Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Patron Medyasında Direnmek...

22 Temmuz 2013 Pazartesi

Medyanın çok düşmanı var. Ama en başta gelen düşmanın medya patronlarının kendileri olduğu ortada. Sabah Gazetesi Ombudsmanı (en son yazısı 17 Haziran tarihliydi ve Gezi Parkı haberlerini eleştiriyordu) Yavuz Baydar New York Times’te hem İngilizce, hem Türkçe yayımlanan ve internet sitelerinin de yer verdiği yazısında, patronların durumunu açıklıkla ve ayrıntılı bir şekilde anlattı: “İşletme sahipleri ne kadar laf dinlerlerse, hırsları da o kadar doyuruluyor. Türkiye’deki büyük medya patronlarının bazıları, İstanbul’da büyük kentsel dönüşüm projeleri de dahil olmak üzere, kamu ihaleleri üzerinden kapsamlı bir şekilde lütuflandırıldılar. Bu kadar kirlenmiş bir sistemde ciddi gazetecilik yapmak mümkün değil. Bu çıkar çatışmaları Türkiye’deki büyük haber kuruluşlarının yazı işlerini birer tür ‘açık hava cezaevine’ çevirdi: bugün Türkiye’de ekonomik yolsuzluklarla ilgili neredeyse hiçbir haber yapılamıyor. Hükümeti eleştiren haber yapan birkaç küçük, cesur, bağımsız yayın organı var, ama bu haberler ana-akım medya tarafından neredeyse hiçbir zaman görülmüyor, yayımlanmıyor ve dolayısıyla etkili olamıyor.”
Bir süredir yazılarını göremediğimiz Sabah Gazetesi Ombudsmanı Yavuz Baydar’ın saptamaları böyle. Kuşkusuz medyayı
“düzene sokanlar” hiyerarşisinde siyasi iktidar en üst sırada yer alıyor. Sonra onunla sıkı fıkı ilişkiler içinde olan ya da ilişkinin olumsuz sonuçlarından korkan medya patronları geliyor. Peki sonra kim var? Sonra patron emrindeki gazete yöneticileri, “bu devir cep devri, hizmet devri” diyen şefler, kişisel hırsı gazeteciliğe saygısını kat kat aşanlar geliyor. Yine de medyanın bu günkü halinden kendimizi sorumlu tutmadan bu ölümcül hastalığı tam olarak ortaya çıkartamayız. Siyasi iktidar, gazete patronları, şefler tamam, ama “ne yapalım, medyanın durumu bu, direnmek kolay mı” deyip katlanan, gününün gelmesini bekleyen, itiraz etmeyi aklından geçirmeyen, biraz çaresiz, biraz cesaretsiz olanları da sorumlular arasına yazmak durumundayız. Gerçeğin tam resmini çizmek istiyorsak bu da kara tablonun bir parçası.

\n

Okurlardan kısa kısa


\n

İskenderun değil Hatay

\n

Sn. Öz, Sn. Akın Bodur’un yazdığı “Sır konteynır” başlıklı yazıda “CHP İskenderun Milletvekili” şeklinde bir ibare yer alıyor. Yazının devamında doğru olarak “Hatay” milletvekili olarak yazılmış. Bu gibi hatalar “Cumhuriyet” gazetemize yakışmıyor. “Yayımcı”larınızın (editör değil) daha dikkatli ve özenli olmaları gerekiyor. Saygılarımla.
Şenel Başar

\n

İki sayfa tek sayfaya sığar mı?

\n

İnternet gazetesi abonesiyim, gazetede genellikle orta iki sayfa tek sayfa olarak yayımlanmaktadır. Bu konumda biz gözlükle okuyan okuyucular arasında sıkıntı yaratmaktadır, yazıların yüzde 50 daha küçülmesi sayfayı takipte bizi zorlamakta ve çoğunlukla sayfa atlanmaktadır. Bu Bilim Teknoloji ekinde de aynı zorluklar yaşanmaktadır. Sayfaların ayrı ayrı yayımlanması konusunda yardımlarınızı beklerim.
Saygılarımla.
Metin Kaya

\n

Hacıbektaş’a daha fazla Cumhuriyet

\n

Hacıbektaş’a 32 Cumhuriyet geliyor ve yetmiyor. Esnaf sayının en az 50’ye çıkarılmasını istiyor. Daha önce de duyurduk ama sonuç alınamadı. Sorunun çözümü için yardımcı olursanız sevinirim. Mesut Yavuz

Çelişkili haberler


\nSayın Öz, ben yazmaktan, siz de okumaktan bıktınız ama elden bir şey gelmiyor:
Bir haberinizde,
“ABD Büyükelçisi Ricciardone’nin, Erciş’te bazı tesisleri gezdiği, daha sonra eşi ve kızlarıyla Ağrı Dağı’na tırmanışa başladığı” belirtiliyor. Halbuki bir önceki gün “Ricciardone’nin korumaları eşliğinde özel bir araçla Ağrı Dağı’nda kurulan kampa gittiği, malzemelerin katırlarla taşındığı ve bugün de oradan tırmanışa geçeceği” yazılmıştı. Acaba hangisi doğru? Gene bir diğer haberde, ‘Fransa Milli Günü: ....Resepsiyona .....Fransa’nın Ankara Büyükelçisi Lauren Bili.... katıldı.” Zaten Büyükelçi ev sahibidir, herhalde, katılmaması, kendisi Ankara’da ise düşünülemez. 14 Temmuz 2013 ve 15 Temmuz 2013 tarihli Cumhuriyet’in 5. sayfasındaki, Eskişehir’de kimliği belirsiz! kişilerce öldürülen Ali İsmail Korkmaz adlı gençle ilgili haberi okumanızı da rica ederim. Nasıl olur da aynı haber iki gün peş peşe, çok ufak değişikliklerle yayımlanır. Acaba Cumhuriyet’te hiç kimse yok mudur böyle şeylere dikkat edecek? Aklıma “acaba okuyucuları Cumhuriyet’ten soğutmak için mi böyle şeyler yapılıyor” sorusu geliyor, ama kimse boşuna uğraşmasın, bizler Cumhuriyet’ten vazgeçmeyiz, ama gün gelir o dikkatsizler kapının önünde bulurlar kendilerini...
Bir konu daha var Sayın Öz, bir süre önce Cumhuriyet’te Ankara’da yakında elektronik bilet uygulamasına geçileceği ve elektronik kartların üzerinde M.Gökçek’in ve nasıl, nerede ve ne kadar masrafla yapılacağı belli olmayan teleferiğin resmi bulunacağı haberi vardı. Ancak haberde, nasıl olup da M. Gökçek’in resminin bu kartlar üzerine konacağına ait bir tenkit ve yorum yoktu. Bu kartlar Ankara Belediyesi tarafından verilecek olup masrafı da M. Gökçek’ten değil belediyeden, yani halktan çıkacaktır. Dünyanın neresinde bir belediye başkanı belediyenin vatandaşlara para karşılığı vereceği kart üzerine kendi resmini koydurur, hazır ellerinde olanak varken şu anda kullandığımız kartlara da resmini koydursun. Öğrenmek istediğim: Acaba Cumhuriyet bu duruma karşı bir kampanya başlatamaz mı? Çünkü bu kartlar ortaya çıktığı zaman, açılacak bir dava sonucu, geçerliliğini kaybedecek ve yeni kartlar için gene vatandaşın parası çarçur edilecektir. Saygılarımla.
İlter K. AKBUĞ

\n

TC kimlik numarası sorunu

\n

Güray Bey, abonelik başvuru formunda TC kimlik veya vergi numarası girişinin zorunlu olmaktan çıkarılması konusundaki başvurumu takip ediyorum. Bu konuda görüşmeler olduğunu söylemiştiniz. Sonuç nedir? M.K. Özyurt
Okur Temsilcisi’nin notu: Konuyu gazete yönetimi inceledi ve sorunun giderilmesi için yöntemler üzerinde çalışıldı. İnternet üzerinden gazetemize abone olmak isteyen okurlarımızın başvurularını kredi kartı bilgilerini kullanarak yapmalarının sorunu büyük ölçüde ortadan kaldıracağı belirtiliyor. Okurlarımız bu durumda TC kimlik numarası vermek zorunda kalmayacaklar. Konu ile ilgili başvuru formu da bir iki gün içinde değiştirilecek.

‘Hiçbir’ yerine ‘her’ yazarsanız...


\n

Sayın Öz, sadece Cumhuriyet Gazetesi’nde değil, diğer gazetelerde de ne yazık ki Türkçenin yanlış kullanıldığı sık sık görülüyor. Dilimizin kuralları bilinçaltımızda yer ettiğinden bu tür cümleler okurken de insanı ister istemez tekletiyor. Örneğin, 15 Temmuz 2013 Tarihli gazetenizin 7. sayfasındaki, “48 madde erken, zamansız, gereksiz” başlıklı yazının 4. paragrafındaki, “Bunun dışındaki her yol ve yönteme onay vermelerinin mümkün olmadığını...” şeklinde başlayan cümledeki, “her” sözcüğü yerine, cümle olumsuz olduğundan, “hiçbir” sözcüğünün kullanılması gerekirdi. Bu cümle mevcut haliyle, “bazılarına onay verebiliriz ama bazılarına veremeyiz” anlamına gelmektedir. Halbuki anlatılmak istenen bu değildir. Bu konuda daha hassas davranılması gerektiği kanısındayım. Saygılar sunarım.

\n

İhsan Okay

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları