Darbe mi bekliyorsunuz?

04 Nisan 2016 Pazartesi

Öyle laflar mı duyuluyor?
Silahlı Kuvvetler’de iktidara karşı bir hazırlık mı varmış?
Hiç inanmam, hiç ihtimal vermem.
Hiç de istemem.
Askeri darbeler (27 Mayıs hariç) ülkenin önünü açmamış, tersine kapatmıştır.
Ama fark edilmeyen bir şey olmalı:
Türkiye’de darbe çoktan yapıldı.
Yaşadığımız her alan darbe etkisi altındadır.
Bakın bakalım “hukuk” alanına!..
Yargıya, yargıçlara, savcılara, tutuklamalara. Bakın bakın.
Can Dündar- Erdem Gül davasına bakın.
Tutuklanmadılar diye seviniyoruz. Evet, seviniyorum.
Ama dava sürüyor. Ne olacağı da belli değil.
Akademisyenler tutuklu. Sayıları artıyor. Bir arada olurlar diye sevinmemiz bekleniyor.
Nedir suç? Bildiri imzalamak. Düşünce açıklamak.
Bu suçlama ancak “darbe dönemi” suçu olabilir. Öyle de.
Hukuk darbesi çoktan yapıldı. Ergenekon davası, Balyoz davası. Casusluk davaları. Neydi bunlar? Cemaat ile AKP’nin hukuk darbesiydi. Şimdi darbe AKP ile sürüyor.
Basın özgürlüğü ortadan kalkmış durumda.
Düşünceleri açıklama özgürlüğü ortadan kalkmış durumda.
Eğer Başkanı ve AKP’yi övecekseniz her şey serbest.
Bakın bakalım “eğitim” alanına.
Eğitim darbe altında.
Laik eğitim yasaklandı, din eğitimine, ibadete sonsuz özgürlük.
Anaokulları, ilköğretim, bütün eğitim kademeleri.
Programlar, amaçlar, yapılar dine dönüyor. İnanç ve ibadet.
Ancak darbe ile yapılacak bir zorunluluk.
“Medya - basın - haber alma özgürlüğü.” Bakın bakalım.
Darbe döneminin baskısı altında. Davalar. Tutuklamalar.
Darbenin niteliği değiştiği için farkına varmıyorsunuz.
Darbenin niteliği değişti.

***

Alışıldık darbe nasıl olurdu?
Askerler, generaller yönetime el koyardı. Sokağa çıkma yasağı konurdu. Sonra da ülkenin çıkarları, geleceği üzerine nutuklar atılırdı. Değil mi?
Böyle olmadı. Olmadığı için de anlaşılamadı.
İktidara bir parti tarafından seçimlerle el kondu.
Bu, demokrasiye uygun olarak böyle oldu.
Ama sonra, yavaş yavaş yasal yapılar zorlanmaya başlandı.
Kimi zaman sokaktan zorlandı, kimi zaman Meclis’ten.
Ama her zaman iktidarın eliyle zorlandı.
Bu arada toplum da “kapitalist darbe” ile borçlanmaya zorlandı.
“Din görüntülü iktidar” hiç güçlük çekmeden “kapitalizm” ile anlaştı, el ele verdi.
Sesi çıkacakları darbe ile bastırdılar.
Toplumun geri kalanını borç ile susturdular.
Böylece yerli yerinde bir “sandık darbesi” sürüp gitti.
Sürüp gidiyor da.
İlk “darbe” sözünü söyleyeni Ataol Behramoğlu olarak biliyorum. Hakkını verelim.
Sürüp gidecek mi?
“Hayır. Sürüp gitmeyecek.”
Kullanım süresi bitti. Miadı doldu.
Yerine kim mi gelecek?
Siz kimi düşünüyorsunuz acaba?
Biliyorsunuz. “Doğa boşluk bırakmaz.”
Gök gürledi mi yağmur yağar, havayı temizler.
Sıfırla çarpılan her sayının sonu “sıfırdır...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları