Emre Kongar
Emre Kongar ekongar@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yargı, neyin, kimin emrindedir?

25 Ekim 2020 Pazar

Yargı, evrensel olarak adaletin emrinde ve hizmetinde olmak iddiasındadır!

Ama ne yazık ki “yargının hizmet ettiği ADALET” kavramı, değişik zamanlarda, değişik devletlerde, farklı anlamlar taşır:

Çünkü yargı esas olarak, içinde bulunduğu düzenin, o düzeni temsil eden devletin ve o devletin gücünü elinde bulunduranların emrindedir!

Tarih boyunca, devlet gücünü ellerinde bulunduranların en çok başvurdukları “sözde adalet” kavramı ise kendi egemenliklerini sürdürmeye yöneliktir.

Ortaçağdaki “Adalet” kavramı, din adamlarının ve kendisini dinin/tanrının yeryüzündeki temsilcisi olarak gören kralların, imparatorların, şahların, padişahların, egemenliklerini sürdürmek için istismar ettikleri kavramdır.

Batı’daki “Engizisyon Mahkemeleri”, Doğu’daki “Şeriat Mahkemeleri”, bu tür adalet anlayışının yargıdaki yansımalarıdır.

Aydınlanma Hareketi ve Endüstri Devrimi ile Din-Tarım İmparatorluklarının “Dine Dayalı Adalet” anlayışının çağ gerisi ve otoriter niteliği değişme sürecine girmiştir...

Yöneticilerin seçimle işbaşına gelmesiyle de, yargı ve adalet anlayışında “Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerine” doğru bir evrim başlamıştır.

***

Elbette yukarıda belirttiğim “yargının, içinde yer aldığı düzenin ve devletin emrinde olduğu” gerçeği çağdaş yargı açısından da geçerlidir.

Bu genel ilke çerçevesinde, çağdaş devletlerdeki yargı, siyasal egemenliğin de kaynağı olan “milletin” emrindedir:

Esas işlevi, Demokratik Rejimi ve bu rejimin esası olan Temel İnsan Hak ve Özgürlüklerini korumaktır.

Millet adına” kullandığı bu rejimi koruma yetkisi, ona anayasa tarafından verilir.

Nitekim, “Demokratik, Laik ve Sosyal, Hukuk Devleti” olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 9. maddesine göre: 

“Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır.”

***

Ne yazık ki Anayasa’nın bu hükmü, 2010 ve 2017 halkoylamaları ile ihlâl edilmiştir:

Mahkemeler siyasal iktidarın emri altına sokularak, bağımsızlık ve tarafsızlık ilkeleri yozlaştırılmıştır.

İktidarın, Gülen Cemaati ile birlikte adaleti ihlâl ettiği “Birinci Silivri Trajedisi” zamanında haksız ve hukuksuz uygulamalar dava isimleriyle anılırdı...

Ergenekon, Balyoz, OdaTV, Casusluk davaları gibi.

Bu arada elbette, Kuddusi Okkır, Ali Tatar, Kaşif Kozinoğlu, Türkan Saylan, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Fatih Hilmioğlu, Doğu Perinçek, İlhan Selçuk gibi (buraya sığmayan) pek çok kişinin ismi de, kamuoyunun vicdanını sızlatan adlar olarak beyinlere ve kalplere kazınmıştı.

Siyasal iktidarla Gülen Cemaati’nin arası bozulduktan sonra, ne yazık ki, hukuk ihlâlleri ve adaletsizlikler “İkinci Silivri Trajedisi” döneminde de devam etti:

Bu dönemdeki hukuksuzluklar da Cumhuriyet Davası, Sözcü Davası, MİT TIR’ları Davası, Grup Yorum Davası gibi dava isimleriyle anılmaya devam etti ama bireylere yapılan haksızlık o düzeye erişti ki adaletsiz uygulamaların simgeleri olarak bazı kişi isimleri de ön plana çıktı:

Hemen akla gelenler arasında Ebru Timtik, Selahattin Demirtaş, Osman Kavala, Enis Berberoğlu, Eren Erdem, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Müyesser Yıldız gibi (isimleri buraya sığmayan) pek çok kişinin adları var.

***

Bu dönemde:

1) Bazı kişi ve grupları hedefleyen özel haksızlık ve hukuksuzluklar...

2) Bazı avukatların da müvekkillerinin suçlandıkları söylem ve eylemlerden sorumlu tutulmaları...

3) KHK uygulamaları...

4) Kadın katillerine gösterilen müsamaha ve verilen “iyi hal indirimleri”...

5) Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararlarına direnilmesi...

6) “Terör örgütüne üye olmamakla birlikte...” diye başlayan yardım ve destek suçlamalarının, FETÖ, PKK ve DHKP-C gibi örgütlerle ilişkilendirilerek, bu örgütlerle ilişkisi olmayanlara karşı açılan davalar...

7) Cumhurbaşkanına hakaret davaları...

8) Savcı ve yargıçların mesleğe alınmalarında, atanmalarında, mahkemelerin, yüksek mahkemelerin, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun oluşumunda, siyasal iktidarın müdahaleleri...

Kamuoyunda, yargı mekanizmasının neyin ve kimin emrinde olduğu hakkında soru işaretleri doğuruyor...

Ve insanlar, haksız, hukuksuz uygulamalarla yargılananları, hapiste yatanları unutmuyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları