Şurası bir gerçek... Kâğıt üzerinde avantajlı görünen taraf Galatasaray. Teknik direktörü olmayan, takımın favori oyuncularından bir kısmı sakat bir kısmı kart cezalısı olan bir takım var karşılarında. Dahası evlerinde oynamanın avantajı da ekleniyor buna… Ancak bir de kâğıt dışında kalan gerçekler var… Son 3 haftasını tempolu maçlarla geçirmenin yorgunluğu, Benfica’ya elenmenin moral bozukluğu ve de tabii maçın İstanbul’un en soğuk gününe denk gelmesi… Bunların toplamı sahaya tutuk bir oyun olarak yansıyor. Günün sürprizi G.Saray’da uzun bir süre sonra yeniden formasına kavuşan Emre Akbaba. Ancak onun varlığı yorgun takımı ateşleme yerine maç eksiği nedeniyle tutukluğu kamçılıyor. Önceki maçına göre daha çalışkan olan Mitroglou’nun istediği topları alamayışı da buna eklenince G.Saray, ilk yarıda üretken olamıyor.
Akhisar’a gelince; son derece terbiyeli bir kontratak taktiğiyle çıkıyorlar sahaya. Kendi sahalarına kapanıyor, G.Saray’ın pas trafiğini hatasız olarak kesiyorlar. Hızlı çıkışları da var ama kadronun yetersizliği gol yollarında tıkanmalarına yol açıyor. 13. dakikada Onur’un Muslera tarafından çelinen şutu ise maçın en tehlikeli pozisyonu.
İkinci yarı Emre Akbaba-Selçuk değişikliğiyle başlıyor. Bu G.Saray’ın orta sahasını nispeten toparlayan unsur oluyor. Sarı-Kırmızılılar, temposunu artırmaya çalışıyor. Tamamen Akhisar sahasına yığılan oyunda G.Saray, peş peşe birçok pozisyona giriyor ancak hiçbirisinden sonuç alamıyor. 74’te Mitroglou’nun akıl dolu pası Onyekuru’ya ulaşıyor. O da bekletmeden kaleye vuruyor ancak kaleci dışarı çeliyor. Bu G.Saray’ın kayda değer ilk net pozisyonu. Sarı-Kırmızılıların bitmeyen baskısı bal yapmayan arı misali. Çalışıyorlar, çabalıyorlar, koşuyorlar, basıyorlar ancak gollük sonuç alamıyorlar. G.Saray’ın bu hali rakibine de cesaret veriyor. İleride biraz daha akıllıca oynasalar gol bulmaları işten değil. G.Saray’ın umutsuzca önündeki kilidi açacak bir çilingire ihtiyacı var. Sonsuz ortalar, baskı, girilen tüm net pozisyonlar meyvesini artık bitti denilen dakikada veriyor. G.Saray’ın beklediği altın vuruş Mitroglou’dan geliyor.