Deniz Yıldırım

Pandemide kadınlar

10 Mart 2021 Çarşamba

8 Mart’ı geride bıraktık ve durum iç açıcı değil.

Artan şiddet, tecavüz, cinayet haberleri; kadınların haklarıyla tanınma mücadelesi kadar, var olma, hayatta kalma mücadelesi verdiğine de işaret ediyor.

Ya çalışma yaşamındaki durum nasıl? Bir yandan kültürel ve sosyal yaşamın laik ve kamusal damarlarını açık ya da örtülü biçimde kesme hamleleri adım adım etrafımızı kuşatırken, bir yandan da ülkedeki ekonomik kötüye gidiş, pandemi döneminin olumsuz etkileriyle birleşerek kadını çalışma yaşamından çekip almaya ve tam da istenildiği gibi, ev içi yeniden üretim rollerine sıkıştırmaya hizmet ediyor.

Bu durum, kadını salt aile içindeki rolü ekseninde değerlendirmeyi arzulayan siyasal projeye sadece ideolojik bir fayda sağlamıyor. Aynı zamanda, iş olanaklarının daraldığı, işsizliğin kalıcılaştığı bir süreçte kadınların iş aramaktan vazgeçmesi, işsizliğin daha da büyük oranlara ulaşmasını, gerçek işsizlik oranlarının görülmesini önlemeye yarıyor. Zaten gelişmiş ülkelere göre epey düşük olan işgücüne katılma oranının kadınların iş aramaya başlamasıyla birlikte artması, aynı zamanda krizin işsizlik boyutuyla daha da derinleşmesi ve görünürleşmesi demek. Bunun da ülkeyi yönetenlerin işine gelmeyeceği açık.

Ancak pandemi bir yandan da yoksulluğu derinleştiriyor. Özellikle salgın sürecinde emekçiler daha da güvencesiz ve geçici, düşük ücretli işlerde çalışmaya mecbur bırakılıyor; bu durum kadınlar için daha da belirleyici. Aynı zamanda eve kapanma süreçleriyle birlikte artan ev içi sorumluluklar da kadınların yükünü iyiden iyiye çoğaltıyor.

VERİLERİN DİLİ

TÜİK’in özellikle işsizlik ve işgücüne katılımla ilgili istatistiklerine bakmak da bu anlamda epey fayda sağlayabilir. Bu istatistiklere son yıllarda güven düşse de, yine de kadınların eğitim ya da iş yaşamına katılımıyla ilgili kamusal kanalların son aylarda nasıl daraldığını görmemize olanak sağladığı için faydalı olabilir.

Bu noktada iki yaş grubundaki verileri temel almak mümkün. İlki 15-64 yaş arası kadınlarda istihdama katılma oranlarındaki dönüşümü yansıtıyor. Buna göre Kasım 2019’da yüzde 38.2 olan 15-64 yaş arası kadınların işgücüne katılma oranı, Kasım 2020’de yüzde 34.8’e gerilemiş. Aynı oran erkeklerde ise 77.8’den 74.9’a düşmüş. Kadınlarda gerileme oranı yüzde 10’a yakın. Pandemi sürecinin kadınların işgücüne katılma oranına daha büyük darbe vurduğu görülüyor. 

Kadınların iş hayatına katılımıyla ilgili ölçü alacağımız ikinci yaş grubunda ise 15-24 yaş arası gençler var. Burada da değişim belirgin. Kasım 2019’da yüzde 31 olan işgücüne katılma oranı, Kasım 2020’de yüzde 27.8’e gerilemiş. İşsizlik oranı ise yine yüzde 30’un üstünde. Ne eğitimde ne de istihdamda olan 15-24 yaş arası gençlerin oranı da yüzde 34. 2018’de bu oran yüzde 32.8’di.

Bir de iş aramayan ama çalışmaya hazır olan kadınların oranında son bir yılda gerçekleşen değişime bakalım. Buna göre Kasım 2019’da “iş bulma ümidi olmadığı için” iş aramayı bırakan kadınların sayısı 297 bin, “Diğer” başlığı altında gerekçe belirtip iş bulursa çalışacağını söyleyenlerin sayısı ise 1 milyon 40 bindi. Aynı istatistikler Kasım 2020’de büyük bir değişim geçirmiş. “İş bulma ümidi olmadığı için” işgücüne dahil olmadığını söyleyen 15 yaş üstü kadınların sayısı 805 bine, “Diğer” başlığında gerekçe sunanların sayısı da 2 milyon 37 bine ulaşmış. Toplamda iki kattan fazla artış var; sadece bir yılda. 

Dolayısıyla kadınlar çalışma yaşamından isteyerek çekilmiyor; aksine, katılma arzusu da artıyor; ancak ekonomik ve sosyal şartlar bunu olanaksızlaştırdığı için kadınlar giderek iş aramaktan, çalışma yaşamına katılmaktan vazgeçiyor. Ekonomik zorun kadınlar üzerindeki bu etkisinden bağımsız bir otoriterleşme çözümlemesi yapmanın saçmalığı umarım görülür.

Eğitim durumuna göre işgücünün dağılımını düzenleyen tabloya baktığımızda ise son bir yılda özellikle işgücüne katılma sürecinden çekilen kadınların ağırlığını okuryazar olmayanlar ile lise altı eğitime sahip olanların meydana getirdiğini görüyoruz. Bu genel tablo ve elbette eğitimli gençlerdeki işsizliğin çarpıcı boyutlarını ortadan kaldırmıyor.

Kısacası, kadın hakları diyorsak, laik yaşam diyorsak, kız çocuklarının eğitimi diyorsak, bu sadece siyasal ve hukuksal değil, aynı zamanda ekonomik bir mücadele gündemi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları