Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Gayrimemnun yeni merkez
Dünya genelinde ekonomik krizin etkileri yayılıyor. Bunun yansımalarından birisi de “merkez” olarak adlandırılan siyaset ve programların çözülmesi. Yeni bir merkez oluşuyor.
Eskiyen merkezin değişmeyen iki programı vardı: Siyasette liberalizm, ekonomide ise neo-liberalizm. Yani özelleştirmecilik, vergiyi halkın sırtına bindirmek, zengini kurtarırken garibana “sana da yardım veriyoruz, şükret” diyen bir hayırseverlik. Toplamı buydu.
Dünya genelinde bu “merkez” programa sol, sosyal demokrat partiler nasıl yaklaştı? “Neo-liberalizm alternatifsiz. Piyasacı bir sosyal model geliştireceğiz” dedi çoğu. Alternatif olması beklenen partiler aynı programda birleşti; merkez, sağa doğru kaydı. Emeğin haklarını budadılar, sendikaları zayıflattılar, özelleştirmeleri hızlandırdılar. Birlikte...
İki etkisi oldu bunun. Birincisi, dünya genelinde sağcılaşan sosyal demokrat partiler tarihlerindeki en düşük oy oranlarına doğru gerilemeye başladı. Ya iktidarı kaybettiler, ya da temsil güçlerini. Bugün Almanya’dan İsveç’e kadar durum budur.
Fakat bunun yanında, krizin derinleşmesiyle birlikte, bu sağ merkezin de “dönüşüm” değil “var olanı koruma” anlayışıyla hareket ettiği düşüncesi, farklı ülkelerdeki çalışan çoğunlukları daha önce “marjinal” görülen, “merkez dışı, radikal” olarak değerlendirilen hareketlere yöneltti. Bu da ikinci sonuçtu. Sadece merkez sol değil, merkez sağ da çözüldü. Sol sağcılaştı; merkezdeki sağ mutabakat tükendi; boşluk, merkezin dışındaki sağa açıldı. Tarihsel sıra budur.
Diğer yandan kriz, yönetenlerle yönetilenler arasındaki temsil oyununu da bozmaya başladı. Toplumsal tepkiler, “doğrudan eylem”e dönüştü. ABD ve İngiltere merkezli Occupy (İşgal Et)hareketleri, İspanya’daki Öfkeliler Hareketi, Tahrir’deki protestolar ve elbette Gezi böyle bir zincirin halkalarıydı. Meydanlara yerleşenler, liberalizmin temsil siyasetine, aynılaşan ve halktan kopan partiler arasındaki seçim gösterisine karşı doğrudan demokrasi modelleri geliştirmeye yöneldi. Kamusalı savundu.
Bu tabloyu siyasette sola tercüme edenler oldu. ABD’de “demokratik sosyalistler” bir akım olarak güçlenmeye başladı; İngiltere’de İşçi Partisi liderliği neoliberal mutabakattan vazgeçti; halkçılık ve kamuculuk tartışmaları sahneye yeniden girdi. Neo-liberalizm, bu programı dünyaya dayatan emperyal merkezlerde bile sorgulanır hale geldi.
Ama bir iktidar seçeneği olarak asıl güçlenen yine de merkez dışı sağ. ABD’de Trump seçildi mesela. En zenginler, halkın “merkez” siyasete tepkisini kendileri lehine çeviren yeni bir tarz geliştirdi. Macron da böyle bir hamleydi. Son örneğiyse Brezilya. Çek Cumhuriyeti’nin en zengin ikinci kişisi Babis ise, iktidara gelen partisine “Gayrimemnun Yurttaşlar Hareketi” adını verdi.
Gayrimemnunlar, gidişten memnun olmayanlar... Dünya genelinde en hızlı büyüyen kitle.
Gayrimemnunlar siyasetini arıyor. Bu da yeni koalisyonlara kapı açıyor bir yandan. Adil bölüşüm ve göçmenlerle ilgili yeni politika talepleri giderek iç içe giriyor. Sarı Yelekliler açık kanıtıydı; siyasetteki en ilginç örneğiyse, programı sola açık 5 Yıldız Hareketi’yle sağ, faşizme yatkın Lega’nın bugün İtalya’da kurduğu koalisyon hükümeti. “Geleneksel Merkez”in dışından iki kuvvetin koalisyonu. Merkez çözüldü, bu iki aktör hızla büyüdü. Adil bölüşüm talebiyle göçmen karşıtlığı, “gayrimemnun” kitleyi birleştiriyor kriz yayıldıkça.
“Ekonomide adil bölüşüm, siyasette milliyetçilik” arayan güçlerin “eski merkez”e karşı koalisyonu bu. Küreselleşme çözüldükçe, “yeni merkez” bu iki zeminde kuruluyor. İtalya ilginç bir örnek olma yolunda. Anketlere göre ilk ayların sonunda kim mi büyüyor? Lega; açık ara.
Ya Türkiye? Bizde önce solun, 2001 krizinden sonraysa merkezin toptan çöküşü, 80 öncesinde seçmence “marjinal” görülen siyasal İslamı iktidara taşıdı; ardından bugün o akım iyice büyüyüp diğer merkez dışı sağ aktör MHP ile koalisyona yöneldi. Yani biz bu süreci dünyada ilk yaşayanlardanız. Kriz derinleştikçe iktidar da dünyadaki yeni “merkez”in milliyetçiliğine hamle yaptı; küresel eğilimle birleşti. Krizi çözemezler; bu nedenle dünyadaki genel eğilime paralel olarak milliyetçilikten faşizme daha da kayacaklar. Onu durduracak ve alternatif olacak siyasetse “eski merkez”e dönüşle büyümez, o “merkez”in başarısızlıkları yarattı bu iktidarı. Dünya yeni bir döneme giriyor ve biz dışında değiliz. Çare ararken görelim istedim.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- İlk kez tek bir fotonun nasıl göründüğü gösterildi
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- Yıkılması gerekiyor!