Olaylar Ve Görüşler

Çocuklar şiddetten nasıl korunur - Elanur Buğçe Oral

29 Kasım 2024 Cuma

Şiddetin medya aracılığıyla kolayca ulaşılabilir olduğu bir çağdayız. Bu durum, özellikle çocukların fiziksel ve duygusal gelişimlerini olumsuz etkiliyor. 15 yaşından küçük çocuklar, karmaşık duyguları yönetebilecek olgunluğa henüz sahip değildir. Hal böyleyken toplumsal kaygının yetişkinler arasında bile giderek arttığı bir dönemde, çocukların şiddetle baş edebilmesini beklemek gerçekçi değildir. 

Eğer bir çocuk, istemeden de olsa şiddet içerikli bir habere tanık olduysa, bu durumu ebeveynler sakin ve yapıcı bir şekilde ele almalıdır. Çocuğun duygularını anlamak ve güven duygusu aşılamak önemlidir. Şöyle bir diyalog, çocuğun kendisini güvende hissetmesine yardımcı olabilir: “Korkunu anlıyorum, böyle hissetmen çok normal. Dünya üzerinde iyi insanlar olduğu gibi kötü insanlar da var. Tıpkı izlediğin çizgi filmlerdeki iyi ve kötü karakterler gibi. Ama sana söz veriyorum, ben her zaman senin yanındayım ve seni güvende tutacağım. Bana her zaman dürüst ve açık olmanı istiyorum. Unutma, ben buradayım.” Bu tür bir yaklaşım, çocuğun yalnız olmadığını hissetmesini sağlar ve kaygılarını azaltır.

MARUZ KALMANIN BELİRTİLERİ 

Çocuklarda şiddet içerikli olaylara maruz kalmanın bazı belirtileri gözlenebilir: 

  • Güvende olamama korkusu: Kendisi veya sevdiklerinin zarar göreceğine dair yoğun endişe. 
  • Yoğun tetikte olma hali: Çevresel uyaranlara aşırı hassasiyet ve sürekli tetikte hareket etme.
  • Ebeveynlerden ayrılma zorluğu: Anne ve babadan uzaklaşamama, aşırı bağımlılık. 
  • Regresyon: Alt ıslatma, parmak emme gibi gerileme davranışları.
  • Uyku problemleri: Kâbuslar, uyku terörleri, uyuyamama. 
  • Akademik düşüş: Dikkat eksikliği ve ders başarısında azalma. 

Bu belirtilerle karşılaşıldığında bir uzmandan destek almak, çocuğun ruh sağlığını koruma adına kritik bir adımdır. Çocukları şiddet içeriklerinin olumsuz etkilerinden korumak için aileler şu önlemleri alabilir:

  1. Uygun olmayan içeriklere erişimi engellenmeli: Haberler, videolar ve diğer şiddet içerikleri filtrelenmeli. 
  2. Duygusal kontrol sağlanmalı: Ebeveynler önce kendi kaygılarını yönetmeli. 
  3. Güven duygusu aşılama: Çocuğa daima güvende olduğu hissettirilmeli.
  4. Empati kurma: Çocuğun duyguları önemsenmeli ve pozitif olaylara yönlendirilmeli. 
  5. Kendini koruma becerileri geliştirilmeli: Çocuğun yaşına uygun güvenlik eğitimi sağlanmalı.

Bu konuyla ilgili okulların sorumluluğu da vardır. Çocukların güvenli bir öğrenme ortamında bulunmaları, duygusal sağlıklarını korumak açısından kritik önemdedir. Bu nedenle, okulların hem önleyici hem de destekleyici çalışmalar yapması gereklidir. Rehberlik birimleri, korku ve kaygı duygularını yönetmekte zorlanan çocuklara bireysel ya da grup çalışmaları düzenleyebilir. Ayrıca bu tür eğitimler, sadece çocuklarla sınırlı kalmamalı; öğretmenlere ve ailelere de verilmelidir. Bu sayede çocukları daha iyi anlayan ve destekleyen bir sosyal çevre oluşturulabilir.

KORKU YERİNE SEVGİ

İnsanlar çoğu zaman korku ya da sevgi temelli duygularla hareket eder. Ancak korkuyla yönetilen bir hayat, bireyi daha fazla hata yapmaya iter ve iç huzuru yok eder. Bunun yerine sevgi ve güven duygularını ön planda tutmak, insanı daha esnek ve dirençli bir hale getirir. Tıpkı gövdesi kalın bir ağacın fırtınada kırılmasına karşılık, ince ve esnek bir ağacın sadece bükülmesi gibi, bireyler de zorluklar karşısında esneklik kazanmalıdır. Ebeveynler olarak çocuklarımıza acısız bir dünya sunamasak da onlara güvenli bir çevre sağlayabiliriz. “Birbirimize dikkat eder ve birbirimizi koruruz” düşüncesini çocuklarımıza aşılamak, bireysel ve toplumsal güven duygusunu güçlendirecektir. Sevgi ve güveni bir yaşam biçimi haline getirmek, çocuklarımızın sağlıklı bireyler olarak büyümelerinin temel anahtarıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları