Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
ATATÜRK ‘Tekalif-i Milliye’yi anlatıyor-4
Sıcak gündem dolayısıyla zorunlu olarak ara verdiğim “ATATÜRK “TEKÂLÎF-İ MİLLİYE”Yİ ANLATIYOR” yazılarıma, Atatürk’ün Meclis’e Başkomutanlık önergesini verdikten sonra neler olduğunu anlatan sözleriyle devam ediyorum.
***
Başkomutanlığıma Yapılan İtirazlar
Efendiler, bu önergem, güya bana güvendiklerini belirterek öneride bulunanların gizli niyetlerini açığa çıkarmalarına yol açtı. Derhal itirazlar başladı. Bir defa, “Başkomutanlık unvanını veremeyiz” dediler. “O, Büyük Millet Meclisi’nin manevi şahsiyeti içindedir. Başkomutan vekili denilmelidir.”
İkinci olarak, “Meclis’in yetkisini kullanmak gibi bir ayrıcalığın verilmesi asla söz konusu olamaz” görüşünü ileri sürdüler.
Ben, padişah ve halifeler tarafından verilegelmiş köhne bir unvanı takınamayacağımı; yapacağım görev fiilen başkomutanlık olduktan sonra bu unvanı olduğu gibi vermekten çekinmeye yer olmadığını belirterek, görüşümde ısrar ettim.
Durum, Meclis’in gördüğü ve açıkladığı gibi olağanüstü olduğuna göre, benim de alacağım kararlar ve yapacağım uygulamaların olağanüstü olması gerekeceğine kuşku yoktu. Düşüncelerimi ve kararlarımı hızlı ve kesin bir biçimde gerçekleştirmek ve uygulamak zorunluluğu vardı. Bakanlar Kurulu’ndan, Meclis’ten izinler isteyerek gecikmelere yol açmaya durum uygun olmayabilirdi. Bütün ülkeyi ve ülkenin bütün kaynaklarını kapsaması gereken emir ve genelgelerim için, her işin bakanından veya Bakanlar Kurulu’ndan görüş ve izin almak, benim yapacağım Başkomutanlıktan beklenen yararları sağlayamazdı. Onun için kayıtsız koşulsuz emir verebilmeliydim. Bunun için de, Büyük Millet Meclisi’nin yetkisi, bana aktarılmalıydı. Bunu, başarı için zorunlu görüyordum. Onun için bu noktada da ısrar ettim.
Salâhattin Bey, Hulusi Bey gibi bazı milletvekilleri, Meclis’in, yetkisini bir kişiye vermekle işlevsiz kalacağından, milletten aldığı vekâleti başkasına devretmeye yetkisi bulunmadığından ve esasen orduya komuta edecek kişiye Meclis yetkisinin verilmesinin söz konusu olamayacağından ve buna gerek bulunmadığından söz ettiler.
Meclis’in yetkisini kullanabilecek bir kişiye, milletvekillerinin kişisel olarak güven duymamaları olasılığından da söz edenler oldu.
Ben, bu görüşlerin hiçbirini reddetmedim. Hepsini doğru bulduğumu belirttim. Meclis’in bu noktayı çok dikkatle ve önemle değerlendirip incelemesini söyledim. Yalnız, kendileri için korkanların telaşlarına yer olmadığını söyledim.
Sorun 4 Ağustos’ta bir karara bağlanamadı.
(Emre Kongar Seçkisiyle NUTUK, ss. 141-142)
***
Sevgili okurlarım, görüldüğü gibi “TEKÂLÎF-İ MİLLİYE”, bugünle mukayese edilmesi asla olanaklı olamayan, Kurtuluş Savaşı’nın en kritik anında verilen bir Başkomutanlık yetkisi sonrasında çıkarılan emirlerdir.
Bu yazı dizisinde, Atatürk’ün bunu nasıl anlattığını aktarıyorum.
Arkası var.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Tanrıkulu'ndan Diyarbakır iddiası: Kayyım atanacak mı?
- Akşener'den oy bölme tartışmalarına cevap!
- YURTTAŞLAR KABİNEYE ATEŞ PÜSKÜRDÜ!
- Ekonomik kriz tiyatronun yolunu unutturdu
- Yerel seçime son 5 gün
- Akşener Özel'in o sözlerini hatırlattı
- İmamoğlu önceki dönemi anlattı
- Mart ayı 1. Dönem Çocuk Meclisi toplandı
- İmamoğlu eşi Dilek İmamoğlu ile Vefa Bozacısı'na gitti
- Özel İYİ Partili ve AKP'li adayları yerden yere vurdu
En Çok Okunan Haberler
- Büyükşehirlerde başa baş seçim
- 'Mahremimizi ortaya saçıyor'
- Belediye çalışanlarına miting ‘yoklaması’
- '30 yıl sonra aynı yanlışın tekrarlanmaması için...'
- Özgür Özel'den 'anket' açıklaması!
- Öğretim görevlisi açığa alındı
- Erdoğan'dan 'emekli maaşı' açıklaması
- Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndan 'altın' kararı
- ‘İçişleri Bakanlığı’nın izni olmadan taktık’
- ‘Bağış olarak verdim’