Cüneyt Arcayürek

Hangi 23 Nisan?..

23 Nisan 2014 Çarşamba

Bugün 23 Nisan.
Hangi 23 Nisan’ı kutluyoruz?
Bizlerin inandığı Mustafa Kemal’in, Osmanlı’nın köhne ve fukara bıraktığı ülkeyi buradan çıkararak çağdaşlığa, insanlara insan gibi yaşamasını sağlayan Atatürk devrimlerinin yarattığı laik Cumhuriyete mi? Yoksa...
... Mustafa Kemal’i ve onun adıyla anılan devrimleri inkâr ve reddeden, kişisel amaç ve ihtiraslarını tatmin etmek için yıllarca bu ülkenin tepesinde sözüm ona daha fazla özgürlük türküleri söyleyerek, Mustafa Kemal’leri de yanlış tanıtan, aldatan bir konumda olmayı yeğleyen...
... Hâkimiyeti milliyeyi istismar ederek, bu milletin tepesinde bir yumruk gibi olmayı 23 Nisan’ın kuruluş anlayışına uygun bulan RTE ile kutlamak mı?
Mustafa Kemal, hiç kuşku yok, o günlerin şimdiki cumhuriyet kılığına soyunan yobazlarına karşı tek başına bir başka dünyayı 23 Nisan 1920 günü kafasında resmeden insandı.
RTE ise Mustafa Kemal’in açtığı aydınlık yolda İslamiyetin karanlık dehlizlerinde bulabildiği ve herkesi budala sanan bir anlayışı millete yutturmaya çalıştığı tek adamlık peşinde.
Heyhat! Mustafa Kemal’in, Samsun’dan başlayarak vilayet vilayet, adım adım kurguladığı cumhuriyet rejiminin temelini 23 Nisan’da atabilmek için parasız pulsuz, yolda lastiği patlayan bir açık arabayla ama yine de güneş ufuktan şimdi doğar diyerek Anadolu yollarını tükettiğini nedense bu adam, bugünkü konumunu sağlayana medyunu şükran olması gereken insanın adını bile değil söylemek, anımsamayı bile istemiyor.
Sanki o artık usanç veren sesiyle yaptığı, yapacağı konuşmalarla bu millete Mustafa Kemal’in açtığı aydınlık yolu, eserlerini ve yaşam biçimini unutturacağını sananlara özgü gaflet içinde.

***

Türkiye Cumhuriyeti’ni onun emrinde yaratan bir ordu, bir gençlik, bir millet bu.
Mustafa Kemal Atatürk’ün ordusu ve on yılda yarattığı, bugünlere gelen gençlik; açtığı yoldaki sağlam ve sağlıklı duruşlarını muhafaza ve müdafaa ediyorlar.
Ordunun bugün üçte birini, en değerli subaylarını zindana atabilirsin...
... Kuran doğrultusunda dindar bir gençlik yaratmaya da soyunabilirsin ama...
... Kanlarında dolaşan Mustafa Kemal inancını ne yapsan söküp atamazsın... Atamayacaksın da!.. Unutma! Mustafa Kemal’in ordusunun ve gençliğinin, onu ve ilkelerini asla yüreklerinden, kafalarından söküp çıkaramayacaksın...
Bu millet; Mustafa Kemal’in halkına bağımsızlık, her alanda özgürlük getirmesine karşı...
... Bugün iktidarda olanların ve tabii onları avucunun içinde tutsak eden oy şımarıklığıyla RTE’nin halktan aldığı gücü halka karşı kullandığını unutmak olanaksız ve unutabilir miyiz?

***

Bu halkın her seçimde, son olarak 30 Mart’ta da yüzde 55-57’sinin belleği, sandığı gibi o denli zayıf değil!
Bu nedenlerle bizim kutladığımız 23 Nisan’la RTE’nin kutladığı 23 Nisan, birbirinin zıddı iki ayrı 23 Nisan!
Mustafa Kemal’lerin 23 Nisan’ı, Mustafa Kemal’lere kutlu olsun!

***

Nedir yahu? Olası padişah efendimiz kendine sadrazam seçmek için, savaşa girip girmemeye ya da yeni vergi alıp almamaya karar vermek için istihareye yatan padişahlar gibi, kimi başbakan yapsam diye geceleri istihareye mi yatıyor?
Abdullah Gül kendini devre dışı bıraktığından beri içinden adını koyduğu Osmanlı Cumhuriyeti’nin tek söz sahibi efendisi rolü kesiyor.
Bir sır küpü...Ne derse peşinden koşacak bir başbakan aradığına şüphe yok!..
Nefes alışını bile izleyen Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, cumhurbaşkanlığı sıfatını bile yeterli bulmayıp “milletin başkanı diye kendine sıfat seçen RTE’nin, biri olmazsa diğeri, Başbakan’ın dört yardımcısından birini başbakan seçebileceğini söylüyor...
Ama şu hale bakın: Partide hiç kimse Gül gibi bir zamanlar İstanbul’un ünlü emanetçi sultanı olacağını açıklayamıyor.
Adı geçen geçmeyenlerin, emanetçi de olmaya, RTE tepeden ne derse isabet buyurdunuz başkan padişah efendimiz diye 45 derece bükülen bir reveransla ne derse sineye çekeceğinden kuşkunuz olmasın.
Ne diye mi soracak olursanız; ah o 3 numara yazılı kırmızı plakanın cazibesine çoktan pek çokları tabii kişisel onurlarını dolaba kaldırmış, gözleri kapıda, kulakları telefonda, yukarıdaki efendilerinden ağustos ayında gelecek başbakanlık önerisine hasret, çoktandır bekleşiyor.

***

Bu kafayı özetleyen açıklamalar, adı başbakan adayları arasında geçen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’ndan geldi.
Olması temenni edilen bir gerçeği bir felaket öğesiymiş gibi sunuyor...
Bu konudaki temennisini içeren cümlesini tam tersinden okuyalım bari:
“Düşünün, bu ülkede AKP yok... Bir an yokluğunu farz edelim. İnşallah böyle bir dönem (o olmayacak diyor) biz olacak diyelim...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları