Deniz Kavukçuoğlu
Deniz Kavukçuoğlu den_kav43@hotmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İnceden Kıvırtmalar

10 Ocak 2015 Cumartesi

Daha önce bu köşede adlarını saymıştım. Birleşmiş Milletler’in yayımladığı bir listenin ortaya koyduğu gibi El Kaide’den El Şebab’a, Abdullah Azzam Tugayları’ndan Ebu Seyyaf Grubu’na, Taliban’dan Kafkasya Emirliği’ne, IŞİD’den Boko Haram’a kadar onlarca “İslami terör örgütü” çok sayıda Kuzey Amerika, Avrupa, Asya, Afrika ülkesinde cirit atıyor.
Uluslararası medya daha çok kendi ilgi alanlarına giren ülkelerden haber verdiğinden, sözgelimi, İslam adına faaliyet gösterdiklerini ileri süren köktendinci örgütlerin Afrika’da Kuzey ülkeleri ve Nijerya dışındaki ülkelerde ya da Kafkas ülkelerinde giriştikleri kanlı saldırıları, kıyımları yeterince öğrenemiyoruz.

***

Paris’te, ünlü gülmece dergisi Charlie Hebdo’ya yapılan ve 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör saldırısıyla birlikte “İslam kaynaklı terör” dünya kamuoyu gündeminin ilk sırasına oturdu.
“İslam kaynaklı terör” ülkemizi çok yakından ilgilendirdiğinden üç gündür gerek görsel medya gerekse yazılı medya programları, haberleri ve yorumları arasında bu olaya geniş yer veriyor.
İzlemeye çalışıyorum. İktidar sözcüleri ve İslami kesimden yorumcular son zamanlarda yükselen “İslam kaynaklı terör” olaylarını özellikle Avrupa ülkelerinde giderek büyüyen İslam karşıtlığı (İslamofobia) hareketlerine bir tepki olarak değerlendiriyorlar. Bu, doğru bir değerlendirme değil. Çünkü Avrupa toplumlarının bir bölümünde görülen İslam karşıtlığı dünden bugüne, aniden ortaya çıkmış bir olgu değil. Eğer burada bir tepki söz konusuysa bu, toplumun, çeşitli Avrupa ülkelerinde yuvalanmış köktendinci/terörist grupların kanlı eylemlerinden endişe duymasından, kendini korunma güdüsünden kaynaklanıyor. Doğal ki “İslamofobia” gibi bir dine karşı nefret duyguları içeren bir düşünceyi/hareketi onaylamak olası değil. Fakat ırkçılar tarafından kışkırtılan bu nefret toplumun belirli kesimlerinde destek buluyor.

***

Dünya ölçeğinde artan “İslam kaynaklı terör”, sokaktaki insanın giderek İslam ile terörü özdeşleştirmesine yol açıyor. Bu özdeşleştirme hiç kuşkusuz ki yanlış bir yaklaşım, fakat bu insanlardan ilahiyat/ teoloji bilimi düzeyinde bir değerlendirme yapmalarını beklemek de olanaksız.
Yazımın başından itibaren “İslam kaynaklı terör” tanımlamasını tırnak içine aldım. Bu, benim tanımlamam değil. Çünkü söz konusu terör örgütlerinin bizzat kendileri eylemlerinin İslamdan kaynaklandığını ileri sürüyorlar. Sorulduğunda tümü de İslam dinsel külliyatından eylemlerini gerekçelendirdikleri bir hadis, bir fıkıh cümlesi gösteriyorlar. Bu nedenledir ki kendilerine yandaş bulabiliyorlar ve bu yandaşların sayısı giderek artıyor. Masum insanları öldürüyorlar, kelle kesiyorlar, kadınları-kızları kaçırıp pazarda satıyorlar, camileri bombalıyorlar, türbeleri yıkıyorlar, kabristanları yerle bir ediyorlar. Tüm bunlara karşın etki alanları genişliyor. “İslamın terörle bir ilgisi yoktur!” diyerek bu terör hareketleri önlenemiyor.

***

Bu ülkede “din”, özellikle de “Sünni İslam” denince akan sular durur. Bu durum salt AKP iktidarına ve bu iktidara yandaş yorumculara özgü değildir. 1970’lerden bu yana yaşanan çeşitli olaylarda, örneğin Alevi yurttaşlarımıza karşı düzenlenen kanlı Kahramanmaraş ve Malatya olaylarında (1978), Çorum olaylarında (1980), Madımak kıyımında (1993) iktidar sözcüleri ve yandaş basın “inceden kıvırtmışlardır.”
2002’den bu yana da AKP iktidarının sözcüleri, yandaş yorumcular, örneğin 27 kişinin can verdiği Neve Şalom Sinagogu ve Beth İsrael Sinagogu saldırılarında (2003), 30 kişinin can verdiği İstanbul İngiliz Başkonsolosluğu’na ve HSBC bankasına düzenlenen saldırılarda benzer davranışları sergilemişlerdir.
AKP sözcüleri ve yandaş yorumcular,Trabzon’daki Rahip Santoro cinayetinde (2006), Hrant Dink cinayetinde (2007), Malatya’daki Zirve Yayınevi kıyımında (2007), 45 kişinin yaşamını yitirdiği Reyhanlı’daki bomba olayında (2013), Beyrut’ta THY pilotlarının kaçırılmasında (2013), Şam’da TC Başkonsolosluğu’nun basılarak 48 kişinin IŞİD tarafından rehin alınmasında (2014) ve irili ufaklı başka olaylarda bu eylemlere gerçekçi tanılar koyacakları yerde “inceden kıvırtmışlardır”.
Konuyu sürdüreceğiz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (28.09.2018) 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları