Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İmparatorluk Fantezileri, Yeniden...

13 Şubat 2012 Pazartesi
\n\n\n

İran üzerindeki savaş bulutları Suriye üzerine doğru kayarken Neoconların ABDnin alın yazısına, küresel liderliğinin kaçınılmazlığına ilişkin savlarına, yalnızca Cumhuriyetçi Parti adayları arasında değil Obamanın söyleminde de bir geri dönüş başladı.

\n

‘Neocon’ların dönüşü

\n

Geçen hafta, ABD Başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti aday adaylarından yarışı, önde götüren Matt Romneynin 22 dış politika danışmanından 15inin Bush dönemi Neoconlarından, Project For New American Century ekibinden geldiğini, İrana, Suriyeye yönelik askeri müdahale, rejim değişikliğiyanlısı uzmanlardan oluştuğunu aktarmıştım. Geçen hafta Financial Times ve New York Timesta yayımlanan yorumlar, beni ABD dış politika çevrelerinde 10 Ocaktan bu yana bu alanda sürmekte olan, çok önemli sonuçlar yaratmaya aday bir tartışmaya götürdü.

\n

Tartışma, Romneynin Neocon danışmanlarının en etkililerinden Robert Kaganın The New Republic dergisinde 10 Ocakta yayımlanan The Myth of American Decline başlıklı denemesiyle başlamış; Obamanın 24 Ocaktaki Birliğin Durumukonuşmasından sonra alevlenmiş. Çünkü, bir zamanlar Irak savaşına karşı çıkmış olmayı bir madalya gibi taşıyan Obama, bu konuşmasında, Irak savaşının en büyük savunucularından Kaganın makalesine tam on dakika ayırmış. Obamanın Ulusal Güvenlik Danışmanı Tom Donilonun PBSde Charlie Rosea söylediğine göre, Obama Kaganın makalesini dikkatle okumuş, çok sevmiş. Donilona göre bu entelektüel açıdan çok içeriklibir makaleymiş.

\n

Obama da bu makaleden esinlenerek şöyle konuşmuş: ABDnin liderliğinin yeniden canlanması, nükleer maddelerin güvenliğini sağlamak için kurduğumuz koalisyonlardan, açlığa, hastalıklara karşı liderlik ettiğimiz mücadelelerden, düşmanlarımıza vurduğumuz darbelerden, sunduğumuz ahlaki örneğin kalıcı gücünden, dünya çapında hissedilebilir. Amerika geri gelmiştir! Kim size bunun aksini söylüyorsa, kim Amerika geriliyor ya da etkisi sönüyor diyorsa, ne dediğini bilmiyor demektir”. Böylece, Obama, Mitt Romneynin Obama ABDnin gerilediğine inanıyor eleştirisine de Romneynin özel danışmanının savlarından hareketle cevap vermiş oluyor. Ama, bu arada da daha önceki, çizgisini de terk ederek imparatorluk projesinin varsayımlarını benimsemeye başlıyor.

\n

Kagan, söz konusu makalesinde, ABD geriliyor savının aslında bir efsane (myth) oluğunu iddia ediyor, dayanaklarını çürütmeye çabalıyor. Bu amaçla örneğin ABDnin dünya ekonomisi içindeki payının 1960ların sonundan bu yana değişmediğini savunabiliyor. ABDnin Iraktan çıkarken geride bıraktığı yönetimi İrana yaptırım uygulamaya ikna edememesi, Afganistanın geleceğine ilişkin tartışmaların, yönetimi Talibana hangi koşullarda devredeceğiz e kadar gelmiş, Rusya ve Çinin daha yeni Güvenlik Konseyindeki vetolarıyla kanıtladıkları, çok kutupludünyanın fiilen başlamış olması gerçeğini görmezden geliyor. Diyor ki aslında ABD gerilemiyor. Bu gerilemeyi siyasiler arzuluyor”.

\n

Bu içerikli makale, ABDnin rakipsiz gücü fantezisini, ekonomik verilere de, onları bu yönde konuşturmak için gereken işkenceyi de yaparak yeniden üretme telaşı içinde Financial Timestan Edward Luceun yakaladığı gibi saçmalamaya başladığının ayırdına da varamıyor. Luce eğer ABD gerçekten gerilemiyorsa, bu tartışmanın anlamı ne? Yok bazı siyasiler ABDyi geriletmek istiyorlarsa bunlar kimler diye soruyor.

\n

İmparatorluk tasarımı - 2.0

\n

\n

National Review ve National Interest gibi yüksek oktavlı muhafazakâr yayınların yorumcularının da (örneğin, V.D. Hanson, R.W. Merry) katıldığı bu tartışma, akademik kaygılardan kaygılanmıyor; pratikte yaşamsal sonuçlar üretmeye aday.

\n

Örneğin, ABD savunma çevreleri, yükselen güçlerin, çok kutuplu (multipolar) ya da kutuplar arası (interpolar) veya kutupsuz(nonpolar) dünyasında, gerileyen bir ABD hegemonyası ortamında yaşadıklarını düşünürlerse, ABD etkinliğini korumaya devam etmenin yollarını arayacak, güç transferi ya da Brzezinskinin önerdiği, Geniş Batıyı (ABD, Avrupanın lideri ülkeler, Rusya ve Türkiye) yeniden inşa etme projeleri üzerinde yoğunlaşacak, diplomasiye, çok yönlü ittifaklara, ekonomik, kültürel liderliğe önem verecekler. Yok, ABD aslında gerilemiyorsaptamasında ısrar ederlerse, Bush döneminde olduğu gibi, ABDnin tek rakipsiz üstünlüğüne, asker, gücüne dayalı bir imparatorluk projesipeşinde koşacaklar.

\n

Bu yüzdeni Kagan, ABDnin aslında gerilemediğini ileri sürerken, aynı anda (!?) küresel konumunu korumak için, güç kullanmaya, dayatmacı bir liderliğe daha çok dayanan bir dış politika öneriyor. Askeri harcamalarda herhangi bir kısıntı yapılmasına, Irak ve Afganistandan çekilmeye karşı çıkıyor. Kaganın özel danışmanlığını yaptığı başkan adayı Mitt Romney de, Rumsfeldi anımsatan bir söylemle, Ben öyle güçlü bir ordu istiyorum ki kimse onun karşısında durmaya cesaret edemesin diyor ve ekliyor: Bunun için gereken tüm harcamaları yapacağım.” Romneyye göre Amerika, olağanüstü ve özel bir alınyazısı olan bir ülke. Bu olağanüstülük ve alın yazısı da tüm dünyaya liderlik etmeye karşılık geliyor.

\n

Kaganın, danışmanlığı Romneyyle sınırlı değil. Obamanın Ulusal Güvenlik Danışmanı Donilon da Kaganı sık sık tartışma toplantılarına çağırıyormuş. Kaganın karısı Victoria Nuland da geçen yazdan bu yana Dışişleri Bakanı Hillary Clintonın sözcülüğünü yapıyormuş.

\n

Bu tartışmalar, bildik Neocon, Project For The New American Century savlarının, imparatorluk projesinin ABD üst yönetiminde yeniden alıcı bulmaya başladığını gösteriyor. Belli ki bu savların realiteyle bir ilgisini kurmak bu tipler için önemli değil. Bunlar, 2004te Bushun danışmanlarından Karl Roveun Donald Suskinde dediği gibi Biz imparatorluğuz, kendi realitemizi kendimiz yaparız fantezisinin peşinden gidiyorlar. Yeter ki ellerinde herkesi yıldıracak büyüklükte bir yıkım makinesi olsun.

\n

Buradan çok uzun bir sıçrama yaparak Türkiyede yaşanmakta olan garip olaylara, Siyasal İslamın bünyesinde başladığı ileri sürülen iktidar savaşlarına gelirsem, taraflarla gözlemcilere bir uyarıda bulunmak isterim. Eğer, Kagan çizgisi egemen olursa, ABD dış politikasında İsrailin etkisi artar; bölgede ulusal, yerel çıkarlara dayalı liderlik hesapları yapanlar, ulusalcıların, radikal İslamın yanına, yeni şüpheli şahıslar olarak yazılırlar. Ulusalcılara ve radikal (İslamcı ya da seküler) eğilimlere karşı ABD çizgisine, İsrailin duyarlılıklarına sadık olduklarını kanıtlayanlar, İmparator adına yönetmeye layık bulunur, aldıkları destekle rakiplerini tasfiye ederler. Bugün her şeye kadir olduklarına inanalar, yarın kendilerini kaybolan aracı konumunda bulabilirler. Bu imparatorluk projesi de bir önceki gibi iflas etmeden önce kimi ülkeleri yıkarken...

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları