Çiğdem Toker

Vergilerimiz ‘resmen’ çalınıyor

16 Mayıs 2017 Salı

Maliye, nisan ayı bütçe rakamlarını dün açıkladı. Bu köşede sıklıkla harcama rakamlarına yer veriyoruz. Ama bugün daha az bakılan gelir rakamlarından söz edeceğim. Rakamlar dikkatli incelendiğinde tablonun korkunç olduğu görünüyor.
Her ne kadar Maliye Bakanı Naci Ağbal, nisan ayında vergi gelirlerinin yüzde 14.3 artış gösterdiğini açıklasa da hakikat biraz farklı.
Değerli okurlar, vergilerin tahakkuk ile tahsilat rakamları arasında (kümülatif) yarılma diyeceğimiz derin bir uçurum oluşmuş. Toplanması gereken vergi ile toplanan vergi arasındaki fark öyle büyük ki “Kim çalıyor vergileri, kimin cebine bırakılıyor?” diye sormamaya imkân yok.
Son cümleyi iddialı buluyorsanız, Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün sitesinde genel bütçe istatistikleri içindeki, “bütçe gelir tabloları”na bakabilirsiniz. (https:// www.muhasebat.gov.tr/content/duyuru/ genel-butce-gelirleri-tahsilat-tahakkukoranlari- ekod4/180612 )
Yazıda somut örneklerle anlatacağım.
KDV’den başlayalım. KDV harcamalardan alınıyor. Giyim mağazasındaki tişörtten, otomobile, konuttan müteahhitliğe kadar, her tür mal ve hizmet teslimi yapıldığında, teslim bedeli üzerinden bir KDV uygulanıyor.
Şu an aslında iyi bildiğiniz bir şeyi söylüyorum. Basit bir örnekle açayım: Bir tişört aldığınızda yahut bir tamirat yaptırdığınızda size verilen kasa fişinde, faturada KDV’si de yazar. Sorun ise şu: Devletin son rakamları; sizin ödemeyi yaparken, fiyat içinde verdiğiniz KDV’nin; mal ve hizmeti satın aldığınız kişi, dükkân, esnaf, tüccar, kurum, mütahhit tarafından devlete yatırılmadığını gösteriyor. Ya da çok çok az yatırıldığını.
Örneğin KDV.
2017 Nisan rakamlarına göre 71.2 milyar TL KDV tahakkuk etmiş.
Fakat bu tutarın sadece 17.9 milyar TL’si tahsil edilmiş. Maliye, tahakkuk eden verginin yalnızca yüzde 25’ini almış. Aradaki fark 53.3 milyar TL.
İşte bu korkunç bir fark. Hele hele piyasaya çıkıp Hazine olarak 27 milyar TL borçlanmışsanız çok daha korkunç.
O vakit hepimiz adına sormak mecburidir:
53.3 milyar TL KDV, kimin hangi şirketlerin kişilerin cebinde kaldı?
Eğer bu soruma karşılık, Maliye bütçe hedefinin yıllık 57 milyar 72 milyon TL olduğunu belirtecekse bunu ben de biliyorum ve çizelgenizde görüyorum. Fakat KDV’nin diğer vergi türlerine benzemediğini, taksitlendirilmediğinin altını çizelim. O tutarın tamamının tahsil edilmiş olması gerekiyordu.

***

Bütçe gelirlerindeki tahakkuk/tahsilat oranındaki korkunçluk, KDV ile sınırlı değil. Küçük bir liste:
- Faizler, paylar ve cezalar, 187.6 milyar TL’lik bir taahhuka karşı 12.7 milyar tahsilat
(yüzde 6.8’i)
- Para cezaları: 147.7 milyar TL’lik tahakkuka karşı 2.4 milyar TL’lik bir tahsilat
(yüzde 1.6’sı)
- Yargı para cezaları (para cezalarının içinde): 41.4 milyar TL’lik bir tahakkuka karşılık 133.2 milyon TL tahsilat.
- 103.7 milyon TL trafik para cezası kesilmiş, 10.7 milyon TL’si tahsil edilmiş.

***

Bu denli büyük tahsilat açığına yol açanlar, küçük esnaf da olabilir, batık şirketler de, belediyeler de KİT’ler de. Özetle, KDV yükümlüsü olan her tüzel kişi bu tablonun sorumlusu. Ama asıl sorumlu, bu tahsilatı yapmadığını bilen koca devlet.
Tabloyu vahim kılan asli bir unsur daha var: Maliye’nin tahsil etmediği/edemediği vergiler açık yarattığı için borçlanma ihtiyacı artıyor. Yukarıda listelediğim vergiler tahsil edilmiş olsa, Hazine’nin daha az borçlanacağı bilimsel bir gerçektir.
O halde soralım.
Vergilerimizi kim çalıyor?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları