Hikmet Çetinkaya

Daha Ne Yazayım?..

13 Temmuz 2011 Çarşamba
\n

\n\n\n

Şike iddialarında ikinci dalga geldi... Ardından üçüncü dalga, belki de dördüncü dalga gelecek...

\n

Televizyon ekranlarında sabah akşam şikekonuşuluyor, bu arada kirli bilgi akışıher olayda olduğu gibi kimi gazetelerin manşetlerine giriyor:

\n

Futbolun Ergenekonu...

\n

Yazı masamın başında bunları düşünüyorum...

\n

Dışarıda çılgın bir sıcak, bunaltıcı bir hava... Yaprak bile kımıldamıyor.

\n

Spor mu, siyaset mi yoksa Sivas katliamının bir numaralı sanığı Cafer Erçakmakın Sivas’ta kalp krizi sonucu öldüğünü mü yazsam?

\n

Aklımda bir dizi soru Sivas katliamının sanığıyla ilgili... 17 yıldır nasıl saklanabilir Sivas’ta? Avukat Şenal Sarıhan da ölüm haberini duyunca kuşkulandığını söylüyor, Madımakta yakılan şair Metin Altıokun kızı Zeynep gibi:

\n

Bu adam şimdiye dek neredeydi? Evinde miydi, yoksa başka yerde miydi?

\n

***

\n

Cayır cayır yanarak ölen 33 aydın, şair, yazar, can...

\n

18 yıldır adalet aranıyor...

\n

Devletin vurdumduymazlığı, o kanlı katliamı yaratan iç ve dış güçler...

\n

Sivas katliamından sonra yok yurtdışına kaçtı, yok Fransada, Almanyada şurda burda haberlerini okuduk ama adam Sivasta ölüyor... Üstelik evi Madımak Oteli’ne çok yakın bir yerde.

\n

Bu devletin polisi, istihbarat birimleri uçan kuşun kanat çırpışını bile izleyebiliyor ellerindeki aygıtlarla.

\n

Peki Cafer Erçakmak Sivas’ta yaşıyorsa neden yakalanmıyor ya da yakalanamıyor?

\n

Aslında sözün bittiği yerdeyiz...

\n

Toplum olarak bu tür olaylar karşısında duyarsızız...

\n

Vedat Aydın, 20 yıl önce bir gece yarısı evinden alınıp götürüldü. Eşi polise alıp götürenlerin eşkalini anlattı. Aradan bunca yıl geçti. Aydın’ın eşine fotoğraflar gösteriliyor:

\n

Eşinizi bu kişiler mi alıp götürmüştü?

\n

Aradan geçen yıllar...

\n

Vedat Aydın’ın öldürülmesi...

\n

İnsanın içini acıtan olaylar bunlar.

\n

***

\n

Elbet tüm bunlar değil içimizi acıtan, kavuran, yüreğimize bir ok gibi saplanan olaylar.

\n

Kimi insanların gölgeleri büyüyor, çocukların acılı gözlerinde... Yinelenmeyecek tek günün içinde birbirine benzer ne gündüz var ne de gece.

\n

Hopa’da biber gazı sonucu geçirdiği kalp kriziyle ölen sosyalist emekli öğretmen Metin Lokumcu için verilen Adli Tıp Raporu’nda ne diyordu:

\n

Kendi eceliyle öldü!

\n

Lokumcu’nun ailesi ve avukatları bu rapora şu yanıtı veriyor:

\n

Metin Lokumcunun kalp ve akciğer rahatsızlığı yoktu. Bununla ilgili ne hastaneye gitmiş, ne tedavi olmuş ne de ilaç kullanmıştır.

\n

Lokumcu’nun yoğun biber gazından etkilendiği biliniyor...

\n

***

\n

Bir çevre eylemi birilerinin öne sürdüğü gibi örgütlü suç örgütü eylemine dönüştürülüp, olayları Ankara’da protesto eden gençlerin, ÖDPlilerin evleri basılıyor, kitaplar suç öğesi olarak alınıp götürülüyor, 15 genç tutuklanıyor.

\n

Bizden olmayan birileri yaşamımızı alıp götürüyor, aynı düşüncede olmayanlar çeteolarak yaftalanıyor...

\n

Umutlarımızı çalıyorlar bizim, hayatımızı... Türkiye Gazeteciler Sendikası kuruluşunun 59. yılında tutuklu ve hükümlü gazeteci yakınlarıyla dayanışma günü düzenlerken, adalette eşitlik istiyor.

\n

Benim ülkemde düşünceyi ifade özgürlüğü yok! Benim ülkemde sosyalist gazetecileri ulusal medya gazeteci olarakgörmüyor. Benim ülkemde Kürt gazetecileri devlet hâlâ potansiyel terörist olarak görüyor.

\n

***

\n

Durgun bir gün...

\n

Madımak katliamının bir numaralı sanığı Sivasta ölüyor...

\n

Acaba hep Sivas’ta mı yaşadı?

\n

Bir ara gözlerimi yumuyorum.... Şenal Sarıhan’ın, Zeynep Altıok’un sözleri geliyor aklıma:

\n

İnanılacak gibi değil!

\n

Bu ülkede Musa Anterin katilleri hâlâ elini kolunu sallayarak dolaşıyor, Hizbullah Güneydoğu’da cirit atıyor, 1994 yılında hazırlanan TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu Raporu, Meclis Genel Kurulu’na bile getirilmiyor.

\n

Daha ne yazayım?

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları