Cüneyt Arcayürek

Bu Kadarı da Olmaz (mı?)

11 Ekim 2013 Cuma
Sözüm ona ileri demokrasinin ileri
giden Yargıtay’ının Balyoz kararlarını
tarihsel bir yorumu diye niteleyenler
Sanıkların darbe amacıyla ittifak kurduğuna
oybirliği ile alınan kararda:
Sanıklardan kimilerine 20, kimilerine 15-18
ya da 10 yılla cezalandıran Yargıtay’ın darbeye
teşebbüs edenlerin kimilerini darbeci, kimilerini
daha az darbeci, kimilerini de az biraz
darbeci diye sınırlandırmasını adil, eşit bir
ceza kararı olduğuna inananlar oldukça...
Darbe seminerine katılan ast rütbeliklerden
biri cezalandırılırken aynı sırada oturan diğerinin
neden tahliye edildiği anlaşılmadıkça...
İç ve dış ilgili yetkili kurumların raporlarına
karşın dijital delillerin bulunmadan önce
değiştirildi diye es geçilmesindeki nedenler
aydınlanmadıkça...
Hangi sanığın nasıl bir darbe icraatına
katıldığına, yurtdışında görevli iken darbe
girişimine katıldı diye kimilerine neden ceza
verildiğine değinilmedikçe...
Ya da o tarihte bulunmayan bir sokağın
adının nasıl darbe planına yazıldığını, o tarihte
olmayan bir AVM’nin isminin 2003’teki darbe
planına niçin, neden yazıldığı Yargıtay’ın gerekçeli
kararında anlatılmadıkça...
Masumiyeti ispat yollarını kapatan her türlü
yöntemin mubah sayılmasının, sanıkların
dinlenmesini talep ettikleri örneğin zamanın
Genelkurmay Başkanı ile darbeyi önlediğini
açıklayan Kara Kuvvetleri Komutanı’nın
tanıklığının mahkemece neden reddedildiğinin
gerçek anlamı, amacı irdelenmedikçe...
... Yüksek yargının açıkladığı orantısız
kanıttan yoksun cezaları hakkaniyet ilkeleri
doğrultusunda alınan kararlar diye sindirmek
olanaksız.
***
Her biri kara mizaha malzeme bu örneklere
gizlice ellerini ovuşturarak sevinen iktidar çevrelerinde
ve yalaka yandaş medyada değinen
yok!
Olmadığı gibi, yandaş yalaka medya:
Yaşamları pahasına ülkeye, devlete hizmet
eden; or, kor, tüm, tuğ amiralliğe, generalliğe,
albaylığa rütbe almış olan değerli askerlerin
Yargıtay kararından sonra rütbelerinin sökülmesine...
Er olarak tanımlanmalarına, ceza alan
muvazzaf ve emekli subayların rütbelerini kaybetmelerine,
tüm devlet hizmet madalyalarıyla
kılıçlarının da geri alınmasına eteklerinde zil
çalarak manşetlerden duyuruyor.
***
Umut tükenmez diyor iktidarın önde gidenleri:
20 yıl değil 15 yıl yatacaksınız. Üstelik
daha başka süreçler var. Yargıtay kararını
düzeltme yolları açık. Orada olmadı Anayasa
Mahkemesi, orada da olmadı mı Avrupa İnsan
Hakları’na başvuru hakkınızı kullanabilirsiniz
diye güya umut dağıtıyorlar!..
Oysa, Yargıtay kapısı önünde kararın açıklanmasının
ardından gözyaşları dökenler... yok
hayır! Sadece acılarına, yakınmalarına ortak
olduğumuz sanık yakınları değil...
... Onlarla birlikte bu ülkenin gerçek demokrasiye
gönül veren insanları da Yargıtay kararlarının
ardından, bağımsız dedikleri, güvendikleri
yargının sergilediği tabloya ağlıyorlar.
Kuşkusuz; ileri demokrasimizin ulaştığı son
gerileme noktasını anlatan, açıklayan sloganı...
... Asker vesayeti gitti mi, gitti diye sevinenlere,
yerine ne geldiğini anımsatıyorlar:
AKP damgalı sivil vesayet!
***
Karardan hemen sonra daha önceleri de
kulislerde sözü edilen; iktidarın ancak gelecek
yılın gündeminde olan üç seçiminden sonra,
Yargıtay kararlarının toplumda açtığı yeni kutuplaşmayı,
daha derin yaraları, bir genel afla
örtme olasılığı konuşulmaya başlandı.
Neden seçimlerden sonra?..
Zira, İmralı’daki caniye hükümetin vaat
ettiği iddia edilen genel af seçimlerden önce
çıkarılacak olursa AKP’nin büyük ölçüde oy
kaybetmesine neden olacağı hesap ediliyor
ve bu nedenle... Baş caniye genel affın ancak
seçimlerden sonra çıkarılabileceği anlatılıyor
hukuk, siyasal, medya çevrelerinde!..
Elbette asıl amacı İmralı olan genel affın
örtüsü, Balyoz ve Ergenekon mağdurlarının
affı olacak!
***
AKP demokrasisinde, yok artık, bu kadarı
da olmaz diyebilir misiniz?


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Viraj ustası 10 Mayıs 2015
Ya sen nesin? 9 Mayıs 2015
Anlamaz 8 Mayıs 2015

Günün Köşe Yazıları