran 2011 Pazar
\n

\n\n\n

Serin ve yağmurlu akşamları özlerdi. Yaşamını sımsıkı kucaklamayı. Batık kentleri, kasabaları. Dereleri, gürül gürül akan çeşmeleri.

\n

Neredeydi o caddeler ve parklar? Neredeydi bir yelkenli gibi denizin üstünde beşik gibi sallanan yürekler?

\n

Aldatıcı ama erdemli düşler görürdü eskiden.

\n

Dik duran siyasetçiler, gazeteciler, aydınlar!

\n

Seven ve sevilen her şeyi yıldızlara, kuşlara, ormanlara inat, doğan güneşe, yağmura, fırtınaya inat unutmuştu.

\n

Kıpırdanmayıp aynı yerde soluksuz durduğu yılları anımsadı...

\n

Ağlamıştı kimi zaman, kimi zaman gülmüştü...

\n

Aşka karşı gelenlere amansız savaş açmış, sevdanın resimlerini çoğaltıp çocuklarına armağan etmişti.

\n

Sosyalizme inanmıştı o yaşta!

\n

Eski yoldaşlarını anımsadı, fırdöndüleri, kalemini satanları, siyasetin bitpazarında dolaşıp adam olduğunu sananları.

\n

***

\n

Şimdi bir köşede, hastane odasında eski mevsimlerin, kaçıp giden yılların geriye dönmesini beklerken gözleri buğulanıyordu.

\n

Kanadı kırık kuşların ona sevindirici, aydınlık günlere ilişkin haber getireceğine inanıyordu.

\n

Ben uzaktan izliyordum onu...

\n

Sessizlik bize göre değildi... Yılmak yıkılmak...

\n

Belki eski hırçınlığımız, delişmenliğimiz törpülenmişti ama Aydınlanma Devrimini, gerçek Atatürkçülüğü, sosyalizmi savunuyorduk fırdöndülere inat.

\n

Alevlerin alacakaranlığında, yitik zaman masaları, söylencelerin ülkesinde insan olmanın erdemini yaşamıştık onunla.

\n

Kavgalarımız olurdu, bir saat sonra unuttuğumuz...

\n

Şiirlerimiz ve şarkılarımız.

\n

Akan suyun yanı başında duruşumuz...

\n

Kuşlar çinko damı gagalarken başımızı göğe çevirip bakışımız.

\n

***

\n

Sen bir hastane odasındasın...

\n

Gözlerin nemli...

\n

Gözlerin hüzünlü...

\n

Siyasetin rezilliği, maskaralığı, üçkâğıdı canını sıkıyor üstelik biliyorum...

\n

Bil ki sessizlik bize göre değil.

\n

Özgürlük destanının sayfalarını karıştırırken o 1 Mayısları düşün, 6. Filoya karşı direnişimizi.

\n

Aydınlık bir coşkuyu yakala...

\n

Gazetelerin birinci sayfasındaki siyasi haberler, Demirelin Hiç kimse için ricacı olmadım, Mehmet Haberal hariçaçıklamasını da boşver, olan olmuş bir kez.

\n

Sen düşünme bunları, bırak Kemal Kılıçdaroğlu düşünsün!

\n

Kütahyada yaşanan siyanür yıkımı, çeşmelerden akan zehirli su, yağmalanan ormanlar, dağlar, koylar, bükler.

\n

Ben onlarla ilgileniyorum...

\n

O son fırtınayı, yağmuru, şimşeği, gök gürültüsünü anımsa.

\n

Kar yüklü gergin dalları... O yok olmaya yüz tutan Manyas Kuş Cennetini... Kirlenen denizlerimizi, ırmaklarımızı... Düşün bunları...

\n

Senin içini rahatlatacak, göreceksin!..

\n

***

\n

Kendi içinde çoğalan yalnızlığı Kenneth Rexrothun dizelerinde gider, haziran şarkılarını mırıldan Karşıyakada...

\n

Al bir şafakta geçtim ağır ağır / Evinin önünden / Kalkıktı pancurlar, pencereler açıktı. / Gölden esen hafif bir yel / Dokundukça yanaklarıma / Soluğun geliyordu aklıma. / Bütün gün dolaştım yağıp dinen yağmurda. / Al bir lale kopardım bomboş parkta, / Işıl ışıl damlalar titreşiyordu üstünde. / Saat beşte yalnızlık rengini almıştı şehir. / Yağmurlu bir akşamüstü geçtim evinin önünden, / Belli belirsiz görülüyordu, ışıklı duvarlar / Arasında gidip gelişin. / Geç bir saatinde gecenin, beyaz bir kâğıt çektim önüme, / Oturduk düşen al bir taçyaprağı ürperene dek önüme.

\n

***

\n

Serin ve yağmurlu akşamları özlerdi... Her gece 22.45 vapuruyla geçerdi Alsancaktan Karşıyakaya...

\n

Saçlarına ak düşmüş ihtiyar delikanlı!

\n

Nasılsın iyi misin?

\n

Yoksa hâlâ o şarkıyı mı söylüyorsun:

\n

Şimdi halimi bilemezsiniz

\n

Güçsüz ırmaklara döndün, acı sulara

\n

Bir büyük şehirde yapayalnızız,

\n

Gömüldüm karanlıklara...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları