Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilinçdışı...

04 Nisan 2022 Pazartesi

Cumhurbaşkanı ile Tokat’ta tarımla uğraşan çiftçilerin tarımda yaşadıkları sorunlarını konuşmak üzere bir toplantı düzenlendi. 

Toplantı elbette eşit koşullarda olmayacaktı. Cumhurbaşkanı, yanında yeni Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci olduğu halde çiftçileri dinlerken onlar da kimin karşısında olduklarını çok iyi biliyorlardı.

Söz alan çiftçi eğilip, ellerini ovuşturup uygun sözler arayıp konuşurken “tohum sıkıntısını”, “gübrenin pahalılığını” hafifletip anlatıyor, bir yandan da dinleyenin tepkisini anlamaya çalışıyordu.

Ancak Cumhurbaşkanı’nın zaten çok iyi bildiği bu sorunları pek de dinlemediği ortaya çıktı.

Toplantının amacı bu sorunları öğrenmek, çiftçiyle birlikte çözüm bulmak, bir yandan da tarımın Saray’dan idare edilmediğini göstermek gibi görünüyordu.

Oysa asıl amacın bu olmadığı anlaşıldı.

Amaç, Cumhurbaşkanı’nın gönül indirip çiftçilerle beraber oturduğu, onları bir baba şefkatiyle dinlediği, bazı sözlerle çözüm arandığını gösterecek bir algı düzenlemesiydi.

Ama plan hiç de öyle işlemedi.

Sayın Cumhurbaşkanı aklına eseni söylediği için (prompter yoktu), içinden geleni açıkladığı için (önünde okuyacağı bir not yoktu), toplantı içtenlikli bir sohbete dönüştü.

PAHALI YEMDEN YAKINAN KADIN ÇİFTÇİ

Büyükbaş hayvancılıkla uğraşan kadın çiftçi “yemlerin pahalılığından” yakınırken Cumhurbaşkanı pek oralarda olmadı.

Cumhurbaşkanı, yanında oturan Tarım Bakanı’na dönüp:

“Bak Vahit, dedi. Öyle Uruguay’dan et getirmemize gerek yok. Buradaki hayvanları kesip ramazanda et sıkıntısını atlatırız. Sen bu işi hallet.”

Tarım Bakanı bu arada karkas et fiyatlarıyla ilgili bir şey söylemek isterken de azarı işitti:

“Bırak şimdi karkası markası, sen hayvanları al.”

Beslediği hayvanların yemini dile getirirken hayvanları kesime kaptıracak kadın şaşaladı.

Bakan da bu buyruğu nasıl yerine getireceğini düşünüyordu:

“Efendim bakalım, hayvanları satarlar mı?” diyecek oldu.

“Satarlar satarlar. Biz isteyince verirler.”

Bitti gitti. Yemden yakınan kadın hayvanlarından oluyordu.

Neden böyle olmuştu?

Çünkü Cumhurbaşkanı, kırmızı et tedariki konusuyla doluydu. Et fiyatları hızla artıyordu ve bu pahalılık kendi iktidarı için bir tehditti.

Cumhurbaşkanı için bu toplantı da, burada dile getirilenler de, yaşanan sorunlar da bir tek amaç için önemliydi: İktidar.

İKTIDARI KAYBETME KORKUSU

Cumhurbaşkanı’nın bilinçdışı “iktidarı kaybetmek korkusunu” bir takıntı olarak kaydetmişti.

Artık her şey “iktidarı korumak için yararlı” ile “iktidarı kaybetmek için etkili” arasında yer alıyordu.

“İktidarı kaybetmek”, artık demokratik sistemdeki bir nöbet değişimi değildi.

“İktidarı kaybetmek” her şeyi kaybetmekti. Gücünü kaybetmek, güvenliği kaybetmek, itibarı kaybetmek, yetkileri kaybetmek, sahip olunan her şeyi kaybetmekti.

Ne pahasına olursa olsun, “iktidar korunmalıydı”.

Ne pahasına olursa olsun mu?

Bilinçdışı “Evet” der, “ne pahasına olursa olsun”.

Ama akıl gene başa gelir ve “Öyle şey olmaz” der.

“Ne pahasına olursa olsun” olmaz. Kılıfına uydurmak lazım.

Kılıf, yeni seçim kanunudur.

Kılıf, Yüksek Seçim Kurulu’dur.

Kılıf, oy vereceklerin adresleridir.

Kılıf, Suriyeli mültecilerin oylarıdır.

Ancak işte “pahalılık”, işte “işsizlik”, işte “adaletsizlik” dönüp dolaşıp iktidar için etkili tehditler olmaktadır.

Neyse biz gene çiftçilerle buluşmaya dönelim.

ARICI BİR ŞEY ANLATACAKTI

Söz alan arıcı bir şey anlatacaktı ama anlatamadı.

Cumhurbaşkanı’nın aklına “kestane balı” gelmişti.

“Bakın” dedi, “size şifalı bir şey anlatayım. Ben akşamları yatmadan önce manda yoğurduna, birkaç Medine hurması, bir kaşık kestane balı, biraz yulaf koyar yerim. Çok şifalıdır. Siz de yerseniz fayda görürsünüz.”

Elbette manda yoğurdunu da kestane balını da yurttaşlar gönderiyordu.

Cumhurbaşkanı’nın sevenleri çoktu, eksik olmasınlardı.

Arıcı ne anlatacaktı, pek anlaşılmadı.

Toplantıdan da bu karışım akıllarda kaldı.

Manda yoğurdu.

Medine hurması.

Kestane balı.

Yulaf.

Sonradan bunlar hesaplandı, fiyatları açıklandı, vatandaşın bu karışımı neden yiyemeyeceği anlatıldı.

Oysa, Cumhurbaşkanı’nın bilinçdışı, mesajlarını çok net veriyordu:

“Ben sizden farklıyım. Ben sizden üstünüm. Siz haddinizi bilin.”

İşte “iktidarı kaybetme korkusu”nun temeli de budur.

Ama işte atalar yıllarca deneyimden sonra sözlerini söylemişler:

“Korkunun ecele faydası yoktur”...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çalınan gelecek!... 29 Nisan 2024
Istakozun intikamı! 22 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları