Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘En ileri kapitalist toplum’…

10 Haziran 2019 Pazartesi

Trump’ın İngiltere gezisinde yaşananları izlerken aklıma Francis Fukuyama geldi. Fukuyama, bir keresinde, “ABD dünyadaki en ileri kapitalist toplum, kurumları da piyasa güçlerinin mantıksal evriminin ürünüdür” diyordu. ABD “en ileri kapitalist toplum” ise diğer kapitalist toplumların geleceklerine ilişkin iyi şeyler söylemiyor; “piyasa güçlerinin mantıksal evrimi” de faşist bir geleceğe işaret ediyor.

Irkçı ve otoriter
Trump’ın İngiltere ziyareti sırasında Londra’da büyük protesto gösterileri düzenlendi. Bu eylemlerin resimleri gazete sayfalarını, TV haber programlarını işgal etti. Medya, Trump’ı hedef alan, çoğu kez alaycı yorumlarla doluydu. Buna karşılık Trump, “Ne protestosu? Protesto falan olmadı. Caddeler, ben geçerken selamlayan insanlarla doluydu” dedi ve ekledi “İngiliz basını beni çok sevdi.”
Trump’ın Kraliçe ile yemeğine, hükümet üyeleri ve 170 davetli katıldı, ama Muhafazakâr Parti’nin İçişleri Bakanı, Müslüman Sajid Javid davet edilmedi.
Birincisi, ABD’de, nükleer silahların düğmesine basma yetkisine sahip adamın, ya utanmaz bir yalancı olduğunu ya da realiteden tamamen koptuğunu, kendi fantezi dünyasında yaşadığını gösteriyordu. İkincisi de adamın ırkçılığının, gittiği ülkenin protokolünü tamamen hiçe sayacak bir megalomani düzeyinde olduğunu... Trump’ın, Muhafazakâr Parti’nin başkanlık seçimlerine burnunu sokması, Brexit’ten sonra İngiltere’ye nasıl bağımlı bir ülke muamelesi yapmaya hazırlandığını gösteren ifadeleri bu resmi tamamlıyordu.

Çürümenin resmi
Irkçı ve otoriter saplantılı Trump yönetimi altında ABD, bir toplum olarak, birçok açıdan Weimar Almanyası’nı anımsatan bir çürüme sergiliyor.
En başa, İslamofobi ve yabancı düşmanlığındaki belirgin artışı, göçmen ailelerin maruz kaldığı insanlık dışı uygulamaları koyabiliriz. Toplumda şiddet eğilimi de artıyor: Bu yıl mayıs ayı sonuna kadar, 148 kitlesel (FBI tarifine göre 4 + insanı hedef alan) silahlı saldırıda 149 kişi öldü, 500’den fazla insan yaralandı; 15 okulda silahlı saldırı gerçekleşti. Yılbaşından bu yana 5 bin 930 kişi silahlı saldırıda öldü. Büyük Normandiya Çıkarması’nda (D-Day) iki taraftan toplam 4 bin 400 kişi ölmüş. Hukuk da hızla ayaklar altına alınıyor: Başsavcı, kongrenin çağrısına, Trump da mahkeme kararına uymadığı için yasal ve anayasal sistemin bir kriz içinde olduğu söyleniyor.
ABD, Birleşmiş Milletler’in eşitsizlikleri ve ayrımcılığı ortadan kaldırmaya yönelik uluslararası anlaşmasını imzalamamış, eşit haklar yasasını mecliste onaylamamıştı. Bu ortamda siyaset sağa kaydıkça, kadın ve LGBTİ haklarının hızla aşınmaya başladığı görülüyor. Birçok eyalet kürtajı tamamen (tecavüz ve ensest, hatta fetüsün anne karnında ölmesi durumunda bile) yasaklarken, kimi güney eyaletlerinde düşük yapmak bile suç kategorisine sokuluyor. Beyaz üstünlüğü, ırkçı ideoloji yükseldikçe kadını çocuk doğurma makinesi gibi gören anlayış da güçleniyor.
Doğum sırasında kadın ölümlerinde ABD, gelişmiş ülkeler arasında açık farkla önde. Bu ölüm oranı 1979-86’da 100 binde 14’ten, 2013’te 13.8’e, 2018’de de 26’ya tırmanmış. Bu oran Finlandiya, İsveç ve İtalya’da yüzde 4, Fransa’da yüzde 8. Amerika’da, yoksulların yüzde 70’ini kadınlar ve çocuklar oluşturuyor.
Irkçılığın ve cinsiyetçiliğin yükseldiği ortamda LGBTİ düşmanlığı yaygınlaşıyor. Örneğin Boston’da “homofobiğim ve gurur duyuyorum” diyen bir “heteroseksüel (streight) onur” yürüyüşü planlanıyor. ABD, alt-right (günümüzün faşizmi) hareketini dünyada yayan bir merkez olarak yükseliyor.
ABD’nin altyapısındaki (yollar, limanlar vb.) çürüme toplumda büyük kaygı yaratıyor. Bu çürümeye, gelir dağılımındaki bozulmayı, ücret artışlarındaki duraklamayı, ABD yaşam tarzını temsil eden orta sınıfın hızla erimesini, sağlık sigortasına, emeklilik fonlarına sahip olanların sayısındaki gerilemeyi, en zengin yüzde 0.1’in servetinin hızla artarak en alttaki yüzde 90’ın toplam servetinin 188 katına ulaşmasını, buna karşılık evsizlerin sayısının 2018 yılında yüzde 13 artmasını eklersek, karşımıza siyasi, ekonomik ve kültürel olarak Weimar Almanyası’nı anımsatan bir resim çıkıyor. Kapitalizmin en gelişmiş biçiminin hızla canavarlaşmakta olduğu görülüyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları