Muhalefete muhalefet?

21 Ağustos 2020 Cuma

Bütün otoriter veya totaliter eğilimli rejimlerin en büyük destekçileri; dogmatik fanatikler, rejimden beslenenler ve lümpenlerle birlikte, “Demokratik Muhalefete Muhalefet Edenlerdir”:

Çünkü otoriter ve totaliter eğilimli iktidarlar, kendi çizgilerinden ve çıkarlarından başka hiçbir doğruyu, hiçbir gerçeği, hiçbir eleştiriyi, hiçbir farklı çözümü ve hatta hiçbir ittifakı kabul etmezler...

İster liderlik kavgasından, ister ego şişkinliğinden, ister ideolojik kavgadan, ister menfaattan isterse muhalefetin beceriksizliğinden kaynaklansın, muhalefet içindeki her bölünmeden, yani “Demokratik muhalefete muhalefet edenlerden” beslenirler...

Her “Demokratik muhalefete muhalefet hareketi”, otoriter ve totaliter eğilimli iktidarlarca, derhal kendilerinin ne kadar doğru, ne kadar haklı, ne kadar âdil ve ne kadar vicdanlı olduklarının kanıtı, hatta ispatı biçiminde yorumlanır. (Bu çözümleme içinde iktidar dalkavuğu gazeteciler yoktur.)

***

Tam bu noktada müthiş bir paradoks vardır:

Çağımızda, otoriter ve totaliter eğilimli iktidarlara karşı olan “Demokratik muhalefet”, başka otoriter ve totaliter eğilimli hareketler tarafından desteklense bile (ki genellikte demokratik gruplar veya partiler bu tür muhalefete öncülük ederler) mutlaka Demokrasi ile Hukuk Devleti yani Temel Hak ve Özgürlükler çizgisine ve Bağımsız Yargı ilkesine oturmak zorundadır.

Yani otoriter ve totaliter eğilimli rejimlere karşı olan muhalefet, mutlaka Demokratik Özgürlükler bağlamında oluşacak ve bu nedenle de bu özgürlüklerin en başında yer alan “İfade ve Muhalefet Özgürlüğü” bu muhalefetin en önde gelen ilkelerinden biri olacaktır.

Peki, o zaman nasıl ve hangi gerekçelerle “Muhalefete muhalefet edenler demokratik ve özgürlükçü bir hareketin altını oyan bir biçimde, otoriter ve totaliter eğilimli iktidarlara hizmet ediyorlar” denebilir?

Bu sorunun kuramsal ve felsefi yanıtı da uygulamadaki yanıtı da aslında çok basittir:

Her “Demokratik muhalefete muhalefet hareketi”, iktidarlarının sürelerini uzattığı oranda otoriter ve totaliter eğilimli iktidarlara hizmet eder!

***

Türkiye’nin önündeki rejim sorunu, Demokrasiyi yeniden kurmak, bunun için de Parlamenter Demokrasiyi yok eden AKP-Erdoğan iktidarının, barışçı geleneksel yolla, yani adil ve şeffaf bir seçim yoluyla iktidardan düşürülmesi sorunudur.

Sorunun çözümü ise bu sorunu yaratan iktidara karşı oluşturulacak olan “Demokratik Muhalefet Cephesinin” oy gücüne bağlı görünmektedir.

Dolayısıyla, son günlerde oluşan siyasal hareketlenmelerin, kişilerin nitelikleri açısından değil, bu bağlamda, yani “Demokratik Muhalefet Cephesi’nin Oy Gücü” bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

Pazar günkü yazımda CHP’nin ve öteki partilerin bu bağlamdaki yerlerini, Muharrem İnce hareketiyle birlikte değerlendireceğim.

YAŞASIN YARGI BAĞIMSIZLIĞI...

YAŞASIN ATATÜRK’ÜN KURDUĞU, DEMOKRATİK, LAİK VE SOSYAL HUKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları