Seçmen kararsız...Ve çok öfkeli

06 Şubat 2012 Pazartesi
\n

ABD Başkanlık Seçimlerinden Kaygı Verici İşaretler

\n\n\n

Reagan, Clinton, Bush ve Obama kampanyaları sırasında yaşananlar gelmekte olan dönem hakkında önemli ipuçları sunuyordu. Bu kez de öyle oluyor. Cumhuriyetçi Partinin başkan adayı seçimleri sırasında, muhafazakâr seçmenin, adayların tutumları üç yönde kaygı verici işaretler sergiliyor. Seçmen öfkeli, kararsız. Irkçılık önemli bir kampanya öğesi haline geldi.Neoconkadrolar yeniden sahnede. Bunlara karşılık, Demokrat Partinin de Obamanın ilk seçim kampanyasındaki havasını yitirmiş olduğu görülüyor.

\n

Muhafazakâr parti başkan adaylarının önseçim sürecine, üç hafta önce ilk kez baktığımda, öfke, kuşku ve kararsızlık dikkatimi çekmişti. İlk üç eyalette önseçimleri üç farklı adayın kazanmış olması seçmenin kararsızlığını sergiliyordu. Dördüncü eyalet olan South Carolinada seçimleri Cumhuriyetçi Partiseçkinlerinin(yukarı orta sınıfların) adayı Mitt Romneyin değil de, aşırıbir aday olarak görülen Newt Gingrichin, sağ popülist bir kampanyayla kazanması, seçmenin öfkesini yansıtmanın ötesinde, Cumhuriyetçi Partinin önseçim sürecini, birbirini parçalamaya başlayan iki aday arasına sıkıştırarak allak bullak etmişti.

\n

Sonra bu görüntü de değişmeye başladı. Romney Floridada önseçimleri kazandı; kamuoyu yoklamaları, Nevada, Michigan ve Arizona seçimlerini de kazanacağını düşündürüyor. Böylece, Cumhuriyetçi Parti seçmeninin, seçkinlerin istediği aday üzerinde anlaşmaya, belirsizliğin ortadan kalkmaya başladığı söylenebilir.

\n

Ancak kimi muhafazakâr yorumcular, bir Cumhuriyetçi adayın Obama karşısında seçimleri kazanabilmesi için katılımın rekor düzeyde yüksek olması gerektiği varsayımından hareketle hâlâ kaygılılar. Bunlar, South Carolina ve Florida seçimlerini karşılaştırarak ılımlıbir aday olan Romneyin seçmeni heyecanlandırmadığına işaret ediyorlar. South Carolinada öfkeli ve saldırgan bir dil kullanan Gingrich, Romney karşısında seçimleri kazanırken sandık başına gidenlerin sayısını, 2008 seçimlerine göre yüzde 35 arttırmayı başarmış. Romney, Floridada olağanüstü yoğun bir reklam kampanyası sayesinde kazanırken katılım 2008e göre yüzde 12 düşmüş (The Washington Times, 03/02). Dahası, kamuoyu yoklamaları Romneye oy veren muhafazakâr seçmenin yüzde 38inin, aslında yeni bir adayın yarışlara katılmasını istediklerini gösteriyor (Washington Post, 03/02). Muhafazakâr seçmen Romneyden hoşnut değil. Kökten dinci Evanjelik seçmen, Çay Partisi seçmeni de hâlâ Romneye uzak duruyor.

\n

Bu verilerden hareketle, Obamanın yeniden seçilme şansının arttığını söylemek olanaklı, ama o kanatta da seçmen kararsız. Kamuoyu yoklamalarının sonuçları haftadan haftaya değişiyor. Bir hafta Pew araştırma kurumu seçmenin yüzde 55inin Obama sorunlarımızı daha iyi anlıyor dediğini saptarken, bir başka hafta Gallup, seçmenin Obamanın en kutuplaştırıcı adayolduğunu düşündüğünü gösteriyor. Bu sırada Pew araştırma kurumunun bir kamuoyu yoklaması, geleneksel olarak Demokratlara oy veren Yahudi seçmenin desteğinin 2008den bu yana yüzde 9 oranında Cumhuriyetçilere kaydığını düşündürüyor (Forbes, 03/02). Gözlemciler, Obamanın seçmeni heyecanlandıramadığını, 2008’deki büyük koalisyonu kuramayarak klasik Al Gore, John Kerry koalisyonuna geri döndüğünü düşünüyorlar.

\n

Bir mali kriz patladığında kredi daralmaya, piyasalar dağılmaya, insanlar işsiz kalmaya, evlerini kaybetmeye başladıklarında, genelde bir öfke dalgası kabarıyor. Bu dalga merkez partileri, siyasi seçkinleri, büyük/mali sermayeyi hedef alıyor. Yaşanmakta olan, önseçimler böyle bir dalganın varlığına işaret ediyor, gittiği yön hakkında önemli ipuçları veriyor.

\n

Bankalara yapılan mali yardımlar, bankacıların aldıkları ikramiyeler, beklendiği gibi toplumda büyük tepki yarattı. Bu tepki Çay Partisi hareketiyle, hem büyük sermayeyi hem onu kurtarmaktaolan Obama yönetimini hedef almaya başladı, hem de “batacak olan batsın”, yaklaşımını. Bu yaklaşım, bütçe açığını kapatmak savı üzerinden, aşağıda değineceğim nedenlerden yoksulları, işsizlere verilen yaşam yardımlarını, sağlık sigortalarını hedef alarak, serbest piyasa popülizmindekristalleşmeye başladı (Örneğin: Thomas Frank, Le Monde Diplomatique, Ocak 2012). Wall Streeti İşgal Ethareketi, bu dalganın havasını biraz olsun dağıttı, ama bu dalgaya kapılmış muhafazakâr seçmenin önyargılarını kemikleştirdi.

\n

Neden geniş halk kitleleri kendi çıkarlarına aykırı bir politikayı benimseyerek karşı çıktıkları güçlerin kuyruğuna takılmaya başladılar? Kendini orta sınıfolarak tanımlayan, işi, evi, arabası, hatta küçük bir işletmesi olan kesim, hem işçi sınıfı hem de mali sermaye karşıtı, hem devlete ve yeni vergilere hem sosyal yardımlara karşı bireyci- özgürlükçübir savunmaya yöneldi. Burası zaten bu haliyle sağ popülizmin olağan tabanıyken ABD özelinde, özellikle güney eyaletlerinde ırkçılıkla, Evanjelik-kökten dincilikle birleşince devlete yönelik öfke, Obamanın kimliğinde kendine somut bir hedef buldu.

\n

Cumhuriyetçi Partinin aday adaylarının kampanyalarına bakınca, seçkinlere tepkinin yanı sıra Obamanın kişiliğini hedef almaya başlayan dolaylı bir ırkçı söylemin, kodlarınınöne çıkmaya başladığını görüyoruz. Bu, mali analiz sitesi Bloomberg yazarlarının bile dikkatini çekmiş. Jeffery Goldberg Cumhuriyetçi Parti adaylarının ağzından özetliyor: Siyahlar çalışma arzularını kaybettiler; siyahlar, gıda yardımı kuponlarına dayanıyorlar; siyahlar Amerikan toplumunun (beyazların-E.Y) onlara tarihsel bir borcu olduğuna inanıyorlar; siyah çocuklar boş gezeceklerine kapıcılık yapsınlar; siyahların bu bağımlılık kültürü Demokrat Partinin marifeti, bir 21. yüzyıl plantasyon (köle çiftliği-E.Y) kültürü yarattılar...

\n

Gittikçe yoğunlaşan bu ırkçı söylem, Obama seçildiğinde ayyuka çıkan ırkçılık sonrası politikafantezisini yıkarken toplumda, çalışanlar arasında kutuplaşmayı derinleştiriyor. The Nation dergisinde Bermanın aktardıklarına bakınca, özellikle güney eyaletlerinde Cumhuriyetçi Parti yönetimlerinin, seçim bölgelerinin sınırlarını, beyaz ve siyah seçmeni birbirinden ayıracak, böylece siyahların yalnızca siyahlar tarafından temsil edilmesini sağlayacak, ırk ayrımcılığını yeniden kurumlaştıracak yönde değiştirmekte oldukları görülüyor.

\n

Irkçılık körüklenirken, Romneyin dış politika söyleminde, ABD hegemonyasının gerilemekte olduğunu (realiteyi) inkâr eden militarist, savaş yanlısı bir eğilim öne çıkıyor. Foreign Policyden Thomas Ricks, Romneyin 22 dış politika danışmanından 15inin Bush dönemi Neoconlarından, Project For New American Centuryekibinden geldiğini, İrana, Suriyeye yönelik askeri müdahale yanlısı uzmanlardan oluştuğunu aktarıyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları