Çiğdem Toker

Markaj nedir?

15 Haziran 2018 Cuma

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ilk Cumhurbaşkanlığı seçimine 2014’te girdi ve seçildi. 24 Haziran, onun ikinci Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak.
Şaibeli 16 Nisan referandumunun amacı, AKP’nin dikte ettiği değişiklikleri onaylatmaktı. Kişiye özel tasarlanmış “partili Cumhurbaşkanlığı” maddesi bunlardan biriydi. Bu sayededir ki(!) tarafsızlık yemini etmiş Erdoğan, devletin bütün imkânlarını kullanarak partisinin propagandasını yapabiliyor.
Fakat 16 Nisan’da “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” diyen fıkra aynen kaldı.
Bu ne demek? Bu, şimdi ikinci seçime hazırlanan Erdoğan’ın üçüncü kez cumhurbaşkanı olamaması demek. Tek istisna hariç: Erdoğan yine cumhurbaşkanı seçilir ve TBMM o ikinci dönem sürerken seçimleri yenilerse, o zaman bir kez daha aday olabilecek.
Fakat diyelim ki, erken seçim kararını TBMM vermedi. Ama Erdoğan bir nedenle ülkeyi erken seçime götürmek istedi. Bunu yapabilecek ama “Ben yine cumhurbaşkanı adayı olayım” diyemeyecek.
İşte bu yaşamsal önemdeki konuyu
“Hayret verici bir anayasa yorumu!”
başlıklı yazısıyla Dr. Murat Sevinç kapsamlı biçimde irdeledi. (15 Temmuz darbesi bahane edilerek bir OHAL KHK’siyle SBF’den ihraç edilen değerli Anayasa Hukukçusu Sevinç’in yazısı 11 Haziran’da Diken’de yayımlandı.)
 
HDP kilit parti
Konu hayat memat meselesi. Bu amaçla girilen çabaların mahiyetini ise biraz ağzımız açık kalarak (her koşulda hukuk devletine inanan insanlar olarak) biraz da dehşet içinde idrak ediyoruz.
HDP’nin bu seçimlerin kilit partisi olduğu sır değil. Dahası bu kilit konum, paradoksal biçimde adaletsizlikler arttıkça pekişiyor da. Bunda 19.5 aydır cezaevinde tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın pozitif yaratıcı “icat”larla yürüttüğü kampanyanın rolü büyük. HDP, yüzde 10 gibi eşi benzeri olmayan yükseklikteki baraja (“ittifak” değişiklikleri sonucu) “de facto” takılan tek parti konumuna getirilmesine karşın, havlu atmıyor.
Yüzde 10 barajı ve -anlaması kadar anlatmasının da zor olduğu- D’hond’t sistemi, baraja yetecek sayıda oyu alamayan bir partiye atılmış oyların, en güçlü partiye milletvekili olarak “havadan” gitmesi sonucunu üretmektedir. Bu seçimde HDP’nin baraj altı kalması, aldığı oyların AKP’ye, ekstradan 70-80 milletvekili “bonus” yazılması anlamına gelecektir. Bizzat partililerinin çekip sosyal medya hesaplarında yayımladığı AKP Mahalle Başkanları toplantısında “İş çantada keklik değil” diyen Erdoğan’ın “HDP’yi markaja alın”, “Parti teşkilatımızın çok farklı çalışması lazım” gibi soru işaretleriyle dolu sözlerinin arka planında derin bir endişe duruyor olsa gerektir.
O derin endişe de HDP’nin barajı aşarak parlamentoda AKP’nin üstünlüğünü kaybetmesiyle sonuçlandığında, ülkeyi başkan kararnameleriyle yönetmenin baştan planlandığı kadar “kolay” olmayacağının görülmesidir.
Seçime günler kala, “Bir siyasi partinin seçim günü markaja alınmasını istemek ne anlama gelmektedir” sorusunu, halkın haber alma hakkı adına buraya bırakalım.
Ve bayramların “bayram” gibi yaşandığı zamanların çok uzak olmadığı inancıyla, Ramazan Bayramı’nızı kutlayalım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları