Hikmet Altınkaynak

‘Dünyada en güzel şey ifade özgürlüğüdür’

12 Eylül 2019 Perşembe

Bazı sanatçılar ülkesindeki insanların gönlüne taht kurar. O ülkede yediden yetmişe tüm insanlar tarafından tanınır ve sevilir. İşte Barış Manço da bu sanatçılardan biridir.
Yirmili yaşlarından başlayarak sanatçı kimliğiyle dünyamızda iz bıraktı. Türkiyemizin dünyaca tanınan sanatçılarından biri oldu. Ne var ki, genç sayılabilecek bir yaşta, 57 yaşında, 20 yıl önce, aramızdan ayrılıverdi.
Şarkıları dilden dile, gönülden gönüle yayılırken, bir yandan da herkes televizyon ekranında “7’den 77’ye” programında onunla buluşuyordu. Bu programlarla Barış Manço sanki her evde aileden biri oluyordu.
Barış Manço’yu “7’den 77’ye” neden herkes seviyordu? Çünkü Barış Manço da “7’den 77’ye” herkesi seviyordu da ondan.
Bir an için şarkılarını belleğinizden geçirmeye çalışın. Her birinin ne denli insan, doğa, tarih, dünya sevgisiyle dopdolu olduğunu görürsünüz. Hastalıktan, iyileşmeden, dağlardan bayırlardan, ayılardan, eşeklerden, sevinçli ve sevdalı günlerden söz eden şarkılarıyla tüm dünyayı sevgiyle kucaklıyordu. Coşkulu şarkılarıyla çocuklara, gençlere, yaşlılara kısacası herkese hepimize seslendi. Herkes onun şarkılarında kendinden bir parça buldu, mutlu oldu.

‘Arkadaşım Eşek’
Barış Março’nun dillerden düşmeyen şarkılarından biri de Arkadaşım Eşek’tir. Şarkının nakaratı olan “Arkadaşım eş, arkadaşım şek, arkadaşım eşek” sözleri TRT denetimine takılmaması için, derler ki “Eşekten arkadaş olur mu? Bunun yerineArkadaşım ku, arkadaşım zu, arkadaşım kuzuolsun, daha iyi olur. O zaman sözler de denetimden geçer!” Barış Manço reddeder. Şarkı denetimden geçemez!
Bu anıyı cumartesi gecesi Halk TV’nin canlı yayınında Kuşadası Altın Güvercin Beste Yarışması’nda 2019 Barış Manço Onur Ödülü’nü alan sanatçı Alpay, anlatıyordu.
Bir çocuk şarkısında hayvan sevgisinin sıcaklığını söz ve besteyle dile getiren Barış Manço’nun sanatına dayanamayan sevgisiz sivil/siyasal iktidarlar, protest müziğe, tweet’lere katlanabilirler mi?

Canan Kaftancıoğlu
Aslında 5187 sayılı Basın Kanunu’na göre, dava söz konusuysa, günlük süreli yayınlar yönünden 4 ay, diğer basılmış eserler yönünden 6 ay içinde açılması zorunludur. Ama İstanbul seçimini kazanan partinin bu başarıda payı olan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu cezalandırmak için 6 - 7 yıl önce attığı tweet’ler nedeniyle soruşturma açıldı. Suçlandı. 9 yıl ceza verildi!
Oysa bu topraklarda doğan Sinoplu Diyojen, 2 bin yılı aşkın bir süre önce “Dünyada en güzel şey ifade özgürlüğüdür” der. Bu söz Amerika’da kimi iletişim fakültelerinin girişinde yazılır.
Ayrıca da bir sanatçının, bir gazetecinin, bir siyasetçinin ifade özgürlüğü yalnızca kendileri için değil, herkes içindir. Onların suçlanması da bir bakıma toplumu cezalandırmak demektir.
Canan Kaftancıoğlu’nun yıllar önce yayımladığı tweet’leri nedeniyle cezalandırılmaya çalışılması, anayasaya, yasaya, demokrasiye aykırı, 2 bin yıl önce bile bu topraklarda var olan ifade özgürlüğüne de...
CHP Sözcüsü Faik Öztrak’ın iktidara yönelik olarak “7- 8 yıl önceki sosyal medya paylaşımlarına hapis cezası vermeye başlarsanız, FETÖ ve PKK terör örgütlerini övmekten partinizde yönetici kalmaz” demesiyle Kaftancıoğlu’na verilen cezanın bumerang etkisi yaratabileceğini sezen Bülent Arınç’ın da “Kaftancıoğlu’nu sevmiyor olabiliriz. Seçimi kazandı, bir kahraman haline getirdiler. Attığı mesajların hiçbirisine katılmıyorum. Ama ifade özgürlüğüne saygı duymalıyız, tahammül etmek zorundayız” yorumunu yapması, bu yargılamanın ve cezanın üst yargı tarafından onaylanmayacağı işaretini vermiyor mu?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları