Hikmet Çetinkaya

Birlikte Yaşamak...

20 Temmuz 2011 Çarşamba
\n\n\n

Bazen bir deniz kıyısında olurum, bazen dağların yamaçlarında... Ay tutulması aklını karıştırır çiçeklerin... Işık kulelerinin olduğu yerde bir kırlangıç uçuşunu seyrederim...

\n

Rafael Albertinin savaşları, kıtlıkları, aile çatışmalarını anlattığı dizelerinde kendimi tanımlamaya çalışırım:

\n

Bir gün gelir bir komut gibi olur yaşamak... Yalnızca yaşamak, hiç kaçış olmadan...

\n

Yine esintili bir İstanbul gecesinde düşünüyorum...

\n

Gündüzleri sıcak, akşamları esintili oluyor kent.

\n

***

\n

Dünyayı, koca dünyayı düşünüyorum, Ortadoğuda, Kuzey Afrikada yaşananları, Afganistan cehennemini.

\n

Kesip sakladığım o fotoğraf...

\n

Şemdinlide şehit düşen iki uzman çavuşumuz...

\n

İki askerin, bir sağlık memurunun kaçırılması... BDPnin özerklik istemi... Diyarbakır kırsalında verdiğimiz 13 şehit.

\n

Şike savları, tutuklu insanlar... Savcılığın gizlilik kararına karşın kirli bilgi akışı...

\n

BDPli Emine Ayna Roj TVde konuşmuş:

\n

Özerkliği ilan ettik... Size kabul etmek düşüyor...

\n

***

\n

Nasıl bir demokratik özerklik? Yerel yönetimler için mi yoksa ulus devletten kopup başka bir devlet kurmak için mi? Özerklik kavramı BDPliler için eyalet kavramını mı içeriyor yoksa?

\n

Hangisi?

\n

Tarık Ziya Ekinci BDPnin çatı partisive demokratik özerklikkavramlarını ağır bir dille eleştiriyor...

\n

Ekinci, Kemalist devrimcilerin BDPye sızdığını da vurguluyor...

\n

Gel de kafan karışmasın...

\n

Kafası iyice karışan gazeteciler... Yazılanlar çizilenler ilginç... Herkesin kendine özgü bir bakış açısı var...

\n

Elbet bu olağandır...

\n

Olağan olmayan şudur:

\n

“13 asker yanarak öldü... Komutanların kusuru var...

\n

Böyle mantık olur mu? Ortada bir çatışma yok sanki... Yazık!..

\n

***

\n

Bu ülkede askere vuracaksın, ikide bir derin devletdiyeceksin ama şu Susurluk çetesinin uzantılarını görüp de görmezden geleceksin... Postmodern darbe olan 28 Şubatı topluma unutturacaksın.

\n

Kaç kez yazdım Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonunun 1994 yılında hazırladığı raporu...

\n

Aradan 17 yıl geçmiş ve tüm hükümetler bu raporu Meclis Genel Kurulu’na indirip görüşmemiş.

\n

Türkiye laik demokratik bir hukuk devleti...

\n

Türkiye elbet gelişiyor gelişmesine de, ABD ve AB ülkeleri nasıl bakıyor Türkiyeye?

\n

Üçüncü Dünya ülkesi olarak görüyor muhteremler!

\n

***

\n

Peki Kürt sorununun temelinde yatan gerçeği eski sosyalistlerin bazıları niçin görmek istemiyor? Neden sermaye-emek çelişkisini vurgulamıyor? Töre cinayetlerini bir gün olsun gündeme getirmiyor, çokuluslu altın avcılarının Tunceliyi nasıl kuşattığını anlatmıyor?

\n

Yurttaşlık bilincinin gelişmediği toplumlarda sol hareketiçin bulunan kılıf hazırdır:

\n

Darbeler üzerimizden silindir gibi ezip geçti, hâlâ toparlanamadık, bölük-pörçük olduk.

\n

Şili ve Arjantine bakın o zaman...

\n

Darbeler silindir gibi mi geçmiş, yoksa buldozer gibi mi?

\n

Orada sol partiler nasıl derlenip toparlanmışlar, iktidara nasıl gelmişler, önce bunu öğrenelim...

\n

***

\n

Daldan dala geçiyorum bugün...

\n

Balyoz davasını izliyor musunuz?

\n

Emekli Albay Kemal Dinçer bu davada yargılanıyor... 17 Hazirandaki duruşmada söz aldı ve şöyle dedi:

\n

Bu kadar düzmece belge içinde gerçeğin ortaya çıkacağından endişeliyim. Bilip de susanlara soruyorum:

\n

- Dilsiz şeytan olmaya değer miydi makam?

\n

Yargıç Ali Efendi Peksak Dilsiz şeytan kimdiye sordu Dinçere... Dinçer şu yanıtı verdi:

\n

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı, Genelkurmay Başkanını kastediyorum. Bir şey biliyorlarsa gelip anlatsınlar...

\n

Onların hiçbirisi Silivri duruşmalarında ne tanık ne de sanık...

\n

Durum böyle olunca...

\n

En iyisi gözlerini kapayıp İda Dağlarının yamaçlarına ya da Datça Mesudiyeye kaçıp gitmek...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Aşklar ve sevinçler... 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları