Deniz Yıldırım

Güneşli Pazartesiler

12 Şubat 2022 Cumartesi

Gündem ışık, ampul, aydınlık/karanlık, emekçi hakları olunca, akış serisinde bu haftayı 2002 İspanya yapımı Güneşli Pazartesiler adlı nefis filme ayırmak zorunluluğu doğdu.

İspanya’nın Vigo şehrinde tersane işçileri, artan maliyetler gerekçe gösterilerek işten çıkarılmıştır. Tersane sökülecek, gemiler Asya’da daha ucuza imal ettirilecek, bu arada tersanenin değerli arazisinde de lüks konutlar yükselecektir. Hazırlıklar bu yöndedir.

Sanırım tanıdık gelmiştir. Maliyetler artınca fatura önce emekçinin sırtına yüklenir. Ardından da kolay ve spekülatif kazancın kapısı, etrafında canlandırdığı tüm sektörlerle birlikte inşaat sektörüne açılacak şekilde dikilir.

İşçiler direnmiştir fakat yetmemiştir. Diğer yandan, Javier Bardem’in mimikleriyle her duyguyu bize yaşatacak şekilde canlandırdığı Santa karakteri, ki o da işten çıkarılmıştır, protestolar sırasında sokak lambasını kırmış, bu yüzden mahkemelik olmuş ve tazminat ödemeye mahkûm edilmiştir. Yani fatura iki kez emekçiye çıkarılmıştır.

İlginçtir; son üç yazıda bir katalizör olarak “borç ve borçluluk” olgusunun etkisindeki filmlere değinmiştim. Bu kez “lamba”, “ışık” olgusunun bir katalizör olarak sık sık karşımıza çıktığı bir film var. Santa, uğradığı haksızlığın yanında bir de öfkeyle kırdığı lambanın parasını ödemek zorunda bırakılmasını gururuna yedirememektedir. En sonunda borçla harçla, arkadaşlarının ısrarıyla tazminatı öder fakat ardından lambayı yeniden kırar. Lamba burada, sermaye ile işçi sınıfı arasındaki mücadelede bir “ahlaki” gösterene dönüşür.

LAMBA

Buna karşın lamba ve ışık, kaybedenler kulübünün üyesi haline gelen dostlar arasındaki ilişkilerde de karşımıza çıkar. Örneğin eşi tarafından terk edilen ve derbeder bir hayat yaşayan ihtiyar Amador, arkadaşlarıyla vakit öldürdüğü mekânın tuvaletindeki ışığı kapatmak için düğme arar bir sahnede. Bulamaz, artık otomatiktir. Santa bir gece Amador’un evine gider, ortalık dağınıktır, Amador’un gerçek yaşamıyla karşılaşır. Onu yatırır, çıkarken Amador uyarır: “Işığı söndür.” Santa ışığı söndürür.

Bir başka gecede, Amador’un cansız bedeniyle, yanıp sönen bir ampule doğru başını kaldırınca karşılaşır Santa. Ölümü haber veren de lambadır. Ve Amador’un cenazesinde de ışığı yine Santa söndürür. Uğradığı haksızlık karşısında bir “mal” olarak lambaya zarar veren de gündelik hayatında ışığı gönüllüce söndüren de Santa’dır. Santa’nın ve arkadaşlarının “ahlaki ekonomisi”, ışık ve lamba aracılığıyla aktarılmaktadır öyleyse. Santa’nın hem egemen sınıfla hem de ezilenlerle arasındaki ilişkide lamba/ışık, sembolik bir gösteren işlevi taşımaktadır.

Işıkla, ampulle, lambayla kurulan bu ilişkiyi, insanın insana, doğaya, yaşama yabancılaşması sürecinin son noktası olan kapitalist çalışma ve sömürü düzeninin karşısında, pazartesi sendromlarının olmadığı, akışı bizzat emekçilerin kısa bir süre için bile olsa sekteye uğrattığı/belirlediği ve dünyanın bir an için ampulle, lambayla değil, açık havada, güneşle ısınıp aydınlandığı bir ortaklaşma tamamlamaktadır filmde. Santa ve arkadaşlarının denizin ortasında güneşin tadını çıkardıkları o kısacık mutluluk anı (akışı da kesintiye uğratmışlardır bu sırada), bu ortaklığın sunumuna dayalıdır.

AĞUSTOSBÖCEĞİ İLE KARINCA

Sona doğru eklemek gerekir, çünkü günceldir: İşsiz Santa, etkileyici bir sahnede “Çok çalışırsan her şeyin olur”, “İstediğin yerlere ulaşırsın” masalıyla da hesaplaşır. Çok çalışmak yetmemektedir; Santa’nın aylaklığı, bu “çalışan kazanır”, “Ağustosböceği ile Karınca” masalına da pasif bir direniş biçimini almış görünmektedir bu nedenle. Bugün Türkiye’de de okumasına, çok çalışmasına rağmen bir işe giremeyen ya da işten çıkarılan, hak ettiği yerlere gelemeyen, insanca yaşayacak ücret alamayan milyonlar yok mudur? Karıncalar çalışkan olabilir fakat ağustosböcekleri bütün kaynaklara, kamusal varlıklara, makamlara çalışmadan el koymuştur. Ağustosböcekleri sayıca az olsalar da örgütlü ve güce yakındır, karıncalar ise örgütsüz ve dağınıktır çünkü. Masalın aslı bu gerçeğe göre yaşanmaktadır.

Memleketin ışığı çalınır, karanlık hükmünü bize dayatır, yokluğu/yoksulluğu yaratanlar faturayı halka keserlerken, Güneşli Pazartesiler düşlemek, akışa direnişte buradan yansıyan sıcağı keşfetmek güzel olur. İzlemenizi öneririm.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları