‘Mavi Bilye’nin hastalığı...

09 Ağustos 2015 Pazar

İki gezegen evrende karşılaşmışlar.
İlki “Neyin var kardeş, çok kötü görünüyorsun. Hasta mısın yoksa?” diye sormuş.
“Sorma” demiş diğeri, “Homo sapiensim var.”
“Amaaan! Üzülme!” diye teselli etmiş ilki: “Bende de vardı. Merak etme çabuk geçiyor.”

***

Çabuk geçer mi?
Alman Ekolog Vetters, kendisiyle yapılan bir söyleşide, insanoğluna ilişkin şöyle bir benzetme yapıyordu:
“Bir kanser hücresine, gerçekleştirdiği eylemin aslında kendi sonunu hazırladığını anlatamazsınız.”
Okuduğumda “Ne kadar karamsar bir yaklaşım” diye düşünmüştüm, “İnsanoğlu bu kadar akılsız mı?”

***

“Mavi Bilye” gezegenimizin en ünlü fotoğrafı. 7 Aralık 1972’de Apollo 17 ekibinde yer alan Harrison Hagan (Jack) Schmitt tarafından çekildi. Schmitt, çekim için Haseblad makine ve 80 milimetrelik Zeiss objektif kullandı.
Pek çoğumuz aya ayak basan ilk insanın adını biliriz: Neil Armstrong.
Hatta ünlü sözünü de biliriz: “İnsan için küçük, insanlık için dev bir adım.”
Schmitt, aya ayak basan “sonuncu” insandı. Onun da “küçük” bir hareketi, yani parmağının denklanşöre küçük bir dokunuşu, dünyada büyük bir etki yarattı.
“Mavi Bilye” insanları derinden etkiledi. Çevre hareketinin sembolüne dönüştü. Afişlerde, giysilerde, bildirilerde, duvarlarda kullanıldı, çevre hareketinin ivme kazanmasını sağlayan önemli gelişmeden biri olarak gösterildi. Aynı yıl (1972) Donella and Dennis Meadows’un “Büyümenin Sınırları” raporu da yayımlandı. Çevre hareketi hızla yayıldı.

***

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA) önceki hafta ikinci “Mavi Bilye” fotoğrafını yayımladı.
Bu seferki, “Deep Space Climate Observatory” adlı uzay aracıyla, 1.6 milyon kilometre uzaktan çekilmişti. Fotoğraf bugün dünyanın “en uzak mesafeden çekilmiş portresi” olma özelliğine sahip.
ABD Başkanı Barack Obama fotoğrafı sosyal medyada paylaştı ve “Bu sahip olduğumuz tek gezegeni korumamız gerektiği konusunda çok güzel bir hatırlatma” dedi.
Fakat bu seferki “Mavi Bilye” 1972’deki fotoğrafla karşılaştırdığımızda neredeyse hiç etki yaratmadı.
Neden?
Sanırım, bugüne kadar yeryüzünün pek çok fotoğrafını gördük. Alıştık.
Çünkü artık çok şey biliyoruz.
Çevre sorunlarını, kirliliği, iklimin değiştiğini biliyoruz mesela. Bilmeyen var mı?
Fakat anlıyoruz ki, bilmek tek başına yetmiyor. Çözümün parçası olabiliyor muyuz?

***

G20’nin “liderleri” 15-16 Kasım 2015’te, Türkiye’nin başkanlığında Antalya’da toplanıyorlar.
Bu ülkeler ve onların iç içe oldukları küresel şirketler, bugün dünyada yaşadığımız eşitsizlik ve adaletsizliklerin sorumlusu değiller mi?
Çevreciler G20 zirvesi öncesi “İklim forumu” düzenliyorlar. Şöyle diyorlar açıklamalarında:
“Onlar, bütün bu ağır krizleri görmezden gelecekler. Bize, halklara sormadan, bizim geleceğimize dair, kendi çıkarları doğrultusunda kararlar alacaklar. Kalkınma politikaları adına sınırlı bir dünyada sınırsız ekonomik büyümeyi hedeflemeye devam edecekler. Eğer dur demezsek, eşitsizlik üzerine kurdukları sistem doğayı, insan
emeğini, canlıları, havayı, suyu, toprağı sömürüp yok etmeye devam edecek (iklimicin.org)”.

Artık biliyoruz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları