Deniz Yıldırım

Somut ve ortak program ihtiyacı

15 Eylül 2021 Çarşamba

Memleketin sorunları dünyevi olduğu gibi çözümleri de dünyevidir. Çözümsüzlüğe saplanmak, akışına bırakmak, insanın sorunlarla kendi iradesi ve aklıyla baş etme yolundaki aydınlanmasından da geri adımdır. Öyleyse dünyevileşme mücadelesi, iktidarın ritüellerine, daralan kitle tabanını din sömürüsüyle bir arada tutma çabasına karşıtlığın ötesindedir. Bugün yaşadığımız sorunların kadere, çözümlerin ise kısmete bağlı olmadığını anlatmak, bunları görünür kılmak ve çareleri belirginleştirmek, somutlaştırmak da dünyevileştirme mücadelesinin parçasıdır.

Bu mücadele, halkın ortak sorunları karşısında çözümsüz kalan iktidarın alanını daha da daraltacağı gibi muhalif partiler arasındaki siyasal açı farklarını da geçiş süreci için asgari düzeye indirebilir.

Ne yapmak gerekir?

Somut olmak gerekir. Salt iktidar eleştirisinin ötesinde, memleketin acil sorunları karşısında somut çözümleri geliştirmek, ortak bir programa dönüştürmek ve halka sunmak, inandırmak gerekir.

Somut olmak, pratikte olmaktır. Pratikte olmak, yönetebildiğini kanıtlamak ya da daha iyi yönetebileceğine dair umut işaretleri vermek bu ikna sürecinin bileşenidir. Bu noktada belediyelere büyük görev düşüyor. İktidar da bunun farkında. Muhalif belediyelere dönük iktidar merkezli her baskının, engelin arkasında muhalefetin çalışabildiğinin, yönetebildiğinin halk tarafından görülmesini önleme çabası yatıyor. Nitekim bugün muhalefetin en beğenilen, adı Cumhurbaşkanlığı adaylığı için en fazla öne çıkarılan isimlerinin belediye başkanı olmaları, bu somutluğa toplumun yüklediği anlamla ve sözden çok uygulamaya bakışla ilgilidir. 

Fakat belirtmek gerekir ki şu aşamada asıl mesele, kimin Cumhurbaşkanı olacağı değildir. Bu tartışma, programsızlığa övgü ve kişilerin kurtarıcılığına aşırı anlam yükleme bağlamında da sorunludur. Nitekim iktidar sermayesinin kanallarındaki, gazetelerindeki tek tartışma konusunun “muhalefetin adayı kim olacak” sorusu olması bile bu tartışmanın öncelikli olmadığını anlamak için yeterli. “Muhalefetin adayı kim olacak?” tartışması, halkın önüne ortak bir programla çıkacak geniş bir ittifak zorunluluğunu saklama, halkın gerçek meselelerini tartışmaktan kaçma ve elbette meseleyi salt “Erdoğan ve karşıtları” hattına oturtarak kişiselleştirme arayışının uzantısıdır.

ADAYLIK TARTIŞMASINDAN ÖNCE

Oysa muhalefet partilerinin derinleşen sorunlar karşısında yapmaları gereken, somuta, çözümlere, kısa vadede üzerinde uzlaştıkları ortak programa odaklanmaları ve bir an önce bunu kamuoyu ile paylaşmalarıdır. Cumhurbaşkanı adayı, bu programın garantörü, farklı partilerden ve görüşlerden oluşan ittifakların arasındaki ve dahası, kuvvetler ayrılığının yeniden tesisi sürecinde de devlet organları arasındaki uyuşmazlıkların çözümünde bir hakem olacak şekilde sonra belirlenebilir. 

Muhalefetin CB adayı tartışmasına girmemesi bu açıdan mantıklı. Hem gerçek gündemin örtülmesinin önüne geçiliyor hem de öne çıkarılacak adayın şimdiden yıpratılması önleniyor. Ancak muhalefet partilerinin, somut ve ortak bir program etrafında birleşerek bunu kamuoyu ile paylaşmayı ertelemelerinin aynı düzeyde mantıklı bir tercih olduğunu söylemek zor.

Kuşkusuz ki her parti, kendi bakış açısı ve ideolojisi çerçevesinde dünyayı yorumlar ve buna göre çözümleri programına yansıtır. Ancak bugün her partinin, farklı çözümler önermek yerine, birbirine benzemez siyasi geleneklerden gelen partilerin ülkenin içine düşürüldüğü duruma karşı ortak bir çözüm iradesinde birleşebildiklerini halka göstermek, dolayısıyla da büyük sürtüşmeler yaşamadan, uzlaşma ile ülkenin acil sorunlarına somut çözümler önerebildiklerini kanıtlamak gibi sorumlulukları var.

İşsizlik, pahalılık, adaletsizlik, baskılar, liyakatsiz atamalar, beyin göçü, umutsuzluk, iktidarın günlük çıkarlarına göre oradan oraya savrulan dış politika(sızlık), başarısız pandemi yönetimi, giderek kötüleşen eğitim... Sorunlar listesi uzatılabilir. Sorunlar köklü, sebepleri belli; öyleyse çözümlerde ortaklaşmak, ortak bir iktidar programını açıklamak için gecikmenin mazereti yok.

İktidar erken seçimden kaçıyor. Çok doğal. İşlerin kötüye gittiğinin farkında olmasalar, kazanacaklarından şüpheleri olmasa kaçınmazlar. Muhalefet haklı olarak erken seçim talebini dillendiriyor. Ancak toplumun bu talebi sahiplenmesi, bu talep etrafında basıncı artırabilmesi için, bu iktidar dışında bir iktidar seçeneğinin somut olarak belirdiğini ve somut sorunlara somut çözümlerden oluşan bir iktidar programının gün yüzüne çıktığını görmesi de gerekir.

Muhalefet partileri, toplumsal ve siyasal muhalefetin tüm demokratik bileşenleri açısından öncelik sanırım bu ortak programa katkı koymak olmalıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları