Deniz Yıldırım

Moral yükselten gelişmeler

06 Ekim 2018 Cumartesi

Hürriyet’ten Abdülkadir Selvi de olmasa, iktidar çevresinde yaşanan hoş gelişmeleri öğrenemeyeceğiz.Özgür basın böyle bir şey elbette.
Salı günü grup toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan gazetecilerin olduğu bölüme giderek “Merhabalar, nasıl gidiyor arabalar” demiş. Espri sonrası güzel bir hava oluşmuş, Abdülkadir Bey de “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın moralini bir süredir bu kadar yüksek görmemiştim” saptamasını köşesine taşımış.
Kuşkusuz ki ülkeyi yönetenlerin morallerinin yüksek olması iyidir. Fakat çarşıda pazarda, sokakta, işyerinde yüzler asık; halk geçim derdinde, kaygılar artmış. Antidepresan kullanımı tavan yapmış, uyuşturucu yayıldıkça yayılıyor. Moraller bozuk özetle. Halk katındaki moralle yöneticiler katındaki moral seviyesi farklıysa sorun vardır; zıtlık oluşmuş ve gündemler farklılaşmıştır.
Ama sonra uzun uzun “acaba hangi gelişmeler Saray’ın moralini yükseltiyor” diye düşündüm. Madde madde yazınca da hak verdim. Moral yükseltecek gelişme çok. Bakalım.
16 Nisan’dan sonra sistem değişti; 24 Haziran’la birlikte de uygulamaya kondu. Artık Başbakan yok, Bakanlar Kurulu yok. Meclis etkisiz. Tek başına istediği kararla ya da kararnameyle ülkeyi yönetiyor Erdoğan. Bu olağanüstü gücü sınırlayacak gerçek anlamda bir yargı denetimi de kalmadı. Ekonomi desen emin ellere teslim. Dedim ki, bu mutlak güç hissi kesin moral yükseltiyordur.
Harcamalar desen sınırsız. Sayıştay hesaplarına göre geçen yıl Saray günde
1.8 milyon lira harcamış. Yılda 658 milyon lira. İtibardan tasarruf olmaz tabii; ama tasarrufu pahalılıkta ekmeğinden, yemeğinden, dolmuştan kısan, vergileriyle bu ülkeyi ayakta tutan halk mı yapacak hep? Neyse ki bu sorular artık açıkça, herkesin duyacağı şekilde sorulamıyor. Moral yükseltiyordur bu sessizlik.
Medya mı? Neredeyse tek merkeze bağlanmış. Manşetler bile aynı. Aykırı ses ara ki bulasın. Memur sessiz, işçi sessiz, üniversite sessiz, öğretmen sessiz, öğrenci sessiz, emekli sessiz, esnaf sessiz... Herkesin aklında şu cümle: “Konuşursam işimden olurum, konuşursam iş bulamam, konuşursam dükkânımı hedefe koyarlar. Bana kim sahip çıkacak?” Böyle dikensiz gül bahçesi her şeyi yolunda gösteriyordur yukarılara tabii. Moral yükseltmez mi Allah aşkına?
Bir yandan da enflasyon verileri açıklandı. Kriz iyiden iyiye belimizi büküyor. Pahalılık her yerde. İşsizlik yaygın. Buğdayı dışarıdan alır haldeyiz, ekonominin denetimini de Amerikan şirketine vermişiz. Ama çıkıyor Sayın Cumhurbaşkanı, “dış güçler” diyor, “oyun büyük” diyor, devreye bir de “camileri yıktılar, dinimizi yaşatmadılar” cümlesi giriyor sonra. Tamamdır, biraz çözülen kitle desteği yeniden sıkılaşıyor. Gündemi kendi kuruyor; siz söyleyin, moral vermez mi?
“Burası Türkiye, kiraları dolarla değil lirayla alın, bozuşuruz” diyor mesela. 16 yıldır dövizle kira uygulamasına muhalefet partileri izin veriyormuş da, AKP şimdi yeni iktidar olunca bu uygulamayı kaldırmış gibi konuşuyor ve kitlelerin bir bölümü alkış kıyamet destekliyor yine. Mutlaka moral yükseltiyordur.
Bir de muhalefet partileri var ki her iktidara lazım. Bir yanında, iktidarın hedeflerinin önünü iktidardan önce açıp daha fazla savunan bir partiyi müttefik yapmış kendisine. İktidarın açıkça savunamadıklarını bile rahatça savunuyor. Mesela ekonominin denetiminin bir Amerikan şirketine verilmesini haklı gösterdi yeni. Millilik tartışması başladı mı “kriter benim” diyor, açığı kapatıyor. Saray’da moral yükseltmesi kaçınılmaz.
Öbür yanda da çaresiz, umut veremeyen, halkın sandıktaki iradesine sahip çıkamamış, iktidara salı günü cevap yetiştirmek dışında vasfı kalmamış partiler... Dünyanın neresine giderseniz gidin, bir ülkenin parasına bu kadar değer kaybettiren, hayatı bu kadar pahalı hale getiren, bu kadar çok hata yapan iktidarlar güç kaybeder. Yerine de bir alternatif doğar. Bizde yok. Varsa yoksa slogan. Fiilen tek parti düzeni bu. Diğer partilerin ve Meclis’in açık olması, sadece bu gerçeğin örtüsü. Moraller nasıl yüksek olmasın?
Çoğaltabiliriz örnekleri. Saray’da moraller yüksek olabilir de umutsuz, sahipsiz, buradan çıkış siyaseti arayan geniş kitlelerdeki moral bozukluğunu biz nasıl gidereceğiz? Saray ile halkın gündemi arasındaki makas açıldıkça bu soruya yanıt verme görevinden kaçmak zorlaşacak. İyisi mi, şimdiden buna yanıt arayalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları