Tutuklular ve mahkûmlar da insandır

11 Şubat 2024 Pazar

Sevgili okurlarım, bir ülkenin uygarlık düzeyi ilk bakışta onun trafik düzeninden, derinliğine bakıldığında ise cezaevlerinden anlaşılır.

Türkiye, uluslararası karşılaştırmalı istatistiklerde, gerek Demokratik Rejim gerek Hukuk Devleti gerekse Medya Özgürlüğü konularında sürekli olarak aşağı doğru bir eğilim gösteriyor.

Bence ülkemizin en önemli sorunlarının başında, cezaevlerinde yatan mahkûm ve tutuklu sayısının yüksekliği geliyor.

Bu sayının yüksekliği, hem ülkede işlenen suçların arttığını gösteriyor...

Hem de tutuksuz yargılanma esas olduğu halde, özellikle siyasal suçlarda, “önce tutukla sonra yargıla” ilkesinin hemen hemen genel uygulama haline gelmiş olmasını.

Örneğin Euronews, hapishanelerde bulunan hükümlü ve tutuklu sayısının son yedi yılda rekor seviyede arttığını belirtmiş.

Euronews’in TÜİK ve Adalet Bakanlığı verilerine dayandırdığı haberine göre 2011 yılında ceza infaz kurumlarındaki mahpus sayısı 128 bin iken bu sayı 2022 sonunda 341 bine yükselmiş.

Habere göre Türkiye’de 100 bin kişiden 356’sı hapishanelerde bulunuyor.

Bu oran Avrupa Birliği ülkelerinde ise 106.

Buna göre Türkiye’de hapishanelerdeki mahpus oranı AB’nin 3.4 katı.

Türkiye aynı zamanda, Avrupa’da cezaevlerinin en kalabalık olduğu ülke.

***

Ben de Ceza İnfaz Kurumları İstatistikleri’ne baktığımda, “Ceza İnfaz Kurumunda Bulunan Tutuklu/Hükümlü Mevcutları” konusunda bulabildiğim en son sayılar 31 Mart 2022 tarihliydi.

Bu sayılara göre, cezaevlerinde 2022 başında toplam 314 bin 502 kişi vardı.

Mahkûmların dağılımı şöyleydi:

Erkek 264 bin 935, Kadın 10 bin 360, Çocuk 670 

Toplam 275 bin 965 

Cezaevindekilerin yüzde 88’i.

Tutukluların dağılımı da şöyleydi:

Erkek 35 bin 318, Kadın 1.813, Çocuk 1.406

Toplam 38 bin 537 

Cezaevindekilerin yüzde 12’si.

***

Benim, taraf, suç, kimlik, ideoloji ve kişilik farkı gözetmeksizin, sadece haksızlık ve hukuksuzluklara değindiğim fark edildiği için, her kesimden, her konudaki mahkûm ve tutuklulardan ve yakınlarından pek çok şikâyet iletisi alıyorum.

Kimisi doğrudan mektup yazarak, kimisi sosyal medya üzerinden, çok çeşitli sorunlar aktarıyorlar.

Şikâyetlerin başında, yaşlı ve hasta mahkûm ve tutukluların sağlık ve tedavi sorunları var.

Üzerinde durulan sorunlar arasında “tecrit uygulaması” şikâyetlerinin çokluğu dikkatimi çekiyor.

Bir de, infaz konusunda, denetimli serbestlik hakkının kullandırılmasında çok haksızlık yapıldığı belirtiliyor.

Ayrıca yakınlarla görüşmelerde çok sorun yaşandığı vurgulanıyor.

***

Cezaevleri esas olarak, insanların “ilaveten cezalandırıldığı” değil, verilen “serbestlikten mahrumiyet” cezasının “sadece infaz” edildiği yerlerdir.

Bir başka deyişle, bir cezaevi aslında bir eğitim ve bir tedavi kurumu olarak düzenlenmeli ve öyle yönetilmelidir.

Oradaki tutuklu ve mahkûmların da aynen orada görevli olan devlet memurları gibi, birer insan oldukları asla unutulmamalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları