Deniz Yıldırım

Bayramdan sonra

24 Temmuz 2021 Cumartesi

Ekonomi, sömürmeden yaşayan çoğunluk için zaten kötü; hayat pahalı, işsizlik can yakıyor. Küçük bir azınlık için işler yolunda, faturayı da emeğiyle, vergileriyle halk ödüyor. Bu ortamda uzun bayram tatili, sıkılan, kapalı iş ve ev ortamlarında kışı zorlukla atlatan milyonlarca yurttaş için memlekete, köye ya da bütçesine göre bir tatil yöresine gitme yolunda fırsat oldu elbette. Bir de bayramda çalışanlar var. Onlara bayram yok. Market çalışanlarıyla konuşuyorum, mutsuzluk ve yorgunluk yüzlerinde. Kimse hak ettiğini alamıyor; çoğunluk, hak etmediğini yaşıyor. Bayramda tezgâh açan pazar esnafında da durum farksız.

Fakat tek derdimiz bu değil. Önümüz sonbahar. Dünyada Delta varyantının da etkisiyle Covid-19 salgını yeniden yükselişte. Bunun birkaç nedeni var elbette. Her şeyden önce Delta varyantı, şimdiye kadar görülen varyantlara göre çok daha bulaşıcı. İkincisi, aşı stoku bulunan ülkelerde aşıya karşı duranlar ve aşıya erişimi bulunmayan bölgelerde de (örneğin Afrika’da) aşısızlık, virüsün yayılımını artırıyor. Bilim insanları, bu durumun yeni varyantların çıkmasına da yol açabileceğini söylüyor. Yani birilerinin ya da bazı ülkelerin aşılanması yetmiyor; küresel bir çözüm gerekiyor. 

Bir kırılma noktasındayız. Dünya, küresel ısınmasıyla, buzulların erimesiyle, suların yükselmesiyle, artan orman yangınlarıyla, kuraklık ve gıda kriziyle, salgınlarla, etkisi giderek artan sel ve baskınlarla, iklim değişikliğiyle birlikte, ortak sorunlar yaşıyor. Ancak bu sorunların ortadan kaldırılması için çareler ortaklaştırılmadığı, doğayı ve emeği sömürmek üzerine kurulu düzen sorgulanmadığı sürece, sorunlarla baş etmek de gittikçe zorlaşıyor. Salgını tartışırken sistemi de tartışıyoruz. Sahi, tartışıyor muyuz? Emin değilim.

Bir başka neden de iktidarların geçici ekonomik çıkarlar uğruna, uzun vadede geleceği, özellikle de eğitim alanını ipotek altına alan politikalarında saklı. Bizdeki iktidarın politikası da bu. Şimdi her yer hareketli. Turizmi, esnafı biraz ayağa kaldıralım diye. Elbette işler iyi olsun; tamam da ya sağlık, ya eğitimin geleceği? Biri, diğerinin pahasına olmak zorunda mı? Herkes iç içe. Maske neredeyse etkisizleşti. Uzun bayram tatilinde yayılımın arttığına şüphe yok. Nitekim veriler de bunu doğruluyor. Delta yayılıyor. Aşılanma oranları, isteği ise giderek düşüyor. Bu ortamda, bilim insanları ağustosta dördüncü dalga ihtimaline karşı uyarıyor. Uyarıyor da kimi?

YA OKULLAR?

Bu gidiş yine okulların açılmasına engel olursa sorumlusu kimdir? Bir yıl daha dersliklerden, sosyalleşme olanaklarından, teknik açıdan uzaktan eğitime elverişli şartlardan mahrum kalacak milyonların, nesillerin kaybını birkaç haftalık ekonomik iyileşme, turizmi canlandırma hevesi telafi edebilecek mi?

Yapılması gereken belli. Aşılamayı hızlandırmak, tedbirleri eğitime göre yapılandırmak şart. Pandemi, eğitimdeki eşitsizlikleri daha da artırdı. Çocuklarda, gençlerde işçileşmeyi, okuldan gayri resmi kopuş sürecini hızlandırdı. Eğitimi öncelikli görmek, eğitime erişimdeki adaletsizlikleri gidermek, maddi destekleri çoğaltmak zorunlu. Konu sadece bugünün değil, yarının konusu. Bir ülkenin önceliği nedir? Eğitimden daha önemli ne var? Milyonlarca çocuğun, gencin bir dönem daha okuldan uzak kalmasının faturasını kim, nasıl ödeyecek?

Günlük tartışmalar, anlık politika değişiklikleriyle, keyfi ve kapalı kapılar ardında alınan kararlarla bir yere kadar. Planlama yok, kamusal politika yok. Bir gün alınan karar, ertesi gün değişiyor.

Bayram geçsin, tatil sezonu bitmeye başlasın. Bu gidişle yine birileri çıkacak, “Halkımız normalleşmeyi yanlış anladı” diyecek. “Tedbir alın” diyerek halkı göreve çağıracak, halkı sorumlu tutacak. İzledik çünkü bu filmi. İyi işler yönetenlerden, kötü sonuçlar yönetilenlerden. Bakış açısı bu ne yazık ki. Böyle olmasın. Öncelik eğitime, okulların açılmasına ve halk sağlığına verilsin.

Not: Bu haftalık bir değişiklik yaptım, akışa direniş serisini hafta içi, bayramda sürdürdüm. Haftaya cumartesi devam. Eğitim olmadan, edebiyatı, sinemayı, felsefeyi nasıl konuşacağız ki?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Cumhuriyet’e veda 4 Haziran 2022

Günün Köşe Yazıları