Libya: Ertesi Gün

26 Ekim 2011 Çarşamba
\n

\n

Kaddafinin öldürülmesinden sonra, daha cesedi soğumadan, Libya adeta bir ertesi günhavasına girdi. Şimdi bu ertesigünün sergilediği resme, kusmamaya çalışarak bakarsak, daha sonra, başka durumlarda da yardımcı olabilecek bazı gözlemler yapabiliriz.

\n

Emperyalizm ve demokrasi’: Emperyalizmin bulaştığı hiçbir proje, ne demokrasi(burjuva anlamda bile) ne adalet (en azından insan hakları, hukuk düzeni açısından) üretebilir. Afganistan ve Irak emperyalizmin doğrudan işgaline hedef olduklarından, bu ülkelerdeki demokrasiiddialarının boş olduğunu kabul etmek kolay. Ama ya Libya? Önce bir isyan vardı, sonra sivil halkı korumak için gelen NATO ve AfriCom. NATO, AfriCom askeri (istihbaratçılar ve uzman katiller dışında) savaş alanına inmedi. Savaş yerel güçlerce yürütüldü. Bu koşullarda bile emperyalizmin devreye girmesinin her türlü demokrasiolanağını yok ettiğini görmek, projelerine büyük güçlerden destek almaya çabalayanlar için çok önemli dersler içeriyor.

\n

Desteğin ilk adımı, isyancının liderlik yapısının yeniden şekillendirilmesi, ikinci adımı emperyalizmin personelinin, kurumlarının sürece iliştirilmesi, giderek kendi gündeminin vazgeçilmez kılınmasıoluyor. Bir kez emperyalizmin gündemi devreye girince, isyancıların siyasi niteliklerinin, projelerinin demokrasiye, insan haklarına, hukuka uygunluğu önemini kaybediyor, işbirliği ana ölçüt haline geliyor.

\n

Libyada yaşananlar her aşamada bu gözlemleri doğruladı. Şu üç gelişme de bu savları destekliyor. Birincisi, Kaddafinin öldürülme tarzı III. ve IV. Cenevre Antlaşmalarının savaş esirlerine ilişkin kurallarını ihlal etmiştir; buna karşılık ABD başta olmak üzere Batılı liderler tarafından sevinçle hatta kahkahalarla karşılanmıştır. İkincisi, yeni Libya devletinin, şeriat kurallarına göre yönetileceği, birden fazla kadınla evlenmeye izin çıktığı açıklandı. Kısacası Yeni Libyada bireysel özgürlükler, kadın hakları konuları gündemde olamayacaklar. Bu koşullarda genel seçimlerin bir değeri olmayacağı açık. Üçüncü olarak, Libya Geçici Başbakanı ayakkabılarında savaşın tozu, elinde Kaddafinin kanıyla Dünya Ekonomik Forumu Ürdün toplantısına yetişipHalkın elindeki silahları en kısa sürede almamız gerekiyor, yoksa yabancı şirketler gelmiyorlardemiş. Belli ki ülkeye gelecek olan yabancı şirketlerin güvenlikleri, savaşa katılanların taleplerinden önce geliyor. Bu silahsızlandırma telaşıyla yeni bir iç savaş korkusu da itiraf edilmiş oluyordu.

\n

Uluslararası topluluk”: Bu kavramla ifade edilen kurumlardan, Birleşmiş Milletler örgütünün ve Uluslararası Ceza Mahkemesinin, hiçbir kanıta dayanmadan (Bkz: Uluslararası Af Örgütünün açıklamaları) soykırımtehlikesi iddialarıyla, NATO ve AfriComun devreye girmesini sağlamış olmasından, kalkarak aslında Batı emperyalizminin kurumları olduklarını kolaylıkla söyleyebiliriz.

\n

Uluslararası Ceza Mahkemesini tanımayan bir ülke olarak ABDnin bu çağrıya cevap vermiş olmasını da ibret verici bir ikiyüzlülük örneği olarak not edebiliriz.

\n

İki Kaddafi: Emperyalizmin hedefi olan bir ülkeyi savunur, bu olaydan da bir şeyler öğrenmeye özellikle dikkat ederken madalyonun öbür yüzündekidersleri de unutmamak gerekiyor. Bu dersler de emperyalizmin yıkmaya başladığı ülkeyi yönetenlerin, hatta kimi durumlarda, işbirliği adına emperyalizme yem yapanların hatalarına ilişkin olacaktır.

\n

Bu bağlamda Kaddafiden ve rejiminden söz ederken Vijad Prasadın anımsattığı gibi (Counterpunch, 21-23 Ekim) aslında iki Kaddafi var karşımızda. Biri 1969-1988 dönemindeki bağımsızlıkçı,ulusal projeyesadık, emperyalizme karşı, halkının refah seviyesini bölge ortalamasının üzerine çıkaran, aşiretler düzeninden modern bir ulus devlet yaratmaya çalışan Kaddafi. İkincisi, 1988-2011 döneminde, bu ulusalcı, halkçı geçmişini hızla unutarak kapitalist emperyalist düzenin içine girmeye, ABD hegemonyasını, neo-liberal uyum politikalarını kabul etmeye başlayan Kaddafi. Bu artık başka bir Kaddafidir. Bu, yabancı sermayeyi, ülkesine çekmek için çabalayan, kitle imha silahları programını, kendisine verilen sözlere güvenerek terk eden, 2003ten sonra terorizme karşı savaşta, hapishanelerini, sorgu odalarını CIAya, Avrupa istihbarat örgütlerine açan, büyük oğlu Avrupa sosyetesinin gülü ve neo-liberal Libyanın müstakbel mimarı haline gelmiş olan bir Kaddafidir.

\n

Emperyalizmle işbirliği içinde, Yeni Libya şeriat yasaları üzerinde inşa etmeye hazırlanan kadrolar, işte bu ikinci Kaddafinin siyasi rejimi içinde mayalanmış, emperyalizm tarafından, kazanılmış”, daha sonra emperyalizme hizmet vermek üzere devreye sokulmuş siyasilerdir...

\n

Bunlar birçok açıdan günümüzdeki ulusalcı hareketler için geçerli olmaya devam eden bir öykünün ana unsurları olmaya devam ediyorlar: De te fabula narratur...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

AKP’de travma... 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları