Tehcir bir soykırım mıydı? XII

17 Mayıs 2015 Pazar

Kimsenin Ermeniler ile Müslümanlar (Türkler ve Kürtler) arasındaki karşılıklı katliamları inkâr ettiği yok...
Kritik soru şu:
1915’te Birinci Dünya Savaşı sırasın-da yeniden isyan eden ve Rus ordularıyla işbirliği yapan Ermenilerin bir bölümünün Osmanlı yönetimi tarafından zorunlu göçe tabi tutulması, bu göç sırasında ve sonrasında yaşanan trajediler, “Genoside” denilen “Soykırım” suçunu oluşturur mu?
Bu sorunun yanıtı, Almanya’da Yahudilere yapılan katliama, yani Holokost’a ve buradan hareketle oluşturulan “Soykırım Sözleşmesi’ne” bakılarak verilmeye çalışılıyor.
Gerek 1915’teki Osmanlı İmparatorluğu ile 1930’lar 40’lar Almanyası arasındaki farklı savaş koşulları, gerek Alman Milliyetçiliği, Yahudi Milliyetçiliği, Ermeni Milliyetçiliği ve Türk Milliyetçiliği arasındaki farklar, gerekse tarihsel ve siyasal süreçler, bu iki olay arasında pek de bir benzerlik olmadığını gösteriyor.

***

Tartışmanın bir de teknik hukuk yönü var.
Konunun uzmanı olan sevgili köşedaşım Özgür Mumcu, 25 Nisan Cumartesi günü yazdığı ve aslında tamamının okunması gereken yazıda şunları söylüyordu:
“...Peki, bu 1915’te olanlar bir soykırım mıydı?
Buna hukuki bir cevap vermek hem güç hem değil.
Soykırıma ilişkin antlaşma 1948’de imzaya açıldı ve 1951’de yürürlüğe girdi. Aksine görüşler olsa da antlaşma geriye yürümüyor.
Kaldı ki soykırım da bu sözleşme vesilesiyle türetilmiş bir kavram. BM Genel Sekreter Sözcüsü’nün de hukuki bir karar olmadan soykırım ifadesini kullanamayacaklarını söylemesi bu nedenle.
...1915’te yaşananların Soykırım Sözleşmesi’nin ‘Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek’ şeklinde tanımladığı fiille örtüştüğü ileri sürülmektedir.
...Soykırım suçunun oluşması için ‘özel kast’ yani ‘ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacı’ aranmaktadır.
Bu kastın ispatının koşulları ise Ruanda ve eski Yugoslavya savaş mahkemelerinin kararlarında yumuşatılmıştır.
Yani 1915 bugün yaşansaydı, ihtimal belki tehcirin hepsi değil ancak kimi uygulamaları hukuken soykırım sayılabilecekti.”

***

Özet olarak, teknik hukuk bakımından “Tehcir”in “Soykırım” sayılması olanağı yok...
Ancak kıyas yoluyla, siyasal açıdan suçlamalar yapılıyor...
Çeşitli ülkeler, meclislerinden karar çıkarıyor.
Ama o zaman da şu sorular gündeme geliyor:
Tarihte geriye gideceksek niçin sadece Osmanlı’yı yargılayalım ve niçin 1915’te duralım?
Niçin Hiroşima ve Nagazaki’yi sorgulamayalım, niçin tarihteki öteki katliamları gündeme getirmeyelim?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları