Alternatif Nobel gururu

25 Eylül 2016 Pazar

İlhan Abi kimi zaman, “Bu gazetenin dünyada bir eşi var mıdır?” diye sorardı bize. Sonra keyfi yerindeyse, Kurtuluş Savaşı’ndan başlayarak Cumhuriyet’in tarihinden öyle kesitler anlatırdı ki... Hayranlıkla dinlerdik onu. Bir Aydınlanma bilgesiydi İlhan Selçuk.
Zülfü Livaneli’nin ve Fazıl Say’ın “Cumhuriyet”le ilgili yazdıklarını okurken, İlhan Abi’nin sözlerini anımsadım yeniden.
“Cumhuriyet sizin için neyi ifade ediyor” diye kısa birer mektup yazmalarını istemiştik Zülfü Livaneli ve Fazıl Say’dan. Yazdıklarını Cumhuriyet’e ziyarete gelecek Alternatif Nobel Ödülü komitesine vermeyi düşünüyorduk.
“Hayatımızdaki yeri çok önemlidir” diyordu Zülfü Livaneli mektubunda, “Askeri cezaevlerinde, sıkıyönetim dönemlerinde, yurtdışındaki sürgün dönemimizde Cumhuriyet gazetesi sesimiz oldu”.
Fazıl Say, “Cumhuriyet gazetesi, aydınlığı ve çağdaş Türkiye’yi temsil eder” diye başlıyordu anlatmaya. “12- 13 yaşından beri her gün Cumhuriyet okurum” diyordu.
Nadir Nadi’nin “Dostum Mozart” kitabından, “Bir nesil için ne denli önemli ve yol gösterici bir kitap” diye söz ediyordu.
Sahiden de öyle. O kadar çok insana Mozart’ı sevdirdi ki Nadir Nadi.

***

Ödül komitesi adaylarla ilgili gerçekten çok titiz bir çalışma yapıyor. Pek çok kişiyle, kitle örgütü yöneticisiyle görüşüyorlar. Son aşamada da kurum yetkilileriyle söyleşiler yapıyorlar.
Temmuzun ikinci yarısında Cumhuriyet’i ziyarete geldiler. Önce Cumhuriyet müzesini gezdik birlikte.
92 yıllık bir gazeteyi fotoğraflarla anlatmak daha kolay olur diye düşünmüştüm.
Kimi zaman basit bir fotoğraf o kadar çok şey anlatır ki, uzun söze gerek kalmaz.
Atatürk ile Yunus Nadi’nin birlikte yer aldıkları fotoğraf ilgilerini çekti.
Başyazarımız Nadir Nadi’nin, gazetenin Cağaloğlu’ndaki eski binasının önünde, sokak çocuklarına keman çalarken çekilen fotoğrafı da öyle...
Birlikte Zülfü Livaneli ve Fazıl Say’ın mektuplarını okuduk. Nadir Nadi’nin “Dostum Mozart”ını anlattım onlara.
Sonra arşiv servisini gezdik. Gazetenin 92 yıllık koleksiyonlarına baktılar, haber kupürlerine, film arşivine...

***

Gazetenin 5. katındaki toplantı salonunda bu kez Yaşar Kemal’in eşi Ayşe Semiha Baban ve yazar Ahmet Ümit anlattılar Cumhuriyet’i. Öyle güzel anlattılar ki hepimiz duygulandık. Ayşe Semiha Baban, Harvard’da okumuş. “Biliyor musunuz Yaşar Kemal de Cumhuriyet’te çalıştı” diye girdi söze. Ahmet Ümit’in ilk romanıyla ilgili ilk haberin Cumhuriyet’te yayımlandığını o gün öğrendim. “Bana sorarsanız Cumhuriyet bu ödülü fazlasıyla hak ediyor” diye noktaladı sözlerini Ahmet Ümit.

***

Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve Hikmet Çetinkaya, ödül komitesinin sorularını yanıtladılar. Bizlere öldürülen Cumhuriyet yazarlarını sordular, darbe dönemlerini, gazetenin kaç kez kapatıldığını, Can Dündar, Erdem Gül, Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan ile ilgili açılan davaları ve elbette ki darbe girişimini.
“Felaketin eşiğinden döndük” diye özetledi Hikmet Çetinkaya durumu. Tüm siyasi partilerin ve halkın darbeye nasıl karşı çıktığını anlattı. “Cumhuriyet, Türkiye’deki FETÖ örgütlenmesini yıllarca yazdı. Ama dinlemediler” dedi.
Görüşmenin sonuna doğru şöyle bir soru geldi:
“Onca yıl, onca baskıya ve tehdide nasıl direndiniz?”
Orhan Erinç yanıtladı:
“Bizim en büyük gücümüz okurumuzdur. Sonra da çalışanlarımız.”

***

Önceki akşam gazetede “Alternatif Nobel Ödülü”nü kutladık.
Murat Sabuncu’nun genel yayın yönetmenliğiyle birlikte Cumhuriyet’in yazıişlerinde farklı bir heyecan var. Herkes dört elle işine sarılmış. Kutlamada bile insanlar “okura nasıl daha iyi gazete sunabiliriz” konusunu tartışıyordu. Belli ki güzel şeyler olacak.
Keşke İlhan Abi de Cumhuriyet’in bu ödülü aldığını görebilseydi. Küçük kutlamamızda aramızda olsaydı. “Bu gazetenin dünyada bir eşi var mıdır?” diye söze girip anlatmaya başlasaydı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları